İstanbul Rehberler Odası Başkanı Hüseyin Özgür Özaltun, 21 Şubat Dünya Rehberler Günü kapsamında meslektaşlarının yaşadığı sorunları ve gelecekten beklentilerini, AA muhabirine anlattı.
Özaltun, Türkiye'nin, en kaliteli rehberlik hizmetinin verildiği ülkelerden biri olduğuna dikkati çekerek, "İyi eğitim alan arkadaşlarımız üniversitelerin rehberlik bölümlerinden mezun olduktan sonra mesleğe adımlarını atıyorlar. Rehberlerden bildikleri yabancı dilleri muhakkak en iyi şekilde geliştirmelerini isteriz. Aynı zamanda rehberlere vereceği bilgileri malumat düzeyinden bilgi derinliğine taşımalarını öneriyoruz." dedi.
Meslektaşlarının en önemli sorunlarının başında, belgesiz rehberlik faaliyetlerinin geldiğini aktaran Özaltun, "Ruhsatnamesi bulunmayan ve herhangi bir yasaya bağlı olmayan ama bir biçimde turistlere ulaşıp onları belgesiz biçimde gezdiren, sahte rehberlerle ilgili büyük sorunumuz var. Şu anda tıkanmış olan, en çözümsüz sorunlarımızdan bir tanesi, sayıları her geçen gün artan sahte rehberler." diye konuştu.
"Belgesiz rehberlik faaliyeti suçtur"
Dünya Rehberler Günü'nü sadece bu meslektekiler arasında kutlamak istemediklerini ifade eden Özaltun, halkın rehberlik konusunda bilinçli olmasını istedi.
Özaltun, "Toplumumuzun yaptığımız bu işin ruhsatnameli, yasal bir meslek olduğunu bilmelerini, öğrenmelerini ve duymalarını istiyoruz. Her zaman verdiğimiz mesajı veriyoruz: Belgesiz rehberlik faaliyeti suçtur." ifadelerini kullandı.
Ülkede faaliyet gösteren rehberlerin sayısıyla ilgili bilgiler veren Özaltun, şöyle devam etti:
"Otuz dokuz ilde rehberlik hizmeti veren, Türkiye genelinde sayıları 12 binin üzerinde olan, bunun 5 bine yakını da İstanbul Rehberler Odası üyesi olmak kaydıyla ruhsatname sahibi rehberler olarak turistlerimize hizmet veriyoruz. Bizler özellikle yurt dışından gelen gezginler için ülkemizin yüzüyüz. En fazla vakti bizimle geçiriyorlar, bizim anlattıklarımızdan yurdumuzu tanıyorlar. Yine bizim yönlendirmelerimizle gezecekleri yerleri, daha pratik bir biçimde ziyaret edebiliyorlar."
Özaltun, Türkiye'ye en çok turistin genelde Avrupa, Endonezya ile Arap dünyasından geldiğini kaydetti.
İstanbul Rehberler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şakir Karadibek ise 25 yıldır bu işi yaptığını söyledi.
Bu meslekte her geçen gün yeni bir şeyler öğrendiğini dile getiren Karadibek, sahte avukat ile doktor nasıl ceza alıyorsa sahte rehberin de aynı şekilde ceza alması gerektiğini dile getirdi.
Karadibek, yeni dönemde rehberler için güzellikler beklediklerini anlatarak, "Yeni dönemde rehberlik kanunun tekrar elden geçirilerek, özellikle sahte rehberlere karşı caydırıcı düzenlemeler bekliyoruz." dedi.
Osmanlı'dan günümüze rehberlik mesleği
Dünya'da 30 farklı ülkede rehberlik yapan Arzu Toraman da 16 yıldır mesleğinin kendisine büyük deneyimler kattığını ifade etti.
Toraman, sanat tarihçi olmasının mesleğine katkıları olduğunu anlatarak, rehberlikte yabancı dilin ve misafirlere doğru bir biçimde İstanbul'u tanıtmanın önemine değindi.
Osmanlı döneminde belirli kurallar ve yasalar çerçevesinde rehberliğin yapıldığını ifade eden Toraman, "Osmanlı döneminde rehberlik hizmetleri verenler için mutlaka bir yabancı dili konuşmaları istenmiş. Hatta bu yabancı dil bilgisinin dışında misafirlerini çok daha doğru bilgiler aktarmaları, doğru bir biçimde İstanbul'u tanıtmaları için bazı zorunlu görevler verilmiş." diye konuştu.
Toraman, İstanbul'a yoğun ilgi gösteren turistlerin daha çok Sultanahmet ile çevresindeki tarihi kültürel yapıtlarla ilgilendiklerini kaydetti.
İletişim gücü yüksek, yabancı dili çok iyi bilen, empati kurarak karşısındaki insanların ilgi ve ihtiyaçlarını anlamaya odaklı rehberlerin işinde daha başarılı olabileceklerini dile getiren Toraman, "Mutlaka tarihin, kültürün içinde büyüyen, bunları paylaşma sevgisine sahip olan arkadaşlarımız meslekte çok daha başarılı olacaklardır." dedi.
Toraman, salgın döneminde insanların uzun süre seyahatten vazgeçmek zorunda kaldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Türkiye'de çok önemli eğitimlerden geçen, oldukça donanımlı, profesyonel turist rehberlerine sahibiz. Gezdiğimiz yerlerde, keşfettiğimiz coğrafyalarda rehberlerin katkıları adeta sözlü tarih ya da kültür elçiliği niteliğindedir. Rehberlerle beraber gezenlerin hem bugün hem yarın için bu paylaşımları çok daha fazla deneyimleyeceklerine, çok daha detaylı şeyler öğreneceklerine eminim."
aa