Kısaca, “Risale-i Nur’un muhatabı kimlerdir?” sorusuna en kestirmeden vereceğimiz cevap, “Bütün kainattır.”
Çünkü Risale-i Nur, Kur’an penceresinden bakarak kainat kitabını okuyor. Bu okumalarına muhatap arıyor. Kainatın kendisine hazırlandığı insan, bu farkın anlamını ve kıymetini bilmek için meraklarının peşine düşüyor. Öğreniyor ve gelişiyor.
Risale-i Nur, bu süreçte yeni çağın hedef kitlelerine ulaşıyor. Değişken, hızlı ve beklentileri çok farklı insanlar için doğru örneklemelerle vaka analizi yapıyor. Asrın reçetesi böyle yazılmış. Bir hekim hassasiyetinde önce teşhis, sonra tedavi yolları aranmış.
Reçetenin evrenselliği, evrensel ölçekte insanı mayalandırmaktadır. Hakikatle buluşturan mesajlar, kıtalar üstü bir orijinallikte insanlık arayışı kuvvetli olan ruhları/kalpleri/akılları cezp ediyor.
Hakikatin makul ve müspet zeminini doğru keşfeden Risale-i Nur, meşru metotlarla/araçlarla sürdürülebilirliğini sağlamaktadır. Böylece istikrarlı bir istikamet, kalıcı bir şuur ve ikaz edici bir yol arkadaşlığı oluşmaktadır.
Aklımıza şöyle bir soru gelebilir:
Risale-i Nur’un muhatapları kimlerden oluşuyor ve nasıl seçiyor?
Muhataplarını, müspet insan sınıfları içinden seçiyor. Onları teşvik ediyor, destekliyor. Menfiler için onları ıslah edecek yaklaşımlar geliştirerek hedef kitlesini belirliyor ve ona göre mesajın içeriğini seçiyor.
Yeryüzündeki toplulukların kendine has özelliklerini dikkate alarak pozitif teşviklerini yapıyor. Tercihlerinde seçici davranıyor.
19. yüzyıl sonlarında boy vermeye başlayan ve insanlığı yeni arayışında öne çıkan hürriyet, iştirak, terakki, meşruiyet, eğitim, cumhuriyet, insaniyet kavramlarının etrafında yoğunlaşan Bediüzzaman, bu kavramların içini imanla doldurarak yüzyıl insanlarına rahat bir nefes alma fırsatı sundu.
Bu hazzın evrenselliğini sağlayan hakikatler, her coğrafyada ve ülkede ayrı elbiseler/formalar giyse de taşıdığı ruh aynı manaya hizmet eder.
Farklı bedenler, farklı elbiselerde ve farklı şartlarda insanlığın ortak paydasında buluşarak birlik içinde çeşitliliği yaşatıyorlar.
Risale-i Nur’un evrensel muhatapları, yeryüzünün farklı noktalarında yer alan değişik topluluklardır. İnsan milletini inşa etmeye çalışan bu hakikat yolcuları, Risale-i Nur ile istikbali ümitle karşılama huzurunu buldular.
Bunlar kimlerdir?
Bazen, hakikati araştıran muhatap olarak bir Japon’dur.
Bazen dindar ruhanilerini İslam’a yakınlaştıran bir Avrupalı’dır.
Gerektiğinde kalkınan Avrupa figürlerinden bahtiyar Alman’dır.
İnsani gelişmişlik düzeyi itibariyle hak dini arayan Finlandiyalı, İsveçli, Norveçlidir.
İntibaha gelmiş bir Arap’tır.
Necip geçmişine layık olmaya çalışan bir Türk’tür.
İslam kardeşliğine hizmet etmeye matuf bir Kürt’tür.
İbadet hayatımıza dua ile Cevşeni katan bir Acem’dir.
İngiliz siyasalından mezun olup, ülkesinin işgal zincirini kıran “İslam’ın zeki bir mahdumu” Mısır’dır.
Rus harbiyesinden mezun olup bağımsızlığını kazanan “İslam’ın bahadır bir evladı olan” Kafkas’tır.
“İslam’ın müstaid”/yetenekli evladı bir Hint’li/Pakistanlıdır.
Siyasi ve idari model olarak İslam ülkeleri için cumhuriyetler birliği anlamında Amerika’dır.
Yukarıdaki muhataplara diğer insanları ve sınıfları da katabilirsiniz.
Konuları, konseptleri, yaklaşım ve üslupları zamanın, zeminin, kıtanın, ülkenin ve toplumun yeteneklerine uygun bir sistemde sunmamız halinde, Risale-i Nur’un evrenselliği farklı mecralarda nurun aşıklarıyla buluşacaktır.
Evrensel muhataplarımızla evrensel bir sofrada ilim ziyafeti ile buluşmaya ne dersiniz?
Bu müjdeli sorunun cevabı inşallah yakın bir gelecekte bizi hüsnünü/iklimini/ruhunu gösterecektir.