2003 Balyoz Planı’nın 12 Eylül 1980 Bayrak darbe planının irtica versiyonu olduğu görüşü ile bunun balon olduğunu savunanların hangisinin haklı olduğunu hukuki sürec normal işlerse göreceğiz.
Bu tartışmaların toplumda sosyopsikolojik bazı sonuçlarının Türkiye’nin geleceğini etkilediğini görmeliyiz. Olay dilini merak edenler şu satırları iyi okusunlar. Türkiye’de demokrasinin kuramsal mutabakatını milliyetçi, sosyal demokrat ve dindar gruplar yapmak üzereler.
Türk Milliyetçisi gruplar!
Soruyorum gerçekleri düşünmek yerine çıkarlarımızı düşünürsek ve ülkemizin değil partisel menfaatlerimizin kaygısını ön planda tutarsak milliyetçilik ve vatanseverlik davasında yalancılık yapmış olmaz mıyız?
Sosyal Demokrat gruplar!
Soruyorum gerçekleri araştırmak yerine toplumu küçük gören para babaları ile birlikte militarist önyargıların etkisinde kalırsak sınıfsal çıkarı ülke çıkarının önünde tutmuş olmaz mıyız?
Dindar gruplar!
Soruyorum şu an darbe karşıtı olmak stratejik çıkarınıza uygun olduğu için mi darbelere karşı çıkıyorsunuz yoksa ‘gerçek demokrasi ile İslam dini arasında doku uyuşmazlığı olmadığına’ inanıyor musunuz?
Kürt kökenli gruplar!
Soruyorum demokratik açılımlar partisel çıkarınıza zarar versede Türkiye’yi daha özgür daha yaşanılır yapmayacak mı?
Darbecilik gerçeği ile yüzleşmek
Balyoz soruşturmasında şu ana kadar biriken veriler başlıca şöyle;
1-Bilirkişiler CD’lerde tahrifat olmadığını rapor ettiler. Askeri savcılık bu yönde açıklama yaptı.
2-Keşif, tahrip, tahrik ve kayıt timlerinden ifadesi alınanlar Çarşaf operasyonunda Fatih camii, Sakal operasyonunda Beyazıt camisinde keşif yapıldığını ikrar ettikleri yönünde bilgiler mevcut. Tahrip timinin Kasım 2003 HSBC ve Sinagog bombalamasında rol aldığı bilgilerinden söz ediliyor.
3-Birbirinden bağımsız yargıç ve savcıların 30’un üzerinde üst rütbeli subayı tutuklaması sarsıcı ve ciddi kanıtlar olmadan mümkün değildir.
4-2003 Harp oyunu seminerinde Genelkurmay temsilcisinin “Rutin dışına çıkıldığını” rapor etmesi ve Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ten saklandığının ortaya çıkması.
Bu bilgiler TSK içinde darbeci güçlü bir kadronun mevcut olduğunu gösteriyor.
TÜSİAD'la birlikte Genelkurmay Başkanı darbeci kadrolara karşı tavır almıştır
27 Mayıs 1960’da TSK’da subayların yarıdan çoğu tasfiye edildi. Bunlar demokrat kadrolardı. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’de sol demokrat kadrolar tasfiye edildi.
28 Şubat 1997’de de sağ demokrat kadrolar tasfiye edildi. 1997 sürecinde 1565’i Yüksek Askeri Şura yoluyla 5000’in üzerinde subay astsubay TSK’dan uzaklaştırıldı. Ancak cuntacı kadrolara hiç dokunulmadı.
Şu anda deşifre olanlar emir komuta zinciri dışı örgütlü darbeci damarın çok az bir kısmıdır. Cuntacı kadrolar tasfiye olmadan ve besleyen ortam yok edilmeden Türkiye’de normal bir siyaset yapılamaz.
Darbe gerçeği maalesef siyasi kategorik düşünce içerisinde unutturulmaya çalışılıyor. Somut gerçeği arama çabası yerine duygusal ve kategorik gerekçelerle takım tutar gibi yanlışların savunulduğunu general olmuş kişilerde görmek maalesef hiç iç açıcı değildi. Ayrıntıyı merak edenler ‘Kanal D’ TV de 18 Şubat 2010 tarihli 32 nci gün programında ayrıntıyı görebilirler.
32 nci gün programında çok açık görüldüğü gibi Balyoz planı yalan iddiası ve İskender Pala hocanın hikayesine münferit durum değerlendirmesi yapılması fikir namusu açısından çok dikkat çekiciydi.
Türkiye’de sağduyu hakim olmaya başlamıştır. Genelkurmay Başkanı sessiz onay vermeseydi yargı işleyemezdi. Bunu görmeliyiz. Genelkurmay Başkanı barajın patlamasını önlemiştir.
1960’dan 2010’a askeri kadroların demokratlaşması
Aslında bir rövanştan ziyade 1960’da yoldan sapan normal sürecin sarkacın pandomim etkisi gibi ortalarda durulması söz konusudur.
Nedeni ise 1971 ve 1980 darbeleri sol kadroları demokratlaştırdı.
1997 post modern darbesi sağ kadroları demokratlaştırdı.
Demokrasi kavramına vurgusu nedeniyle, vefatının 50 nci yılında, İslam dini ile gerçek demokrasi arasında doku uyuşmazlığı olmadığını savunan Bediüzzaman Said Nursi’yi rahmetle anmak istiyorum.
Nihayet Haziran 2007’de başlayan yargı süreci de askeri kadroları demokratlaştırıyor.
Evet Türkiye’nin geleceği içinde herkesin kendini iyi hissedeceği normal günler yaklaştı.
Haber 7