Said Nursi devletluların gadrine uğradı

Taraf yazarı Ayşe Hür, bugünkü yazısında soruyor: "Şeyh Said, Seyit Rıza ve Saidi Nursi’nin mezarları nerede?"

RisaleHaber-Haber Merkezi

Taraf yazarı Ayşe Hür, bugünkü yazısında soruyor: "Şeyh Said, Seyit Rıza ve Saidi Nursi’nin mezarları nerede?"

İşte Ayşe Hür'ün yazısından ilgili bölüm:

Şeyh Said, Seyit Rıza ve Saidi Nursi’nin mezarları nerede? 

28 Haziran 1925’te Şark İstiklal Mahkemesi’nde ‘vatana ihanet’ suçuyla idam cezasına çarptırılan ve cezaları derhal infaz edilen Şeyh Said ve 46 arkadaşının da mezar yerleri belli değil. (Elbette, isyan sırasında öldürülen binlerce kişinin mezar yeri de belli değil.) Ölmeden birkaç saat önce, Şeyh Said, hücresinde hapishane müdürü Osman Bey ile görüşerek savcı Ahmet Süreyya (Örgeevren) Bey’i vasi olarak tayin ettiği vasiyetnamesini yazmış ve üzerindeki parayı “evlatlarıma teslim ediniz” diyerek kendisine vermişti. Vasiyetnamesinde ayrıca kendisine bir mezar yaptırılmasını istiyordu. Şeyh Said kalkıştığı işin neden ‘vatana ihanet olduğunu’ anlayamamıştı, çünkü onun döneminde insanlar ‘vatan’ için değil, toplumları için iyi olanı yapmak gerektiğini düşünürlerdi. Ama ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyerek karara boyun eğmişti. Ama anlaşılan devletin ona bir mezarı bile çok göreceğini hiç düşünmemişti Çünkü kendisi gibi devlete başkaldıran seleflerine, Osmanlı Devleti değil mezarı çok görmek, paşalık bile verirdi.

İdamlar 28 Haziran’ı 29’una bağlayan gece, saat 03:00’ten itibaren, şehrin Dağ Kapısı’nın dışında gerçekleştirildi. Duruşmaları da izleyen halk, mahkûmları bizzat asmak için birbirini ezmiş, her idam mahkûmuna bir devlet görevlisi tahsis edilerek, idamlar gerçekleştirilmişti. Şeyh Said asıldığında halktan bir alkış tufanı kopmuştu. Açılan hendeklere yanyana dizilen ölülerin, halen Diyarbakır Orduevi Bahçesi ile Alman Hastanesi’nin arasındaki bölgede yattığı rivayet olunuyor.

Şeyh Said olayından 12 yıl sonra, yine ‘vatana ihanet’le suçlanarak idam edilen Dersim’in toplum lideri Seyit Rıza ile oğlu ve beş yoldaşının cenazesi de yok edilmişti. 15 Kasım 1937’de Elazığ’daki üç mekânda gerçekleştirilen idamlara tanıklık eden İhsan Sabri Çağlayangil’e göre, Seyit Rıza’nın cenazesi, gömüleceği yer türbe olmasın diye yakılmıştı. Seyit Rıza’nın ailesi yıllardır şu soruya cevap arıyor: Seyit Rıza’nın ve yoldaşlarının cenazesi yakıldı mı? Yakılmadıysa nereye gömüldü? Elbette, devletimizin cevabını tahmin edebilirsiniz: “Bu konuda bilgimiz yok...”

13 yıl sonra 23 Mart 1960’ta Urfa’da doğal yollardan vefat eden ve buradaki Halil’ür-Rahman Camii Haziresi’ne defnedilen Saidi Nursi’nin mezarı da 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, devletlûların gadrine uğradı. Milli Birlik Komitesi tarafından, kardeşinin Konya’ya nakil başvurusu bahane edilerek cenaze Urfa’daki mezarından çıkarıldı ve önce Afyon’a, sonra Isparta’ya nakledildi, sonra da yok oldu. Yıllarca, cenazenin darbeciler tarafından denize atıldığı sanıldı. Ancak daha sonra, cenazenin, Saidi Nursi’nin yakın talebeleri tarafından bilinmeyen bir yere nakledildiği söylendi de yürekler ferahladı. 
 

Sosyal - Medya Haberleri