Risale Haber-Haber Merkezi
Ali Bulaç, modern dünyanın dine saldırısına karşı Said Nursi'nin mücadele ettiğini söyledi.
İslamcılığın 19. yüzyılda "modern bir durumda ve modernliğe bir cevap olarak" doğduğu yönünde genel bir kabule göre "modernlik, post-modernizm ve hiper-modern durum" söz konusu oldukça İslamcılık da var olacaktır diyen Bulaç, "Eğer hiper-modern duruma cevap verilecekse bu cevap sadece İslamcılardan gelir. Bunun Müslümanlığın kendine "bir öteki inşa" edip tepkisellik ve karşıtlık şeklinde tanımlaması yanlıştır. Esasında "tepkisellik ve karşıtlık" argümanı da çok anlamlı değildir. Zira tevhid inancını, adaleti ve yüksek ahlakî hayatı tebliğ eden bütün peygamberler şirke, zulme ve ahlakî yozlaşmaya tepki göstermiş, "Hakk"ın tesisi durumunda "batıl"ın ortadan kalkacağını bildirmişlerdir" şeklinde yazdı.
Eş'ari'den Gazali'ye, İbn Teymiye'den İbn Arabi'ye Molla Sadra'dan Şah Veliyullah'a ve Said Nursi'ye "modernlikle hesaplaşma"nın yaşandığını ifade eden Bulaç, yazısını şöyle sürdürdü:
"Modern dünyanın saldırısı sadece eşitsizliklere, adaletsizliklere; kitlesel yoksullaşmaya ve çatışmalara; maddî tabiatın ve canlı hayatın tahribine sebebiyet vermesinden ibaret değildir. Dini izafileştirmek, marjinalleştirmek, bireysel akla ve vicdana indirgemek istiyor. Hakikat'in tekliğine ve tek olana çok ve çoğulcu yollardan gidildiğine; ana akımın sekülerlik değil, ed-Din olduğuna ve bireysel akıl ve vicdanın üstünde evrensel kriter ve hükümlerin bağlayıcılığına inanan Müslümanlar -ki bu inanç yoksa 'iman' da yoktur- modernlikle hesaplaşma içinde olacaktır. Eş'ari'den Gazali'ye, İbn Teymiye'den İbn Arabi'ye Molla Sadra'dan Şah Veliyullah'a ve Said Nursi'ye bütün Müslüman müceddit, ıslahatçı ve ihyacı âlim ve müçtehidin mesleği ve yolu bu olmuştur.