Bismillahirrahmanirrahim
Evet, tarih-i beşer, Risale-i Nur gibi bir eser göstermiyor. Demek anlaşılıyor ki: Risale-i Nur, Kur’ân’ın emsâlsiz bir tefsiridir.
Evet, Bediüzzaman Said Nursî’ye, yalnız âlem-i İslâm değil, Hıristiyan dünyası da medyun ve minnettardır ki, dinsizliğe karşı umumî cihadında mazhar olduğu muvaffakiyet ve galibiyetten dolayı Roma’daki Papa dahi, kendisine resmen tebrik ve teşekkürnâme yazmıştır.
Şimdi Risale-i Nur Külliyatından, imân, Kur’ân ve Hazret-i Peygamber (Aleyhissalâtü Vesselâm) Efendimiz hakkında olan eserlerden bazı kısımları aynen okuyacağım. Siz bu eserleri elde edip tamamını okursunuz. Okurken, belki izah edilmesini isteyen kardeşlerimiz olacaktır. Fakat, bu hususta arzedeyim ki, üstadımız Bediüzzaman, bir Nur talebesine Risale-i Nur’dan bazan okuyuvermek lûtfunu bahşederken izah etmiyor, diyor ki: “Risale-i Nur, imanî meseleleri lüzumu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur, başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidadı nisbetinde kendi kendine istifade eder. Aklınız herbir meseleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdanınız hissesini alır. Ne kadar istifade etseniz, büyük bir kazançtır.”
Okunan Türkçe veya Arapça bir risalenin izahı, başka bir risalede varsa, onu getirip okuyor. Risale-i Nur’daki gayet ince nükteleri derk eden basiretli âlimler de der ki: Bir âlimin yüksek bir ilmi olabilir, fakat Risale-i Nur’u cemaate okurken tafsilâta girişip eski mâlûmatlarıyla açıklarsa, bu izahatı, Risale-i Nur’un beyan ettiği, asrımızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevap veren hakikatların anlaşılmasında ve tesiratında ve Risale-i Nur’un mahiyetinin derkine bir perde olabilir. Bunun için, bazı lûgatların mânâlarını söyleyerek aynen okumak daha müessir ve daha efdaldir.
İstanbul Üniversitesindeki kardeşlerimiz de böyle okuyorlar. Biz de hulâsaten deriz ki: Risale-i Nur, gayet fasîh ve vecîzdir. Sözün kıymeti, îcazındadır, kısalığındadır. Bir mesele-i imâniye ve Kur’âniye, umuma ders verilirken, mücmel olarak tedrisinde, daha fazla istifaza ve istifade vardır.
(Sözler, Konferans)
SÖZLÜK:
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
basiretli : ileri görüşlü, sezişi kuvvetli
beyan : açıklama
cemaat : topluluk
cihad : mücadele, din uğrunda çaba harcama
derk etmek : anlamak, algılamak
emperyalist : sömürgeci
emsâlsiz : benzersiz, eşsiz
fehm : anlayış
galibiyet : üstünlük
hâk ile yeksân : yerle bir etme
hakikat : gerçek, doğru
haris : aç gözlü, çok hırslı
hunhar : kan döken, zalim
inhidâm-ı mutlak : tam bir çöküş
istidad : kabiliyet, yetenek
istifâde : faydalanma, yararlanma
izah : açıklama
izahat : açıklamalar
izmihlâl : yıkılma, çökme
kanaat-ı kat’iye : kesin kanaat, inanma
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
lûtf : iyilik, bağış
mâlûmat : bilgiler
mazhar : erişme, sahip olma
medyun : borçlu
mu’cize-i mânevi : mânevî mu’cize
muvaffakiyet : başarı
müstebid : zorba, diktatör
müstemlekeci : sömürgeci
müstenid : dayanan
müşâhedât : gözlemler
müttefik : ittifak etmiş, birleşmiş
nisbet : oran, ölçü
nükte : ince ve derin mânâ
tafsilât : ayrıntılar
tahaccür : taşlaşma
tarih-i beşer : insanlık tarihi
tefsir : Kur’ân’ın mânâ bakımından izahı, yorumu
teşekkürnâme : teşekkür belgesi
tufeylî : asalak, başkalarının sırtından geçinen
umumî : genel
yakînî : kesin, şüphesiz
yegâne : tek, eşsiz
zebûn : düşkün, tutkun