RİSALEHABER
1950'den 1960'daki 27 Mayıs darbesine kadar başbakanlık yapan Adnan Menderes'in idam cezası bugün, Zorlu ve Polatkan'ın ise 16 Eylül'de infaz edilmişti.
Atatürk ve İnönü yönetimindeki Türkiye'de 1932 ile 1950 arasında Arapça ezan yasağını kaldıran, devletin resmi radyosunda Kur'an okutan Adnan Menderes, 27 Mayıs askeri darbesiyle tutuklanmış, Yassıada'ya götürülmüştü. Çıkarıldığı mahkemelerde Fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile birlikte idama mahkum edilmiş, 16 Eylül'de infaz edilecek karar Adnan Menderes'in intihar girişiminde bulunduğu iddiasıyla ertelenerek 17 Eylül günü gerçekleşmişti.
Hükümet ettiği süre içerisinde Müslüman halk dini faaliyetlerinde rahatlamış, birçok kesimden destek almıştır.
İSLAM KAHRAMANI ADNAN MENDERES
Bediüzzaman Hazretleri de Adnan Menderes'e mektup yazmış, mektubunda onun için İslam kahramanı tabirini kullanmıştı. Emirdağ Lahikası'ndaki o mektupta, "Ben çok hasta olduğum ve siyasetle alâkasız bulunduğum halde, Adnan Menderes gibi bir İslâm kahramanı ile bir sohbet etmek isterdim. Hal ve vaziyetim görüşmeye müsaade etmediği için, o surî konuşmak yerine, bu mektup benim bedelime konuşsun diye yazdım" ifadeleri yer alıyordu.
HALKÇILAR IRKÇILIĞI ELDE EDİP SİZİ MAĞLÛP EDECEK!
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idamıyla neticelenen 27 Mayıs 1960 ihtilali ile ilgili en en önemli uyarıları Bediüzzaman Said Nursi yapmıştı.
Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası adlı eserinde "Kalbe İhtar Edilen İçtimai Hayatımıza Bir Hakikat" başlığı ile Adnan Menderes ve Demokrat Parti'yi uyarmış, "İslâmiyet namına telâş ediyorum" demişti.
Menderes ve ekibine "ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar" olarak seslenen Bediüzzaman, İslam hakikatlerini dayanak noktası yapmalarına mecbur olduklarını vurgulayarak, "Yoksa, sizin yapmadığınız eskiden beri cinayetleri nasıl eski partiye yüklüyorlarsa, size de yükleyip, Halkçılar ırkçılığı elde edip tam sizi mağlûp etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim. Ve İslâmiyet namına telâş ediyorum" ifadelerine yer vermişti.
Ancak Bediüzzaman'ın bu uyarılarını dikkate almayan hükümet, CHP, ordu ve ırkçıların içinde bulunduğu bir darbe ile devrilmişti.