Bismillahirrahmanirrahim
Evet, Risale-i Nur’un vazifesi ise,
hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi de dehşetli bir zehire çeviren
küfr-ü mutlaka karşı imanî olan hakikatlerle
gayet kat’î ve en mütemerrid zındık feylesofları dahi imana getiren kuvvetli burhanlarla Kur’ân’a hizmet etmektir.
Onun için Risale-i Nur’u hiçbir şeye âlet edemeyiz.
Evvelâ: Kur’ân’ın elmas gibi hakikatlerini, ehl-i gaflet nazarında bir propaganda-i siyaset tevehhümüyle cam parçalarına indirmemek ve o kıymettar hakikatlere ihanet etmemektir.
Sâniyen: Risale-i Nur’un esas mesleği olan şefkat, hak ve hakikat ve vicdan, bizleri şiddetle siyasetten ve idareye ilişmekten men etmiş.
Çünkü tokada ve belâya müstehak ve küfr-ü mutlaka düşmüş bir iki dinsize müteallik, yedi sekiz çoluk çocuk, hasta, ihtiyar, mâsumlar bulunur. Musibet ve belâ gelse, o bîçareler dahi yanarlar.
Bunun için, neticenin de husûlü meşkûk olduğu halde, siyaset yoluyla idare ve âsâyişin zararına hayat-ı içtimaiyeye karışmaktan şiddetle men edilmişiz.
Sâlisen:
Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi bu acip zamanda anarşilikten kurtulmak için beş esas lâzım ve zaruridir:
Hürmet,
merhamet,
haramdan çekinmek,
emniyet,
serseriliği bırakıp itaat etmektir.
Risale-i Nur hayat-ı içtimaiyeye baktığı zaman, bu beş esası kuvvetli ve kudsî bir surette tesbit ve tahkim ederek, âsâyişin temel taşını muhafaza ettiğine delil ise, bu yirmi sene zarfında Risale-i Nur’un, yüz bin adamı vatan ve millete zararsız birer uzv-u nâfi haline getirmesidir. Isparta ve Kastamonu vilayetleri buna şahittir.
Demek Risale-i Nur’un, ekseriyet-i mutlaka eczalarına ilişenler herhalde bilerek veya bilmeyerek anarşilik hesabına vatana ve millete ve hâkimiyet-i İslâm’iyeye hıyanet ederler. Risale-i Nur’un, yüz otuz risalelerinin bu vatana yüz otuz büyük faidesini ve hasenesini vehham ehl-i gafletin sathî nazarlarında kusurlu tevehhüm edilen iki üç risalenin mevhum zararları çürütemez. Onları bunlarla çürüten, gayet derecede insafsız bir zâlimdir. (Şualar sh. 452)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
Anarşilik : Hiçbir Kayıt Ve Kural Tanımama, Kargaşa Çıkarma
Âsâyiş : Rahat, Huzur, Emniyet, Yerleşik Düzen
Belâ : Musibet, Sıkıntı
Bîçare : Çaresiz, Zavallı
Bilmecburiye : Zorunlu Olarak
Ecza : Bütünü Oluşturan Parçalar; Kısımlar
Ehl-İ Gaflet : Âhirete, Allah’ın Emir Ve Yasaklarına Karşı Duyarsız Olan Kimseler
Ekseriyet-İ Mutlaka : Kesin Çoğunluk
Emniyet : Güven
Esas : Şart, Husus
Evvelâ : İlk Olarak, Öncelikle
Hakikat : Gerçek, Asıl Ve Esas
Hâkimiyet-İ İslâmiye : İslâmiyetin Toplumlara Hâkimiyeti
Haps-İ Münferit : Tek Başına Hapis, Hücre Hapsi
Hasene : Sevap, İyilik
Hayat-I İçtimaiye : Sosyal Hayat
Hıyanet : İhanet, Hainlik
Husûl : Hasıl Olma, Meydana Gelme
Hükmünde : Konumunda, Yapısı İçinde
Hürmet : Saygı
İhtiyar : İrade, Dileme, Tercih
İnsafsız : Vicdansız
İtaat Etmek : Emre Uymak
Kudsî : Her Türlü Kusur Ve Noksandan Uzak, Kutsal
Küfr-Ü Mutlak : Tam Bir Küfür, İnkâr Ve Hiçbir Kutsal Değere İnanmama
Mâsum : Günahsız, Suçsuz
Men Etme : Yasaklama
Merhamet : Şefkat, Acıma, İyilik Etme
Meşkûk : Şüpheli
Mevhum : Gerçekte Olmadığı Halde Var Sayılan
Muhafaza Etme : Koruma, Saklama
Musibet : Büyük Sıkıntı
Müddet : Zaman, Vakit
Münzevî : Bir Köşeye Çekilip İbadetle Uğraşan, Vaktini İbadetle Geçiren
Müstehak : Hak Etmiş, Lâyık
Müteallik : Alakalı, İlgili
Nazar : Bakış, Düşünce
Propaganda-İ Siyaset : Siyaset Propagandası
Risale : Mektup, Küçük Kitap
Sâlisen : Üçüncü Olarak
Sâniyen : İkinci Olarak
Sathî : Sığ, Yüzeysel
Suret : Biçim, Görünüş
Şefkat : Acıyarak Ve Esirgeyerek Sevme
Tahkim Etme : Kuvvetlendirme, Sağlamlaştırma
Tesbit : Sağlam Şekilde Yerleştirme
Tevehhüm : Zannetme, Kuruntuya Kapılma
Uzv-U Nâfi : Faydalı Uzuv, Üye
Vehham : Aşırı Derecede Vehimli, Kuruntulu
Vilayet : İl
Zâlim : Zulmeden, Haksızlık Yapan
Zarfında : İçinde
Zarurî : Zorunlu, Gerekli