Sadaka taşları fark edilmeyi bekliyor

Özel Topkapı Fetih Koleji öğrencileri Ömer Yurttaş ve Ahmet Emin Akın, taşı koruma altına aldırmayı başardı

Esra Keskin'in haberi:

Elhac Ahmet Paşa Sıbyan Mektebi'ndeki sadaka taşı yok olmak üzereydi. Ancak Özel Topkapı Fetih Koleji öğrencileri Ömer Yurttaş ve Ahmet Emin Akın, taşı koruma altına aldırmayı başardı.

İstanbul Kocamustafapaşa'da 19. yüzyıldan günümüze kalan tarihi bir yapı: Elhac Ahmet Paşa Sıbyan Mektebi. Cerrahpaşa ile Davutpaşa arasında, Yokuşçeşme Sokak'ta bulunuyor. Şu an restorasyon aşamasında. Ancak haberimize konu olmasının sebebi ne tarihi önemi ne de restorasyonunun devam etmesi. Dikkat çekmek istediğimiz, yolun hemen kenarında, bahçenin bitişiğindeki sadaka taşının terk edilmişliği. Daha da önemlisi iki lise öğrencisinin bu taşı fark edip yok olmaktan kurtarışı...

Osmanlı'da yardımlar gece geç saatlerde sadaka taşlarına konur, muhtaçlar da sabaha karşı ihtiyacı kadarını bu taşlardan alırdı.

Ömer Yurttaş ve Ahmet Emin Akın. İkisi de henüz 17 yaşında, 11. sınıf öğrencisi. Tarihe ve tarihî yapılara merakları büyük. Okul ve ÖSS hazırlıkları dışında kalan tüm vakitlerini bu alanda çeşitli projeler yaparak değerlendiriyorlar. Şimdiki projeleri Osmanlı yardımlaşma sisteminde sadaka taşlarının yeri ve korunması. Bunun için İstanbul'daki sadaka taşlarının yerlerini tespit edip, ne durumda olduklarını gözlemliyorlar. Elhac Ahmet Paşa Sıbyan Mektebi'ndeki yok olmak üzere olan sadaka taşıyla yollarının kesişmesi de bu gözlem sırasında oluyor. "TÜBİTAK için hazırladığımız projede sadaka taşlarını gözlemliyorduk. Elhac Ahmet Paşa Sıbyan Mektebi'ne gittiğimizde taşın bahçe duvarının dibine düştüğünü fark ettik. Mektep şu an restorasyonda. Taşın restorasyon projesine dahil olup olmadığını öğrenmek için Fatih Belediyesi'nden projeyi istedik. Araştırma yaptığımız için bizi kırmadılar. Ama projede sadaka taşı görünmüyordu. Kimse taşı fark etmemiş. Çok üzüldük ve hemen ilgili yerlere başvuruda bulunduk." diye özetliyor Ahmet ve Ömer taşı kurtarma hikâyelerini. Tabii tarih öğretmenleri Bünyamin Oğul ve kültür-sanat danışmanı Fatih Karan'ın da yönlendirmesiyle, hiç vakit kaybetmeden Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne durumu anlatan dilekçelerini gönderiyorlar. Üstelik bu yazının dikkate alınması için İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Halil Ersin'e, bahse konu taşı inceletiyor ve bu taşın sadaka taşı olduğuna dair yazı yazdırıp dilekçelerine ekliyorlar. Vakıflar da konuya duyarsız kalmıyor ve ertesi gün mektebe denetim ekibi gönderiyor. Ekip eserin, sadaka taşı olduğunu onaylıyor, projeye dâhil edip koruma altına alıyor.

Ahmet Emin Akın (solda), Ömer Yurttaş

Köklü bir Osmanlı geleneği: Sadaka taşları

Sadaka taşları Osmanlı'da sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinden. Bu taşlar sayesinde hayırseverler ile yardıma muhtaç olanlar yüz yüze gelmezmiş. Dolayısıyla sadaka veren gurur ve kibirden kendini korurken, alanların da onuru incinmezmiş. Sırf bu nedenle yardımlar gece geç saatlerde sadaka taşlarına konur, muhtaçlar da sabaha karşı ihtiyacı kadarını alırlarmış. Yine bu nedenle sadaka taşları, genellikle selatin camileri, medrese, tekke, çeşme başları, cellât mezarlıkları gibi halkın geçiş noktalarına yakın yerlere yapılırken gözden uzak olmalarına dikkat edilirmiş. Prof. Dr. Süheyl Ünver bir makalesinde sadaka taşlarından şöyle bahsediyor: "Derdini kimseye açamayan hakiki bir fakir, ihtiyacı olunca oradaki parayı alır. O günkü ihtiyacı bir kuruş mu, yüz para mı, onu ayırır, kalanını, kendisi gibi ihtiyacı olanları düşünme terbiyesi icabı çukuruna kor ve meçhul sadakacıya içinin memnunluğunu kalbinden ulaştırır ve dönermiş." Ünver, Osmanlı coğrafyasında yaygın bir şekilde kullanılan sadaka taşlarını hatırladıkça gözlerinin yaşardığını şu sözleriyle ifade ediyor: "Düşünüyorum: Biz ne necip, ne yüksek duygulu bir milletmişiz. Şu sosyal adalet ile tarihte, para ve ayni yardımlar, yemek de dağıtan imaretler yanında hakiki fakirlere böylece hizmet edildiğini gözlerim yaşararak hatırlarım."

Elhac Ahmet Paşa Sıbyan Mektebi'nde bulunan sadaka taşı.

Osmanlı döneminde İstanbul'daki 160 sadaka taşından günümüze ulaşanların sayısı 35

Ömer ve Ahmet, Elhac Ahmet Paşa Sıbyan Mektebi'ndeki sadaka taşını kurtardıkları için mutlu ancak İstanbul'da o durumda birçok sadaka taşının bulunduğundan yakınıyorlar. Günümüzde sadaka taşlarına gereken önemin verilmediğini, koruma altına alınan yalnızca birkaç taş olduğunu söylüyorlar. Aslına bakarsanız haksız da sayılmazlar. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) yönetim kurulu üyesi ve kültür araştırmacısı Nidayi Sevim Osmanlı döneminde İstanbul'daki 160 sadaka taşından günümüze ulaşanların sayısının 35 olduğunu belirtiyor. Ne yazık ki, geriye kalan 125 sadaka taşının akıbetini bilen kimse de yok.

Zaman

Edebiyat Haberleri