1-) Her zaman olduğu gibi öğünlerimizi yeni yılda da çeşitlendirmek sebze ve taze meyveleri hiçbir zaman sofralarımızdan eksik etmemeliyiz. Taze sebze ve meyveler içerdikleri vitamin ve mineraller ile bağışıklık sistemimizi arttırarak bizi daha zinde, konsantre olmuş bir şekilde güne hazırlar ve hastalıklara yakalanma riskimizi azaltır.
2-) Kemik, diş sağlığımız ve çocuklarımızdaki büyüme ve gelişmenin devamlılığı için süt ve süt ürünlerini mutlaka tüketelim. Özellikle son yapılan çalışmalar kalsiyum içeren beslenmenin obezite tedavisinde de kilo verme hızını arttırdığını göstermişlerdir.
3-) Vücudumuzdaki yapım, onarımın dışında dokularımızın yapı taşı olan aminoasitleri içeren proteinden zengin et ve et ürünleri ana öğünlerimizde mutlaka bulundurulmalıdır. Tavuk, balık, kırmızı et, yumurta, kuru baklagiller tercih edebileceğimiz en iyi kalite proteine sahip et ve et ürünleridir.
4-) Yeterli su tüketimi vücudumuzdaki sıvı dengesi için çok önemlidir. Günde en az 10 su bardağı su içerek hem günlük atılan sıvı kaybını karşılamış, hem böbrek fonksiyonlarının devamı için hem de vücut ısısını dengede tutmak için yeterli sıvıyı almış oluruz. Son yapılan bilimsel çalışmalar erkeklerin günde alması gereken toplam sıvı miktarının 3.7 litre kadınların ise 2.7 litre olması gerektiğini göstermektedir. Bu sebeple 1012 su bardağını sudan sağlamak önemlidir.
5-) Liften zengin beslenme en temel yapı taşlarından birisi haline gelmiştir. Kuru ve taze meyveler, kuru baklagiller, sebze ve çok tahıllı birçok besin kolonda fermentasyona uğramadıkları için bağırsak sağlığını koruyucu, midenin boşalmasını geciktirici ve acıkmayı geciktirici besinlerdir.
6-) Haftada minimal 3-4 kez yapılan fiziksel aktivite ile kilonun kontrolün ve iştahın kontrolünü sağlamış oluruz. Gerek psikolojik gerek fiziksel etkileri pozitif yönlü olan aktivite bireylerde diyet tedavilerinde daha hızlı ve rahat sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.
7-) Hem kalp sağlığımız hem de kilo YA kontrolü için her zaman yağlı besin tüketimini azaltmalı kızartma ile hazırlanmış besinlerin tüketim sıkkğını azaltmalıyız. Özellikle son yapılan çalışmalar kızartmaların dışında hidrojene bitkisel yağ olan margarinin tüketimini de sınırlandırılması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Özellikle pastacılık ürünleri ve hazır gıdalardın üretiminde kullanılan bu margarin çeşitleri kalp hastalıkları riskini arttırmaktadırlar. Bu nedenle yemeklerinizde bitkisel sıvı yağları özellikle zeytinyağını kullanmaya özen göstermelisiniz.
8-) Kuru yemişler; içerdikleri E vitamini ve yağ asitleri ile yaşlanmayı geciktirir, bağışıklık sistemimizi güçlendirir ve birçok kanser riskini azaltmaktadır. Günlük 1 avuç fındık, badem veya cevizin bu olumlu yanları dışında barsak geçişine de olumlu etki ederler. Fakat tüketiminde aşırıya kaçmak unutmamak gerekir ki kilo aldırır. O açıdan miktarı aşmadan tüketmelisiniz.
9-) Özellikle işyeri ve ev hanımlarının çok sık tükettiği çay ve kahve tüketimi hem beraberinde alınan şeker hem de besinlerle alımından dolayı kilo alımına ve anemiye sebep olabilmektedir. Özellikle kahve tüketiminin içerdiği kafeinden dolayı günde en fazla 2 kupa ile yeterli hale getirilmesi çay tüketimini ise şekersiz ve açık olacak şekilde günde 5-6 bardağı geçmemesi gerekir.
10-) Yapacağınız küçük egzersizler kendinizi fiziksel olarak daha dinç hissetmenizi sağlayacaktır. Kısa mesafeleri yürüyüşlere gidebilirsiniz. Asansör yerine merdiven kullanmayı kendinize alışkanlık edinmeniz gün içerisinde hareket etmenizi sağlayacaktır.
11-) Son olarak sağlıklı kilonuzda değilseniz muhakkak bir diyetisyen kontrolünde kilo vermelisiniz. Obezitenin de kronik bir hastalık olarak bilindiği bu dönemde şişman veya şişmanlığa aday olmak birçok hastalığa erken yaşlarda bile davetiye çıkaracaktır. Sağlıklı bir yıl için kendinizi iyi hissettiğiniz kiloya inmeniz hiç de zor değil!
Bugün