Kemal Benek'in haberi:
RİSALEHABER-Son günlerde sosyal medyada önemli alimlerden merhum Sadrettin Yüksel ve Bediüzzaman Said Nursi arasında geçtiği iddia edilen görüşmenin doğru olmadığı ortaya çıktı.
Risale Haber'e konuşan Sadrettin Yüksel'in oğlu Müfid Yüksel, "böyle bir görüşme gerçekleşmediği gibi babamın Üstad'ı ilzam etmek gibi bir düşüncesi de hiç bir zaman olmadı" dedi.
Üstadla görüşmeden önce babam Risale-i Nurları okumaya başlamış
Müfid Yüksel, şöyle konuştu:
"Babam 1944-45 yıllarında Risale-i Nur'larla tanışıyor. Zülfikar mecmuasını görüyor, satın alıyor ve okumaya başlıyor. Ondan sonra da Bediüzzaman'la mektuplaşmaya başlıyor. 1951 ve 52'de iki defa Üstad ile Emirdağ'da yüzyüze görüşüyor. 1958 tarihinde de Bediüzzaman'ın talimatıyla İşarat'ül İcaz'ı Ankara'da bastırıyor. Hatta Üstad babama "Norşin'de Risale-i Nur aşıkı biri varmış o da sizmişsiniz" diye söylüyor. Zaten Üstadla görüşmeden önce babam Risale-i Nurları okumaya başlamış. Sosyal medyada dolaşan "Bediüzzaman'ı ilzam edecek, susturacak" şeklinde bir olay olmadı, yok öyle bir şey."
Sosyal medyada dolaşan uyduruk iddianın kısa özeti
"Büyük bir ilim deryası olan Molla Sadreddin efendi, İlmini herkese kabul ettirmiştir. Tüm ülemayı ilzam edince içinden şöyle düşünür; benim ilim noktasında tek rakibim artık Bediüzzaman kaldı onuda ilmi cihette ilzam edip yenebilirsem artık rakibim yoktur...
Niyeti Bediüzzaman hazretlerini de ilmi münazarada yenmek ve ilmini dünyaya ispatlamaktı. Bu düşünceyle Bediüzzaman hazretlerine gitmeden önce altı ay çalışır en zor ilmi sorulardan 600 tane hazırlar. 300 tanesini ezberler, 300 tanesini de yazar. 300 tane cevaplanması okadar zor olan soruları da ezberlemek, çok keskin bir zekaya sahip olduğunu da göstermektedir. Molla Sadreddin efendi tüm çalışmalarını bitirdikten sonra, Barla’ya gider...
Bediüzzaman hazretlerinin kaldığı eve gelir, geldiği sırada Üstad abdest almaktadır. Üstad oturmuş vaziyette, abdest almış gömleğinin kollarını kapatırken, Molla Sadreddin efendi; Esselamu Aleykum der. Bediüzzaman Aleykumusselam ve Rahmetullah feki (Fakih ilim talebesi demek) hoş geldin der. Molla Sadreddin efendi rengi kıpkırmızı olur rahatsız olur bu “Feki” sözünden. Koskoca herkesi ilimde ilzam etmiş büyük bir Seyda olan Molla Sadreddin efendiye şimdiye kadar kimse böyle hitap etmemiştir, ona bir talebe yakıştırması yapınca Bediüzzaman hazretleri, bu söz çok zoruna gider. Neyse Üstad otur der morali bozuk bir şekilde bir köşeye oturur...
Üstad ona der ki; 600 soru hazırlayarak bana geldin değil mi? Deyince ikinci bir şoku yaşar Molla Sadreddin efendi. Üstad 600 soru hazırladığımı nasıl bildi diye düşünürken, Üstad; hazırladığın 600 soruyu senmi soracaksın yoksa ben senin yerine hem sorayım hem cevaplayayım mı? deyince hayretler içinde kalan Sadreddin efendi; Seyda ozaman sorularımı siz sorun, siz cevaplayın efendim der.
Üstad Bediüzzaman hazretleri birinci sorun şu, cevabı da bu diyerek molla Sadreddinin yazdığı ve cebinde bulunan daha açıp Bediüzzaman hazretlerine okuyupta sormadığı soruları Bediüzzaman tek tek cevaplamaya başlar. Birkez daha hayretler içindedir Molla Sadreddin. Bediüzzaman Dokuzuncu soruyu da hem sorup hem cevaplayınca, Molla Sadreddin; “Seyda tamam teslim”der. Ve ilave ederek; Seyda anladımki hepsini sorup hepsini de aynı zamanda cevaplayacağınıza inandım der ve Üstadın eline sarılır...
Bediüzzaman hazretleri Molla Sadreddinin efendinin başına elini koyar ve başını okşayarak der ki; “Feki feki! Risalei Nur’u oku ve okut.”
Molla Sadreddin efendi sonradan naklettiği bu hatırasında, Bediüzzaman hazretlerine ilk Selam verdiğimde bana Feki demesi çok zoruma gitmişti ama sonra sorularımın cevabını alınca ve başıma elini bıraktığındaki ikinci kez Feki demesi çok hoşuma gitmişti...
Evet Bediüzzaman nasıl bir şekilde tedavi etmişti molla Sadreddin efendiyi. Türkiyede İlmi ve bilgisi ile meşhur olan Sadreddin efendi ilmi bir enaniyet ile gelmişti ama karşısındaki Bediüzzaman ona bir talebe feki diyordu. İşte bu şekilde onun ilmi enaniyetini gidermiş tedavi etmişti...
Büyük Alim Molla Sadreddin efendi, bu görüşmeden sonra Risalei Nur hem okur hemde talebelerine okutur..."