Ömer Çelebi’nin haberi:
RİSALEHABER-İSTANBUL
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nın düzenlediği seminerde "Risale-i Nur'un hizmet tarzı ve metodu 'Nur dershaneleri pratiği" konuşuldu.
Moderatörlüğünü Said Yüce’nin yaptığı seminerde yıllarca Mustafa Sungur ağabeyin yanında kalan Dr. Ali İhsan Erdemir ve Bediüzzaman Hazretlerinin akrabalarından Sabri Okur konuştu.
RİSALE-İ NUR ESASLARININ MUHAFAZASINA DİKKAT ETMEK DAHA LAZIMDIR
Dr. Ali İhsan Erdemir, Risale-i Nurların hem dünyada hem Türkiye’de hem alem-i İslamda intişar ettiğini söyledi: “Risale-i Nurlar intişar ederken iki hususu dikkat etmek gerekiyor. Birincisi esasları muhafaza, ikincisi nurun intişarı ve nurların muhtaç olanlara yetiştirilmesidir. Bu iki esas birbirine mani midir? Değildir. Hepsi birden olsa nurun ala nur. Ancak farzedin tarihte yaşadık bunları bu iki esas birbirine tezahüm etse hangisini tercih etmek lazım? Elbetteki esasların muhafazasına dikkat etmek daha lazımdır.
“Hizmetler genişlerken, yayılırken gerçekten çok hamiyetli, gayretli ağabeylerimiz, kardeşlerimiz var. Hizmetin geniş ufuklara yayılmasını tabi herkes düşünüyor, herkes nazara veriyor. Ben Sungur ağabeyden duydum, ‘Elhamdulillah bugünlere geldik ancak biz bir avuç da olsak, Üstaddan gördüğümüz, duyduğumuz, lahikalardan okuduğumuz sadakat düsturlarına Risale-i Nurdan direk istifade etmek, usul ve esaslarına riayet etmekle mükellefiz. Çünkü biz Üstada böyle söz verdik, böyle yemin ettik. Hatta Abdulkadir Geylani Hazretleri gelse ‘yeter bu çektiğin hapis, musibet, meşakkat hem hiç kimse seni dinlemiyor, biraz tarzını, üslubunu değiştirsen milyonlarca müridin olacak, hem herkes sana hizmet edecek, hem de nurlar her tarafa intişar edecek’ derse; ben de ona derim ki Üstad’ım elini öperim fakat ben Üstad-ı hakikimden aldığım derse binaen hiç kimse beni dinlemese de, bu çektiğim çilenin bin misline de maruz kalsam yine bu tarzımdan vazgeçmeyeceğim.”
RİSALE-İ NUR BÜTÜN DÜNYAYI DÖRT DUVAR ARASINA ALDI
Sabri Okur, Risale-i Nur’un meslek ve meşrebinin yine Risale-i Nur’un içinde mevcut olduğunu söyledi: “Risale-i Nurlarla nasıl hizmet ederiz sorusuna ancak Risale-i Nurla cevap verilir. Üstadımız lahikalarda çok güzel izah etmiş. Üstadımız her gelene aynı şeyi söylemezmiş, mutlaka gelen misafirin haline, fıtratına münasip ders verirmiş; fakat bir husus var ki, her gelene aynısını sorarmış, o da: ‘Risale-i Nur okuyor musunuz?, dersane-i nuriyeniz var mı?’ Eğer Risale-i Nurları okuyor ve dersaneleri varsa onlarla alakadarlık gösterirmiş. Bununla birlikte Üstadımızın meslek ve meşrebi Kurani meslek ve meşreptir. Mesela Siirt’te İmam Hatip’te okuduğum dönemde hızlı gruplar vardı. Bize derlerdi ‘Siz dört duvar arasında sıkışıp kitap okuyorsunuz, kitap okuyarak ne olur, böyle hizmet mi olur?’ Fakat şimdi bakıyorum bana öyle diyenlerin şu anda hiçbirisi yok. Ama Risale-Nur bütün dünyayı dört duvar arasına aldı. Amerika’sından, Japonya’sına; Güney Afrika’sından, Sibirya’ya kadar her tarafa yayılmış. Dolayısıyla böyle meslek ve meşrepte ancak Kurani meslek ve meşreple olur. Üstadımız Nur dairesinin bir ferdinin burnunu kanatmadan sahil-i selamete çıkarmıştır hem de gayet faal ve gittikçe inkişaf edecek bir şekilde çıkarmıştır.”