RisaleHaber-Haber Merkezi
Fener Rum Patriği Bartholomeos'un ABD'de üst düzeyde ağırlandığını, ifade eden Zaman Gazetesi yazarı Ali H. Aslan, Türkiye'nin halini Bediüzzaman'ın bir sözü ile açıkladı. Aslan, "Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerinde çok geçen güzel bir söz vardır: Gözünü kapayan sadece kendine gece yapar. Türkiye'de devletin ve toplumun bazı kesimlerince aşağılanan, dışlanan, yeterince ihtimam gösterilmeyen Patrikhane'nin saygınlığı ve bağlantıları Türkiye sınırlarını çoktan aşmış, atı alan Üsküdar'ı geçmiş vaziyette" dedi.
"Patrikhane'yi sudan bahanelerle mutsuz edip uluslararası camiada başımızı ağrıtacağımıza, mutlu edip Türkiye'nin milli menfaatleri, özellikle tanıtımı yönünde değerlendirmeye çalışsak daha iyi olmaz mı?" diye soran Aslan, yazısını şöyle sürdürdü:
"Beyaz Saray'da ABD Başkanı ile görüşme. Başkan yardımcısı ile görüşme ve konutunda onuruna akşam yemeği. Dışişleri Bakanı'nca onuruna akşam yemeği. Temsilciler Meclisi ve Senato başkanlarının ev sahipliğinde Kongre'de onuruna öğlen yemeği. Georgetown Üniversitesi ve Brookings'de konferanslar...
"Bütün bu iltifatlar, geçen hafta ABD başkentine Türkiye'den gelen bir ziyaretçi için yapıldı. Cumhurbaşkanı Gül ya da Başbakan Erdoğan Washington'a gelmiş de haberiniz olmamış değilsiniz. Zaten gelselerdi bile, böyle karşılanmaları mümkün değildi. Sadece onlar değil, şimdiye kadar herhangi bir Türk yetkilisine ya da Türkiye'den başka bir kimseye Washington'da bu seviyede iltifat edildiğine şahit olmadık. Peki ABD başkentinde en üst düzey protokole ve muameleye tabi tutulan bu Türk vatandaşının ismi ne? Bartholomeos. Onu Türkiye'deki küçük Rum azınlığın dinî lideri ve protokolde Fatih kaymakamına muhatap görenler, genelde 'Fener Rum Patriği' sıfatını kullanıyor. Dünyadaki yaklaşık 300 milyon Ortodoks Hıristiyan'ın en önde gelen ruhani lideri görenler ise, ki buna başta ABD dünyanın birçok devleti dahil, 'Ekümenik Patrik Hazretleri' diyor.
"Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerinde çok geçen güzel bir söz vardır: Gözünü kapayan sadece kendine gece yapar. Türkiye'de devletin ve toplumun bazı kesimlerince aşağılanan, dışlanan, yeterince ihtimam gösterilmeyen Patrikhane'nin saygınlığı ve bağlantıları Türkiye sınırlarını çoktan aşmış, atı alan Üsküdar'ı geçmiş vaziyette. Halbuki Patrikhane'yi sudan bahanelerle mutsuz edip uluslararası camiada başımızı ağrıtacağımıza, mutlu edip Türkiye'nin milli menfaatleri, özellikle tanıtımı yönünde değerlendirmeye çalışsak daha iyi olmaz mı? Desteğini umduğumuz başka hangi lobi ya da milyonlarca dolarla beslediğimiz hangi danışmanlık şirketi, Batılı liderleri hürmetle el pençe divan karşısına dizebilecek böylesine bir güce ve saygınlığa sahip? Elin adamlarına lehimizde çalışması için dil ve para dökmeye gocunmuyorsak, neden kendi ülkemizin bağrından çıkmış azınlıkların liderleri ve mensuplarıyla birlikte çalışmaktan gocunalım? Zaten Ekümenik Patrik Bartholomeos'un Türkiye'nin AB üyeliğine fiilen destek olduğu biliniyor. Bu perspektifi Amerika'ya da taşımak, bence o kadar da zor değil. Yeter ki bazı modası çoktan geçmiş dar açılı milli güvenlik mülahazalarını ve sosyo-psikolojik engelleri aşabilelim.
"Dinî ve etnik azınlık meseleleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana sadece kendimize gece yaptığımız şeyler listesinin tepelerinde yer alır. Gözlerimizi gerçeklere kapayınca Kürt meselesinin hallolacağını, Ermenilere yaptıklarımızın unutulacağını, Alevilerin ayrımcılık şikâyetlerinden vazgeçeceğine, ya da Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin ekümenik keyfiyetinin ortadan kalacağını sandık. Bugün mezkur alanların çoğunda devletin ve sivil toplumun iyi niyetle yürüttüğü açılım çalışmaları, Türkiye'nin gözlerini yeniden açarak tarihsel aklına yeniden kavuşma yönünde atılmış en kayda değer adımlarından biri."