Said Nursi bildirisi yayınlayan 33 üniversiteli

Üstad Hazretleri ve talebelerini Afyon Hapishanesinde topladılar. Sene 1948…

Risale Haber-Haber Merkezi

Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Mustaf Oruç’u rahmetle anıyoruz…

Emirdağ Lâhikasında “üniversiteli nurcu” mânalarında “Mustafa Oruç” ismi çokça geçmektedir. İstanbul Tıp Fakültesinde okurken 1948 Afyon Mahkemesi dolayısıyla 47 gün Bediüzzaman Said Nursi ile beraber aynı hapishanede de yatmıştır. 1926 senesinde Safranbolu’da doğan Mustafa Oruç, daha ortaokul talebesi iken, Abdullah Yeğin tarafından Kastamonu’da bulunan Bediüzzaman’a götürülmüştür. Bu ilk ziyaretten sonra Hz. Üstad’la çok münasebetleri olmuş.

Merhum Mustafa ağabeyin babası, soyadı kânunu çıkınca “Ramazanoğlu” soyadını almak ister. Fakat eskiyi hatırlattığı için kabül edilmez.  Bunun üzerine babası “Oruç” soyadını almıştır. 1950’de Demokrat Parti iktidara gelince Mustafa ağabey, mahkeme kararı ile “Ramazanoğlu” soyadını geri alır. Tam olarak adı: Mustafa Hilmi Ramazanoğlu’dur. Maraş’ta bir Mustafa Ramazanoğlu ağabeyimiz daha vardır. İkisi karıştırılmamalıdır.

Uzun yıllar Karabük Demir çelik Fabrikasında Doktor olarak çalışan ağabeyimiz, 11 Şubat 2009’da Karabük’te vefat etmiştir. Vefatının ikinci sene-i devriyesinde merhum Mustafa Oruç ağabeyimizi rahmetle anıyor, Risale Haber olarak kısa bir hatırasını burada yayınlıyoruz…
***
AFYON SAVCISININ İFTİRASINA ÜSTAD GÜLDÜ GEÇTİ

Mustafa Oruç anlatıyor:

(Mustafa Oruç’u Karabük’te kendi evinde 23 Temmuz 1998 tarihinde ziyaret ettik ve hatıralarını aldık. (Sağdan itibaren Ömer Özcan, Mustafa Oruç, Sabri Ünal.)

Liseden sonra İstanbul Tıp Fakültesi’ne girdim. Orada iken Üstad Hazretleri ve talebelerini Afyon Hapishanesinde topladılar. Sene 1948… Biz buna çok üzüldük. İstanbul’da Üniversitede okuyan namazını kılan 33 arkadaşımızı toplayarak; “bunlar yalnız değiller, biz de müslüman gençler olarak matbuat lisanîyle onlara yardımcı olmak istiyoruz” diye bir kaç gazete idaresine müracaat ettik. Hiç biri bunu kabul etmedi, yalnız “Yeni Sabah Gazetesi” bunu aldı. Hainler bu listeyi Emniyet Müdürlüğüne iletmişler. Bunun üzerine emniyet, Afyon Müdde-i Umûmisine bildirmiş. Afyon Savcısı, tevkif edilip, Afyon’a sevkimiz için bir yazı ile emniyet müdürlüğüne bildirmiş.

Ben ve Konyalı Sabri Halıcı’nın oğlu Metin Halıcı önce İstanbul’da hapishaneye sevk edildik. Orada saçlarımızı keserek parası bizce verilmek üzere iki jandarma nezaretinde Afyon Hapishanesine sevk edildik. Orada önce sorgu hâkimi tarafından sorgulandık. Hâkim hakaretamiz bir vaziyette “Hani şapkanız nerede? Neden kravatınız yok?” gibi saçma sapan sorularda bulundu. Sonra da ellerimize kelepçe taktırıp, hapishaneye sevk ederek pencereden bizi seyretti.

Bir gün müdde-i umûmi bizi çağırdı: “Siz talebesiniz, bu Kürt’tür, devlet kuracak, sizi maşa olarak kullanıyor” dedi. Bunları sonradan Üstad’a anlattım ben, Üstad da güldü geçti… Afyon Hapishanesi eski Osmanlı zindanlarından birisi… Bir koğuşta seksen doksan kişi balık istifi kalıyor. Tıp talebesi iken, 47 gün Afyon hapsinde kaldım. 15 gün lağımların içinde kaldık. Gece gündüz farelerle beraberdik. Bir iki defa Üstad’ın su testisini doldurdum. O kadar zayıflamışım ki hapisten çıkınca bavulumu alıp otele zor gidebildim.

(Ağabeyler Anlatıyor-1, Ömer Özcan)

Nur Talebeleri Haberleri