Feyza Erzurum’un yazısı
İskender Pala’nın Nebiyy-i Zişan için yazdığı bu romanın açılışı ve sebeb-i telifi diyeceğimiz ilk bahsi bir köle pazarına gelen yaşlı bir ninenin onu satın alma teşebbüsüdür. Bu imkansız istek olmayacaktır ama ninenin düşüncesi pazara onu almak için gelmiş olmaktır. Romanların opening açılışları vardır, yazar böyle harika bir kurmaca açılış yapmıştır.
“Romanların başlangıçları farklıdır. Romanın geleceğinin temeli başlangıçlarla atılır. Geleneksel romanda başlangıçların klasik bir düzeni vardır. Bir şahıs veya bir ailenin tanıtımı ile romana girilir. Dramatik roman sanatlı girişlerle başlar. Bunlar sonun nasıl olacağı belli olmayan başlangıçlardır. Yakup Kadri’nin Bir Sürgün ile Flaubert’in Duygusal Eğitim romanı bir vapur seyahati ile başlar.
Açılışlar sonuçla ilgili ipuçları verir. “Anlatımın başı ve sonu tahmin edilen olayları birleştirir ve ayırır. Anlatılan olayların başını ve sonunu uzatır. Yani sadece bir başlangıç ve son olmakla kalmaz, ileriye ve geriye doğru uzanır. Tesirleri devam eder. Hikayeler zamanın yönlendirmesine tabi olduklarından dolayı, istenildiği yerde bitip, istenildiği yerde başlamazlar. Romanların sonu çok zaman hikmetli ve sofestaice, yani tasavvufidir. (Alexsandre Welsh Opening and Vlosingi Les Miserables, Nineteenth Century Fiction, s 8)
Dostoyevski’nin Yer Atından Notlar isimli romanı “Ben hasta bir adamım” cümlesi ile başlar. Bu hastalık ruh hastalığı veya bunalımdır. Romanın sonucu buradan ortaya çıkar, o da ruh hastası olan bir adamdan beklenenlerdir. Bu şahıs kendisi ile hesaplaşır, benliğinde şahıslar taşır, soru içinde cevap, cevap içinde sorular sorar, bir monolog, dialog karmaşası yaşanır. Bazen kendini bütün insanlardan büyük görür bazan da küçük ve adi.
Madame Bovary’in açılışı Charles’in okula götürülüşü ile başlar, kişiliği tasvirin arasından ortaya çıkar, bu kişilik romanın trajik sonuna işaret eder gibidir. “Yeri köşede kapının ardında kalmıştı, zor görebiliyordu, onbeş yaşlarında bir köy çocuğuydu. Kalkıp derslerimizi anlatmaya başladık. Vaaz dinler gibi dikkatle, can kulağıyla dinledi, dinlerden ayak ayak üstüne atmayı sıraya dirseğini dayamayı bile göze alamıyordu. Saat iki olup da zil çalınca yani öğrencilerin bizimle birlikte sıraya girmesi için öğretmen kendisine söylemek zorunda kaldı.” (Madam Bovary s, 6)
Bazı açılışlar ise son bölümlerin başa alınmasıyla oluşur. Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü isimli eseri böyle başlar. Yazar romanın final kısmını başa alarak ölen kahramanın hayat serüvenini ilgi çekici bir hale getirir.
Roman ve tiyatrodaki serim bölümü ile açılış aynı anlama gelebilir.
Ay gibi parlayan Yusuf, Mısır'a köle diye getirilmiş, pazarda satılacaktı. Herkes ona bir paha biçiyor, aşıkları sıraya girmiş müşteri yazılıyordu. Kimisi sandık sandık mücevher, kimisi çuval çuval misk, kimisi top top kumaş hazırlıyorlardı. Rayiç yükselmiş, fiyat arttıkça artmıştı. Tam o sırada, yüzündeki çizgilerden bütün ruhunun haritası okunabilen iki büklüm bir ninecik korkak adımlarla kalabalığa yaklaştı. Heyecandan sesi titriyordu:
"Bana yol açın. Yusuf'u almak istiyorum! Sakın beni unutmayın, mezatta pey süreceğim, bana yol açın!"
Muhafızlardan biri önünü kesti:
"İlahi nine; asillerden ve zenginlerden bunca aşığı varken, Yusuf'u neyle alacak, mezat terazisinin kefesine ne koyacaksın?"
Ninecik elini kuşağına attı:
"İşte bir kelep ip size; tam 99.999 ilmek, yaşlı gözlerimin emeği.
*Bu kitap 99.999 kelimeden ibarettir.
Muhafız, usulca koluna girdi, üzülmesini istemiyor gibiydi: "Aklın var mı senin annem? Herkes bunca hazineler yığarken meydana, eğirdiğin şu keleple mi Yusuf'a talipsin?"
Ninecik Yusuf'u yürekten seviyordu besbelli. Muhafızın samimiyetini görünce çözülüverdi. İstiyordu ki kendisini meclisten sürmesin, Yusuf satılırken orada bulunabilsin, onu seyretsin, koklasın. Yalvarır gibi boynunu büküp mırıldandı:
"Bilirim oğul. Metaım herkesten aşağıdır amma gönül de Yusuf'u istiyor. Şu ip elimden gelenin hepsidir; bununla güzeller güzeli Yusuf'u satın alamayacağımı ben de biliyorum. Lakin maksadım odur ki beni de onun talipleri listesine yazsınlar, 'O da Yusuf'a müşteriydi!' desinler. Ben müşteri olayım da, belki de alıveririm!"