Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Sûresi 172-173. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
172-Ey îmân edenler! Sizi rızıklandırdığımız şeylerin temiz olanlarından yiyin ve eğer sâdece O’na kulluk ediyorsanız, Allah’a şükredin!
173-(O,) size ancak ölüyü (usûlünce kesilmeden veya avlanmadan ölen hayvanı), (akan) kanı, domuz etini ve kendisi Allah’dan başkası için kesilen (hayvanın etin)i haram kılmıştır. Fakat (başkasının hakkına) tecavüz edici olmadan ve haddi (zarûret mikdârını) aşıcı olmadan kim (bunlardan ölmeyecek kadar yemeye) mecbur kalırsa, artık ona bir günah yoktur. (*) Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.
(*)“*اِنَّ الضَّرُورَاتِ تُب۪يحُ الْمَحْظُورَاتِ kāidesi, yani: Zarûret, haramı helâl derecesine getirir. İşte şu kāide ise küllî (umûmî) değil. Zarûret eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir. Yoksa sû’-i ihtiyârı ile (irâdesini kötüye kullanmasıyla), gayr-ı meşrû‘ (helâl olmayan) sebebler ile zarûret olmuş ise, haramı helâl edemez, ruhsatlı ahkâmlara (müsâadeli hükümlere) medâr olamaz, özür teşkîl edemez. Meselâ, bir adam sû’-i ihtiyârıyla, haram bir tarzda kendini sarhoş etse, tasarrufâtı (yaptığı işleri), ulemâ-i Şeriatça (fıkıh âlimlerince) aleyhinde cârîdir (geçerlidir), ma‘zur (özürlü) sayılmaz.” (Sözler, 27. Söz, 155)