Sadık ve sebat kavramlarının kök ve yakın kavramlarını araştırdığımızda sıdk kökünden gelen sadâkat, sâdık, sıddîk, sıddîka, tasdîk, musaddık gibi farklı kelimeleri bünyesinde bulundurmaktadır.
Sıdk, lügat olarak, kizbin [yalanın] zıddıdır; doğruyu söylemek, söz söyleyince haktan ayrılmamak gibi bir manaya gelir. Ancak yaygın kullanışı içersinde sadece sözdeki doğruluk için kullanılmaz. Gazali bu kelimenin, “niyet,” “irade,” “vefa,” “azîm” ve “amel” gibi başka hususlardaki sadâkat ve doğruluğu ifade etmek için de kullanıldığına dikkat çeker.
Bediüzzaman’a göre sıdk, İslam’ın pek güzel ahlakî dustürlarından biri, İslami değerlerin üzerine oturduğu ana zemin yani binanın temeli; bir makinenin motoru hükmündedir. Sıdk, İslam dininin, insanlığın,içtimaî hayatın ve bireyin “olmazsa olmazı”dır. Kendi ifadesiyle “.İslamiyetin esası, sıdktır. İmanın hassası, sıdktır. Bütün kemâlata îsal edici, sıdktır. Ahlak-ı âliye’nin hayatı, sıdktır. Terakkiyatın mihveri, sıdktır. Alem-i İslam’ın nizamı, sıdktır. Nev-i beşeri, Ka’be-i kemâlata îsal eden [ulaştıran], sıdktır. Ashab-ı kirâmı bütün insanlara tefevvuk ettiren [üstün kılan], sıdktır. Muhammed-i Hâşimî Aleyhissalatu Vesselam’ı merâtib-i beşerîyenin en yükseğine çıkaran, sıdktır.”
Sebat: Kelime olarak yerinden oynamamak, dayanmak, kararlı olmak manalarına geliyor. Ayrıca sözde durmak, ahde vefâ etmek iman ve İslâmiyete hizmette, Allah'a ibadet ve taatta sâbit ve kararlı olmak manasına da geliyor. Bir meslekte, meşru bir kanaatte veya bir fikirde kararlı bulunmak, sağlamlık göstermek de sebattır. Mana itibarıyla birbirine yakın terim olarak metanet kavramıyla ilişkilendirdiğimizde sebat genel metanet ise özeldir.
Üstad Hazretleri sebatı şu şekilde izah ve tabir ediyor:"Hem meselâ, şiddetli bir inatla, ehemmiyetsiz, zâil, fâni umurlara karşı hissiyatını sarf eder. Bakar ki, bir dakika inada değmeyen bir şeye bir sene inat ediyor. Hem zararlı, zehirli bir şeye inat namına sebat eder. Bakar ki, bu kuvvetli his böyle şeyler için verilmemiş; onu onlara sarf etmek, hikmet ve hakikate münâfidir. O şiddetli inadı, o lüzumsuz umur-u zâileye vermeyip, âli ve bâki olan hakaik-i imaniyeye ve esâsât-ı İslâmiyeye ve hidemât-ı uhreviyeye sarf eder. O haslet-i rezile olan inad-ı mecazî, güzel ve âli bir haslet olan hakikî inada, yani hakta şiddetli inkılâp eder."
Metanet: Kelime olarak sağlamlık, kavilik, sözünden ve kararından dönmemeklik gibi manalara geliyor. Ayrıca insanın, fikrinde sabır, azminde kavi ve akidesinde rüsuh sahibi olması manasına da geliyor. Metanetin zıddı ve mukabili zaaf'dır.
Sadakat; bağlılık, samimiyet, vefa anlamında kullanılan kelimedir. Doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulmuş samimi ve sağlam dostluk, içten bağlılık ve gerçek dostluk kalb doğruluğu, samimiyet ve ihlas anlamında bir İslâm ahlakı terimi.
Sadakat; daha ziyâde kardeşinin Allah rızası için iyiliğini istemek ve ona hayırhak olmak, kardeşlik ve dostlukta hâlis ve samimi olmak anlamlarında kullanılır. Zıddı hıyanettir.
Kavramları uzunca açıklamamın nedeni; hakiki manalarını zihin, irade ve davranışlarımızda yerine tam oturtturabilirsek lezzeti ruhaniyenin mükafatlarını dereceleri de o nispette artacaktır. Risale-i nurun şahsı maneviyesini kazanmamızda ve ona dahil olmamızdaki temel kavramları içermektedir. Üç S olarak kotladığımız Samimiyet(ihlas) Sadakat Sebat.(111 bir araya gelmesindeki sır) Dimağ mertebelerinin en üst katı olan itikatın davranışlardaki göstergesi Selabetle buluşan; ruhları bir, akıl-kalb- bedenleri farklı bireylerin birlikteliğidir. Fiyatımızı ödersek dünya ve ahiret mükafatları da o ölçüde gerçekleşecektir.
“Risale-i Nur, kendi sadık ve sebatkâr şakirtlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil fiyat olarak, o şakirtlerden tam ve hâlis bir sadakat ve dâimî ve sarsılmaz bir sebat ister. Evet, Risale-i Nur on beş senede kazanılan kuvvetli iman-ı tahkikîyi on beş haftada ve bazılara on beş günde kazandırdığını, yirmi senede, yirmi bin zât tecrübeleriyle şehadet ederler.
Hem, iştirak-i a'mâl-i uhreviye düsturuyla, herbir şakirdine, herbir günde binler hâlis lisanlarla edilen makbul duaları ve binler ehl-i salâhatin işledikleri a'mâl-i salihanın misil sevaplarını kazandırıp, her bir hakikî sadık ve sebatkâr şakirdini amelce binler adam hükmüne getirdiğini... kerametkârâne ve takdirkârâne İmam-ı Ali radıyallahü anhın üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı Âzamdaki (k.s.) tahsinkârâne ve teşvikkârâne beşareti ve Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın kuvvetli işaretiyle o hâlis şakirtler, ehl-i saadet ve ashab-ı Cennet olacaklarına müjdesi pek kat'î ispat ederler. Elbette böyle bir kazanç, öyle bir fiyat ister.”
Kastamonu Lahikası 84. Mektubun satır aralarındaki ve Risalei Nur taramasından çıkan mükafatları sıralarsak:
1. İman-ı tahkikiyi kazandırmak.
2. İman-ı tahkiki ile hüsnü hatime elde etmek.
3. Uzun bir eğitim değil kısa vadede elde edilen eğitim ve öğretim.
4. Binlerce bireylerin tecrübe ve tasdikiyle onaylanması.
5. Şevk ve gayreti artmasına ve muvaffakiyetler kazanılmasını sağlar.
6. Manevi ve maddi ortaklık. Dünyevi ortaklıkta kar ve zarar paylaşılırken dünya ve ahiret kazançları ihlas sadakat ve sebat derecelerine göre bire bin ve daha fazla olacak, zarar ise bire bir sayılacak.
7. Maişet bereketi, kalp rahatlığı ve ikramlar elde etmesi. Fani mal beka bulması.
8. Kabul edilmiş makbul dualara dahil olma.
9. Yapamadığımız amellerin yapılmış gibi kabul edişi.
10. Fıtrat kanunları adetullahı yaşamak.
11. Ruh birlikteliğinden dolayı günahlar cihetinden ölmek sevaplar yönünden yaşamak.
12. Şahsı maneviye dahil olunmasıyla bireylerin akıl, kalb ve zihinlerde dirilmesi.
13. Ehli dalalete karşı siper olarak ehli imana dahil olmak ve korunmak.
14. Düşmanların desiselerinden kurtulmak.
15. Vazifenin istinad kuvveti ve manevi orduların yardımını elde eder.
- “ mü’minlerin kalblerini ihtizaza vererek, ruhlarda İslâmî aşk ve heyecanı uyandırmasıdır." (T: 23)
- Başımıza gelen bütün musibetler, hizmet-i imaniyemiz noktasında büyük nimetlere çevrilmiş ve perde altında hatır u hayale gelmeyen Nur’un fütuhatlarına sebep oluyor.(em 81)
- Rahmet-i İlahiyenin celbine ve teveccühüne vesile olmuştur." (T: 156)
19. Haslarla birlikte omuz omuzadır.
20. İnsanın çekirdek konumundan ağaca dahil olup meyveler vermesi.
21. Uhuvvet, muhabbet ve şefkatte kopmaz bağlarla zincirlerle birbirine bağlanmak.
22. Müfritane irtibatı sağlamak.
23. Sevinç, üzüntü ve sıkıntıları hissetmek ve yaşamak.
24. ihlasın 9 mertebesini elde etmek.
25. İnkişaf etmemiş latifelerin diğer kardeşlerin inkişafıyla kendisinde yansıması.
26. Cüz’iyetten çıkıp külliyetleşmesi.
27. Sırati müstakime dahil olmak.
28. Kuran-ı Kerimin kuvvetli işaretleriyle ehli saadet olacakları.
29. Cennetle müjdelenen ashap gibi cennet ehli müjdesi. Kevser havuzunu kazanma.
30. İnsani kamil mertebelerine çıkmak. Al’i himmet ruhlara dahil olmak.
31. Üstadın virdlerine ve dualarına dahil olmak.
32. Hz. Ali’nin takdirine, kerametine ve üç müjdeli haberine ilhak olmak.
33. Abdülkadir Geylani hazretlerinin teşvik edici ve övücü kerametlerine hissedar olmak.
Bu mükafatları kazanmada dikkat edilmesi gerekenleri de şöyle sıralayabiliriz:
- “Fedakârlıkta azamî sadakatın bir zerresini kazanmak fikriyle, bîçare Said bütün ömründe tecerrüdü, istiğnayı ihtiyar etmiş." (Hn: 28)
- Kendi küçük dairemizden büyük daireye kadar yalan, kizb den azami kaçınmak, meyil dahi göstermemek.
- Şefkat tokatlarına maruz kalmamak için devamlı teyakkuz içinde, nefis muhasebesi yaparak günahlara tevbe istiğfarla geçirmek. Her anı sabır ile şükretmek.
- Sadık, sebat ve samimiyetin imtihanlarını metanetle karşılamak.
- Verilen sözü yerine getirilmemesindeki ihanet damgasına dikkat etmek.
Sonuç olarak; biz sadık, sebatımızı islam davasında mı kullanacağız yoksa dalalette mi? Yoksa akıl ve kalp dengesi olan rıza makamında mı?Bediüzzaman Said Nursi’nin veda sözleriyle bunu kalbi ve imani duygularımızla müteala edelim.
“ Bu defaki mektubunuzun verdiği şevk ve sürur ile derim ki: Ben, hizmet-i Kur’aniyedeki tam sadakat ve gayret ve sebat ve metanetinizi gördükten sonra tam bir istirahat-ı kalb ile mevti ve eceli kabul eder, "Arkamda siz varsınız, yeter" diyerek dünyadan sürurla vedaya hazırım." (K: 32)
Cenab-ı Hak bizi ve sizi tarîk-ı Hak’ta hizmet-i Kur’aniyede sebat,sadakat,ihlas ve metanet versin, âmîn