Rüya görmenin mahiyeti nedir?

İnsanoğlu hayatının yaklaşık üçte birini uykuda geçirir ki bu da 60 senelik bir ömrün 20 senesi demektir. Geçici ölüm denilen uykuda görülen garip haller.

Rasulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Rüya üç kısımdır: Biri Allah’tan bir müjdedir. Biri nefsin konuşmasıdır. Biri de şeytanın korkutmasıdır. Biriniz hoşuna giden bir rüya görecek olursa, dilerse onu anlatsın. Eğer hoşuna gitmeyen bir şey görürse onu kimseye anlatmasın, kalkıp namaz kılsın.”

Rüyalara çok değer vermek gerekir.

İslamiyet’te rüya 3’e ayrılır;

Salih Rüya: Salih rüya ilahi, bilinçaltı rüya ise günlük yaşadığımız olayların etkisiyle meydana gelen rüyalardır.

Peygamber efendimiz (sav) salih rüya ile ilgili şöyle buyurmuştur;

Müminlerin rüyası nübüvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür.”

Şeytani Rüya: Şeytani rüya, üzüntü ve korkuya kapılmamıza neden olan rüyalardır ve vesveselerden oluşurlar. Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurdu;

Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse o Allah’tandır. Bunun için Allah’a hamt edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse o şeytandandır. Şerrinden Allah’a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir.”

Buradan da anlayacağımız gibi şeytani rüyaları başkalarına anlatmamamızın uygun olduğu söylenmiştir.

Bilinçaltı Rüya: İnsan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için hakkında rüya görür.

Bu tip rüya tamamen bizim maneviyatımızdan ve fizyolojik etkenlerden oluşmaktadır.

İslam ilahi ve haberci rüyaları doğrulamaktadır ancak rüyaya göre hareket etmek ve onun yönlendirdiği gibi davranmak doğru değildir.

Rüya tabiri, hem Kuran’da hem de hadislerle örneklerle anlatılmıştır. Dolayısıyla rüya tabiri için Kur’an ve Hadislerde bir engel yoktur. Hadislerde sahabenin görüp Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yorumladığı rüyalarda anlatılmıştır. Peygamberlerin rüyaları dışında hiçbir rüya, bağlayıcı değildir. Kişi, rüya yolu ile bazı doğruları öğrenebilir. Bu rüya ile ister amel eder, isterse amel etmez. Bu kişinin kendisini ilgilendirir. İslam’a göre rüya böyledir. Rüyaların bir kısmı anlamlıdır. Bir kısmı ise anlamsızdır. Anlamlı olan rüyaların ise, bir kısmı açık; bir kısmı ise rumuzludur. Yani rüya görenin kendini açığa vurmasında ve rüyasını anlatmasında sakınca olabilir. Rumuzlu rüya yorumlatılacaksa uzmanına yorumlatılmalıdır. Herkesin rüya tabiri yapamayacağını aklımızdan çıkarmamalıyız.

Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde rüyadan söz edilmiştir. Hz. İbrahim (as), oğlu İsmail (as)’i rüyada boğazlama emri almış ve bu rüyayı uygulamaya teşebbüs etmiştir

Yusuf (as)’da rüyasında on bir yıldızla, Ay’ın kendisine secde ettiğini görmüş

Mısır hükümdarının ve hapishanedeki iki kişinin gördükleri rüyaları tabir etmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber’in görmüş olduğu rüyalardan söz edilmektedir.

Rüya ile ilgili Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Salih kişi tarafından görülen rüya, peygamberliğin kırk altı parçasından bir parçadır.

Rüyanın doğruluk derecesi Müslümanın salah ve takvasına göre değişik olur.

Peygamberlikte zaman zaman Allah’ın irade ettiği ölçüde gayptan haberdar olma özelliği vardır. Yüce Allah dilediği zaman bir peygamberi gayptan haberdar eder. Bu itibarla, gayptan haberdar olmak, peygamberliğin alametlerindendir. Peygamberlik görevi kalıcı değildir. Fakat alametleri kalıcıdır. Müslüman bir kimse bazen Allah’ın takdir ve dilemesi ile rüya âleminde bir gayptan haberdar edilebilir. Bu itibarla Müslümanın rüyada gördüğü bir şey aynen gerçekleşebilir.

Bu konuda şu hususlar daima göz önünde bulundurulmalıdır.

Doğru rüya görmek sadece müminlere mahsus değildir. Müslüman olmayanlar da görebilirler. Mısır hükümdarı ve zindandaki iki kişinin gördüğü rüyalar gibi.

Herkes aynı özellik ve nitelikte değildir. Doğru rüya nadir hallerde ve ruhu çok hassas kişiler tarafından görülür.

Görülen rüyaları esas alarak hayata nizam ve intizam vermeye kalkışmak yanlıştır. Zira rüyaların doğruluğunu ölçmek ve tespit etmek mümkün değildir.

 Rüya ile yalnız o rüyayı gören amel edebilir. Fakat amel etmesi şart değildir.

Fıkıhta, Kelam ilminde ve mahkemede rüya, delil kabul edilmez. Rüya haktır ama doğru rüya gören ve rüyayı doğru şekilde yorumlayan kişiler azdır. Rüyaları doğru bir şekilde olaylar yorumlar. Bazı rüyalar da yorumu ile birlikte görülür. Bazı kimseler gördüğü rüyayı yorumlayamaz ama sadık rüya olduğunu anlarlar.

Rüya tabir etmek Allah vergisidir. Herkes rüya tabir edemez. Akıl ve mantık bu iş için yeterli değildir. Rüya merhametli ve öğüt verebilecek durumda olanlara anlatılmalı, güzelce yorumlayamayacak kişilere söylenmemelidir.

Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadislerinde de “Rüya gören onu hiç kimseye söylemediği sürece o, bir kuşun ayağına bağlıdır (zuhur etmez); söylerse zuhur eder. Böyle olunca rüyanızı yalnız akıllı, sizi seven veya size öğüt verecek durumda olan kimselere söyleyin” buyurmuştur.

Peygamberimiz (a.s.m.) “Güzel rüya bir müjdedir. Onu Müslüman görür veya kendine gösterirler” diye buyurmuştur. Rüya ile ilgili bazı hadisler de şöyledir: “En sadık rüya, seher vakti görülen rüyadır.” “En doğru rüya, gündüz görülen rüyadır. Çünkü Allah bana vahyi gündüz bildirdi.”

İmam Malike “Herkes rüya tabir eder mi?” Diye sorulmuş “Nübüvvetle oynanır mı?” demiştir.

Müslümanın gördüğü rüyanın şerrinden ve şeytanın şerrinden üç kez Allah’a sığınır. Şöyle der: “Allah’ım, bu rüyanın şerrinden ve rahmetinden uzak kalmış olan şeytanın şerrinden sana sığınırım.” Rüyanın hayra dönüşmesi için dua eder. Bu tür rüyayı hiç bir kimseye anlatmaz.

Müslüman gördüğü iyi bir rüyadan ötürü uyanınca Allah’a hamt eder. Bu rüyadan dolayı sevinir, bunu bir müjde kabul eder. Rüyayı sevdiği bir kimseye anlatır, sevmediğine kesinlikle arılatmaz.

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Zaman yaklaşınca, müminin rüyası, neredeyse yalan söylemeyecek. Esasen müminin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür.” Buhari’nin rivayetinde şu ziyade var: “Nübüvvetten cüz olan şey yalan olamaz.”

En sadık rüya seher vakitlerinde görülen rüyadır.”

Buhari’nin bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurur: “Beni rüyada gören, gerçekten beni görmüştür, çünkü şeytan benim suretime giremez.”

Bediüzzaman’a göre rüyalar üç çeşittir. İkisi Kur’ân’ın ifadesiyle “Adğasü ahlam”dır. Yani karmakarışık rüyalardır. Tabir edilmeye değmez. Anlamları olsa bile önemsizdir.

Üçüncü rüya şekli ise, sadık rüyalardır. Sadık rüyaya salih rüya da denir. Bediüzzaman eserlerinde sadık rüya örneklerine yer verir. Ancak rüya ile amel edilmeyeceğini ve rüya yorumlarının zor olduğunu da belirtir. Çünkü rüyanın zahiri çok kötü olabilir. Ama gerçekte o rüya iyi çıkabilir. Veya bunun zıddı da olur. Rüya üzerinde fazla durmak, insanı karamsarlığa, üzüntüye ve ümitsizliğe sevk edeceğinden doğru olmaz.

 
Yeni Akit

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

İslam Haberleri