Risaleler hangi makamda okunur, onun anlaşılması için müellifine yüksek rütbeler vermek mi gerekir, vermesek Risalelerin değeri mi düşer, anlaşılmaz bir kitaba mı dönüşür?
Münazarat, Muhakemat gibi eserleri yazması, ardından bunları Risale-i Nur Külliyatı ile geniş kitlelere açması, yayması; daha başka ne makam aranır? Böylesi ilmi bir makam yetersiz bir makam ve rütbe midir?
Hayali bir Said Nursi yerine onun dillendirdiği hakikatlere odaklanmak, o yolda yürümek, o izi takip etmek; daha gerçekçi ve yalın bir tavır ve davranış değil mi?
“Ben beni beğenmiyorum, beni beğenenleri de beğenmiyorum diyen” diyen adam; tavrı ile net bir şekilde Üstad olduğunu gösteriyor; eğer makam aranıyorsa!
Yine o adam “mihenge vurunuz” diyor, makamıma tabi olun demiyor. “Ben de sizin ders arkadaşınızım” diyor daha ne desin?
Lahikalarda, çok yerde “şahs-ı maneviyi” öne çıkarıyor, bunu defaetle tekrar ediyor; söylediklerini bilmece, kurmaca gibi de söylemiyor; net ve şeffaf, bir o kadar da şefkatli.
“Vekil” vb. tartışmalara girmek bile zaman kaybı, zihin karmaşası, enerji ziyanı. Şahsı öne çıkarmanın ve ona mihenksiz tabi olmanın acı neticelerini yakın zamanda yaşadık, artçı şokları devam ediyor.
Yaraları deşmek değil sadece yalın gerçekliği hatırlatmak, yeni benzer sıkıntılara girmemek için düşündürme.
Zorlama teviller, hayali muhabbetler, haddi aşan yakıştırmalar; evet Risaleler geniş kitlelere neden açılamıyor sorusunu gündeme getiriyor.
Abdülhamit-Bediüzzaman karşıtlığı ve yakınlaştırmasına hani denir ya “gına” geldi; ikisi de işledikleri amellerle bir insan olarak bu âlemden geçtiler; Mü’min’in mihengi nedir?
Risaleleri kendi aklına, kalbine mukabil tutarak okumak, kendi sorularına cevap arayarak, kendi ihtiyacını görmek için okumak; makamsa ilk basamak bu; basamaklar ilerledikçe yaklaştırdığı şey Kur’an olduğu, sünneti yaşamak olduğu görülecek; bundan büyük makam mı olur; Kur’an talebesi olmak, Rehber-i Ekmel Resul-ü Ekrem’in ümmeti olmak makamı!
Risaleler Kur’an’ı, kâinatı, hadiseleri okumada yardımcı kitap; bu makamla okunmayı, anlaşılmayı, yaşanmayı bekliyor; okumak gibi bir derdi olanlar onunla buluşuyor.