Samet Altıntaş'ın haberi
Sorunun çözümünde demokratik açılımın önemine değinen Balcı, halkın bu işi benimseyip öncü olması gerektiğini vurguluyor. Yazar, Türk ve Kürtlerin samimi istişareleriyle bu sorunun aşılacağına inanıyor.
'Osmanlı'nın Doğu Siyaseti' kitabının yazarı Dr. Ramazan Balcı, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin açıklamalarda bulundu. Zaman'a konuşan Balcı, demokratik açılımın devlet politikası olmasından çok, halkın bu işi benimseyip öncü olması gerektiğini söyledi. Cumhuriyet'ten itibaren uygulanan ırkçı ve inkârcı politikaların sorunu şu anki noktaya getirdiğini ifade eden Balcı, Ergenekon zihniyeti ile PKK'nın da paslaşarak sorunu çıkmaza taşıdıklarını belirtti. "Kürt sorunu, siyasetin en üst makamlarınca telaffuz edilmesine rağmen hâlâ terör yöntemini kullananların olmasına anlam veremiyorum." dedi. Balcı, Kürt sorununu hayat tarzı haline getiren, sorunun çözümünü engelleyen bir yapının BDP'nin içinde de var olduğuna dikkat çekti. Meselenin siyaseti de aşarak halkların karşılıklı samimane istişare etmesi ile aşılacağının altını çizerek, "Bu bir Kürt meselesi değil, aynı zamanda bir Türk meselesidir. Bir Türk, ben Kürt kardeşimin kendi anadilini konuşmasından ötürü neden rahatsız olayım ki diye sorması gerek. Çünkü insanın değeri kanıyla, ırkıyla ortaya çıkmaz." ifadelerini kullandı.
Ramazan Balcı, Kürtlerin de liderlik sorunu olduğu görüşünde. Son yüzyılda yaşanan olayların en iyi niyetli talepleri bile bölünme korkusuna dönüştürebildiğini dile getiren Balcı, "Burada Kürtlerin de kardeşliği öne çıkarması lazım. Kürtlerin bir liderlik sorunu var. 'Biz BDP gibi düşünmüyoruz' diyen Kürtlerin kendilerini ifade eden yeni bir vasıta bulması lazım. Yeni bir üsluba ihtiyaçları var." değerlendirmesinde bulundu.
İNKÂRCI EĞİTİM SİSTEMİ, Milleti birbirinden kopardı
Dr. Balcı, hükümetin de 'iki dil'le ilgili keskin açıklamalarda bulunması yerine okullarda diğer dilleri de kapsayan çalışmalar yapmasının daha sağlıklı olduğunun altını çizdi. İnkârcı eğitim sisteminin milleti birbirinden kopardığını belirterek, özellikle askerî darbelerin bu ayrışmayı körüklediğini ifade etti. Balcı, "Türklüğü etnik bir kavramdan çok bin yıldır aynı topraklarda, aynı kaderi paylaşan insanların bir üst kimliği olarak tanımlıyorum. Çünkü Türk kelimesine ırki anlam Cumhuriyet ideolojisi ile yüklenmiştir." diye konuştu. Bu noktada Bediüzzaman Said Nursi'nin tespit ve teşhislerinin önemine vurgu yaparken, şunları kaydetti: "Said Nursi, 1908'de mabeyne verdiği dilekçede 'Medreselerde fen bilimleri okutulmuyor. Buralara tayin edilen muallimler yerli halkın dilini bilmiyor. Dolayısıyla Doğu'daki halk, eğitimden yararlanamıyor. Öyle ise bu bölgede Kürtçenin de okutulduğu, Kürt halkının kendi anadilinde eğitim yapabileceği Kürtçe bilen hocaların olduğu medreseler açılmalı.' diyor. Daha sonra Van'da Medresetüzzehra açılıp Türkçe, Kürtçe ve Arapça eğitim veren bir akademinin yapılmasını istiyordu. Devlet o gün bu adımları atsa idi, problemler bugüne taşınmayacaktı."