Lafı fazla dolandırmayacağım, dün Rüyanın Zeyli (1) isimli parçayı okuyorduk. Parçada "korkaklıkta darb-ı mesel hükmünde olan tavuk, çocukları yanında iken şefkat-i cinsiyesiyle câmusa saldırır" (2) cümlesini okurken bir anda zihinlerimiz ayakkabı olayına kaydı.
Hep birlikte bu hakikatin anlaşılmasına çok güzel bir örnek teşkil ettiğinde birleştik.
Üstad yazdığı metinde "Rus Mojikleri"ni örnek gösteriyor. Bu kısmı okurken her seferinde bu kelime dikkatimi çekmiştir. Neden bu örnek? diye
Hac dönemi, ayakkabı olayı ve Rüyanın Zeyli dersi bir araya gelince araştırma ihtiyacı hissedip internetten bu kelimenin ne anlama geldiğine baktım. Kelime anlam olarak Rus Köylüleri diye geçiyor.
Araştırınca da komünist ihtilalinde Rus köylülerinin özellikle köylü kadınların fazlasıyla rol aldıkları gerçeği ile karşılaştım.
Demek ihtilalden önce Iraklı gazeteci gibi ciğeri yanmış köylü kadınlar rejimi yıkma konusunda hayli cesaret örneği göstermişler.
Metinde tavuk örneği de var. Tavuk, kadın ve köylü cesaret gösterisinde bulunacak en son kişiler olmasına rağmen bunlarla ilgili yaşanmış ilginç olaylar var ki, misal olarak dile getirilmiş.
Risale-i Nurlarda tavukla ilgili şöyle bir tespite rastlıyoruz. Tavuğun bütün sermâyesi kendi hayatı iken, yavrusunu itin ağzından kurtarmak için-Hüsrevin müşâhedesiyle-kafasını ite kaptırır.(3)
Hüsrev Ağabey böyle bir olaya şahit olmuş ve bu olayı Üstada anlatmış ki, Üstad da onu şefkatin ve ıztırarın güce/mukavemete ve cesarete nasıl dönüştüğüne misal olarak zikretmiş.
Tavuk örneklemesi ile, Irakta bir gazetecinin ABD başkanına ayakkabı atma örneği güç dengesizliği açısından bakıldığında örtüşmektedir. Her ikisinde de biri hayli güçsüz, diğeri aksine fazlasıyla güçlü, her ikisinde de şefkat-i cinsiyyeden gelen bir sıkışmışlık var. Kurtarmak istediği tek sermayesi olan hayatı değil. Çünkü bunu yapmakla aksine hayatını feda ediyor. Kurtarmak istediği çocuklarıdır veya kan bağı taşıdığı akrabalarıdır. Akrabalarını zalimin elinden koruyamamanın çaresizliği bu dehşetli cesareti göstermesine neden olmuştur.
Çaresizlik ve sıkışmışlık, düşmana sıkılmış yumruk olarak geri dönüyor/dönecektir. Bunun başka da yolu yok. Üstad bunları söyleyerek bir durum tespiti yapmıştır. İnsanları bu kadar sıkıştırırsan olacağı budur.
Bunların hepsi İslamın intibaha geleceği/uyanacağı gerçeğine verilen misallerdir.
Bediüzzaman'a göre İslam bir gün uyanacak ve eski haşmet ve şevketine kavuşacaktır. Bu hakikatin tahakkukunda da mevcut durum (izdırari halin) bu işi hızlandıracağı kanaatini taşımaktadır.
Dua edelim İslam milletleri bir an evvel intibaha gelir de fazla pahalıya mal olmaz. Zira fazlasıyla bedel ödendi diye düşünüyorum.
Dipnotlar:
1-Sünuhat sh.71
2-Sünuhat sh.72
3-Lemalar sh.137