Mütebessim çehresi yüzünde açan güldü,
Güllerin andelibi, şakıyan bir bülbüldü.
Güllerin hepsi soldu, andelibi lâl oldu,
Bulutların gözyaşı, aktı da derya oldu.
Hüsn-i şehadet kıldı tüm tanıyan dostları,
Hepsi helâllık sundu, uzak ve yakınları.
Çok kişiye nasîhat, sözleri, yazıları,
Genç yaşında ayrıldı, sevdiği kuzuları.
Bir an bile etmedi, âh ü enîn îtiraz,
Benden çok O sevene, edilir mi hiçbir naz.
Ölüme hep aşina, severek bahs ederdi,
O korkulan ölüme hep gülerek giderdi.
Bu dünyaya öldü de, doğdu öbür âleme,
Esas mekân orası, mel’abe-gâh burası.
Geçici bir ayrılık burdaki eşden-dosttan,
Onlar da gelecekler hiç kaçış yok bu kasd’dan.
Sevdikleri bekliyor kabrin öbür yanında,
Kucak açmış Resûlüm (asm) o alî makamında.
O’nu hep medh eyleyen Şaban-ı Şerif geldi,
Şefâatin kıl ona, O Seni çok severdi.
Nurlara hep pervane, her sözünde o vardı,
Eserleri Nurların mesajını sunardı.
Aziz Üstad yanında değeri pek yücedir,
Şimdi O’nun yanında halceğizi nicedir.
Güle güle git ağabey, hicranın bize kalsın,
Allah rahmet eylesin, rızaya nâil kılsın.