Bu nasıl bir yazı başlığı böyle! Elbette her dâim ve her yerini okuyacağız.
Evet güzel kardeşim haklısın elbet. Lâkin bir de öyle bir okumak var ki...
Ne ben demesine muktedirim ne de sen eğer bittecrübe yaşamamış isen anlamasına kâdirsin.
Risale-i Nur'un hususî bir yerini has bir yaramıza merhem olarak okumak...
Buna muktedir olmak için elbette iki şart var. Birincisi kendi hususî yaramızı bilmek ikincisi o hususî yaranın has merhemini Risale-i Nur'un eczaları içinde bulmak.
Bu iki şart tamam olduktan sonra bulunan merhemin kullanım şeklini ve dozunu tetkik etmek gerektir.
Elbette Risale-i Nur Kurânî bir iksirdir, nurdan bir ibrişimdir, dertlere devâ, hastalara şifâdır. Amenna ve saddakna.
Bununla beraber nasıl ki göz merhemi dişe sürülmez hepsinin has eczaları vardır Risale-i Nur ezanlarının da hâs ve husûsî kullanım alanları vardır.
İşte tam bu noktada çok kritik bir suale denk geliyoruz biz kendi has ve hususî yaralarımızı biliyor muyuz? Veya ne kadar biliyoruz?
Malumdur ki tedâvi için evvela teşhis gerekir. Derdimizi ve yaramızı bilmeden ve fark etmeden Risale-i Nur okumak, bu dâimi bir okumak olsa da, bizi tedavi edemeyebilir.
Bu durum Risale-i Nur’daki bir eksiklikten kaynaklanmaz. Bizim Risale-i Nur’a kendimizin farkında olarak muhatap olamayışımızdan neş'et eder.
Madem durum böyledir kendi ihtiyaç ve yaralarımızı fark ederek ve bu yaranın merheminin Risale-i Nur eczaları içindeki yerini bularak ve bu cüz'ü daimi ve dozunda ihtiyaç miktarınca istimal ederek optimal istifadeyi temin etmiş olabiliriz.
Risale-i Nur eczaları içinde İhlas Risalesi gibi bazı eczaların ne miktarda kullanılacağı ifade edilmiştir.
Kendi ihtiyaç ve yaramızı fark ederek ihtiyaç anında ve miktarınca o eczaları istimal etmek ise ayrı bir cehd ve gayret gerektirir.
Rabbim bizleri buna muvaffak eylesin ve Onuncu Söz ile imanını kurtarıp giden Abdurrahman Ağabey'e komşu eylesin. Amin.