Kâtip Çelebi, insanın ruh, kalp, beden ve zihinden meydana geldiğini söyler ve okuması, öğrenebilmesi, düşünebilmesi, hayal kurabilmesi sayesinde diğer varlıklardan üstün hâle gelebileceğini ifade eder.
Ruhsal zekâyı beslemek ve geliştirmek ancak kuvvetli bir Allah inancıyla mümkündür. İnsan ruhunun Rabb’ini bilmeye, O’nu hakkıyla tanımaya, sevmeye ve O’na bağlanmaya ihtiyacı var.
Hz. Mevlâna’ya göre ruh bahsi, başka bir makamdır. O makamı akıl anlayamaz. Ruh konusu fevkalade hayrete şayandır. Ruhu bilmeyen, Ebû Cehil gibidir.
Ruhsal zekânın gelişmesi için önce kuvvetli bir Allah inancına sahip olmalıyız, nefsimizi terbiye etmeli ve mana ayağını yakalamalıyız.
Nefis terbiye edilmezse, ruhsal zekâ geliştirilemez ve insan manevî olgunluğa eremez.
Hz. Mevlânâ, ham insanı “kâmil insan”, bir başka ifadeyle “olgun insan” yapmak ister, bu maksatla da duyguların eğitimine büyük önem atfeder. Duygularını Müslüman etmeyen insanın kâmil insan olma şansı yoktur. Kâmil insan olmak isteyen elbette ilim sahibi olacaktır. Hz. Mevlânâ’nın eserlerini okuyanlar, onun Kur’an ve hadis deryasının âlimi olduğunu hemen fark eder. Cahil insanın kâmil olma şansı çok azdır.
Hz. Mevlânâ, Mesnevî’nin ilk 18 beytinde sembolik bir dille insanın serüvenini anlatır ve şiirin sonunda ham insanın anlayışsızlığına vurgu yapar:
“Olgunun hâlinden anlar mı ham?
Sözü kısa kesmek lazım vesselam!”(1)
Dünya sevgisi aldatıcıdır. Nefis, şeytan, öfke ve şehvet, insanı aldatır ve Allah yolundan çevirir. Allah’ı Rab edinmeyenler, nefislerini putlaştırırlar. Nefis putu, başka putlar doğurur. Okuyalım:
“Putların anası ve kaynağı nefsinizdir çünkü nefis ejderhadır. Nefsin her nefeste bir hilesi vardır ki o hilelerin her biri yüzünden yüzlerce Firavun ve yüzlerce askeri denizde boğulmuştur.”(2)
“Öfke ve şehvet gibi hâller, insanı şaşı yapar ve ruhun istikametini değiştirir.
Garaz gelince yani insan garazla bakınca hüner gizlenir. Gönülden kalkan yüzlerce perde, göz önüne gerilir. Rıza ile bakan göz, hiçbir ayıp görmez. Garazla bakan göz bütün kötülükleri meydan çıkarır.”(3)
“Heva ve heves taze bulundukça iman taze değildir zira heva, Allah’a ulaşma kapısının kilididir.” (4)
Nefis, dünya zevklerinden el çekerek, yani riyazetle nefis terbiye edilmelidir. Nefsini terbiye etmek isteyen insan, nefsini az beslemeli, Allah’ı çok anmalı, vaktini ilim ve ibadetle geçirmelidir.
Mevlânâ nefsi, her canlıyı parçalayarak beslenen aslana benzetir. İnsan bedeninde nefis ile ruhun savaşı vardır. Nefis iyi beslenirse ruh zayıflar. Riyazetle nefis zayıflatılır; ibadet, zikir ve dualarla ruh beslenirse nefis güç kaybeder.
Nefis terbiyesinde en önemli metot riyazet ve ölümü çok düşünmektir. Sevgili Peygamberimiz (sav), şöyle buyurur:
“Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok hatırlayınız.”
İnsan ruhu, Rabb’imizle bağlantılıdır. Ruhî eğitim, vicdanı besler. Dini bilgiler öğrenmek, dua etmek, Kur’an okumak ve ibadet etmek ruhun gıdasıdır. Vücudumuzu beslediğimiz gibi ruhumuzu ve ruhsal zekâmızı da beslemek zorundayız.
Düzenli ibadet ve dua, ruhu ve vicdanı besler. İnsan ruhu örseleyici hareketlerden kaçmalı. Yalan söylemek, başkalarını aldatmak, başkasına zarar vermek, içki, kumar, uyuşturucu kullanmak ruhu örseler ve insanın mutluluğunu engeller.
Bediüzzaman, namazın faziletlerini anlatırken şöyle der:
“Namazda kalbin, ruhun ve aklın büyük bir rahatı var hem cisme de ağır bir yük değildir.”
Stephen Covey, Stephen Covey, 8. Alışkanlık Bütünlüğe Doğru isimli kitabında dört çeşit zekâdan söz ediyor: 1. Ruhsal zekâ 2. Duygusal zekâ 3. Zihinsel zekâ 4. Bedensel zekâ. Covey’e göre en önemli zekâ türü ruhsal zekâdır. Hayatta başarılı ve mutlu olmak için insanın dört çeşit zekâsını geliştirmeli ve bir bütün olarak kendini hayata hazırlamalı.
Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda zihinsel zekâ ağırlıklı bir eğitim veriyor. Olgun insan yetiştirmek için ruhsal, duygusal ve bedensel zekâ eğitimini, zihinsel eğitim kadar önemsenmeli. Hz. Mevlâna gibi ruh ikliminin sultanlarından ve onların eserlerinden faydalanılmalı. En azından Mevlânâ haftasında Türkçe ve Edebiyat derslerinde bir hafta Mesnevî okutulmalıdır.
1. Mesnevî, Hz. Mevlânâ, Tercüme Tahirü’l-Mevlevî, s.9, Kırkambar Kitaplığı, İstanbul 2011.
2. Age, s.63. 3. Age, s.33. 4.Age, s.86
Teşekkür ve Davet: Pendik Belediyesi, Pendik’in çeşitli semtlerine fevkalade zengin kütüphaneler açmış, kütüphanelerde okur-yazar buluşması programı düzenliyor ve özellikle öğrencilere yönelik eğitim etkinlikleri programlıyor. Geçen hafta Güllübağ Kütüphanesindeydim. 17 Aralık Cumartesi günü saat 14’te Kemal Tahir Kütüphanesinde olacağım. Kitapseverler ve özellikle öğrenciler davetlidir.
Yeni Akit