Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-Star yazarı Mehmet Altan, "Neden Ermeni bir generalimiz yok?" başlıklı yazısında Başbakan Erdoğan’ın son Ortadoğu gezisinde sergilediği ‘Müslüman-demokrat’ kimliğin okula başlayan çocukların yaşamına ne zaman yansıyacağını merak ettiğini söyledi.
Mısır’a ‘laik bir anayasa’ öneren Erdoğan'ın laiklik tanımını, “Laik devlet, her inanç grubuna eşit mesafededir. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister Musevi olsun, ister ateist olsun. Hepsinin güvencesidir. Olayın aslı budur” şeklinde yaptığına dikkat çeken Altan, "Ama bu tanım Türkiye’de hiçbir zaman geçerli olmadı... Sanırım bugün okula başlayan çocuklarımız da kendi ömürleri içinde Ermeni bir general göremeyecek... Neden? Başbakan’ın çok net biçimde tarif ettiği gerçek laikliğe henüz kavuşamadığımız için. Ancak Başbakan’ın beyanlarının sevindirici yanı, bu ifadelere uygun bir anlayışın Türkiye’de bundan böyle daha fazla geçerli olacağının işaretini vermesi..." dedi.
SAİD NURSİ: ERMENİLER VALİ VE KAYMAKAM DA OLABİLİR
Mehmet Altan'ın dile getirdiği sorunun benzeri Risale-i Nur'da da yer alıyor.
Gayrı Müslimlerin Türkiye'de bürokratik ve askeri makamlara gelmesiyle ilgili sorular yaklaşık 100 yıl önce de gündemdeydi. Doğuda aşiretlere başta meşrutiyet olmak üzere hak ve hürriyetler bağlamında bir çok konuyu anlatan Bediüzzaman Said Nursi, gayrımüslimlerle ilgili soruyu Münazarat adlı eserinde cevaplamıştı.
İşte o soru ve Bediüzzaman'ın cevabı:
Sual: Şimdi Ermeniler kaymakam ve vali oluyorlar. Nasıl olur?
Cevap: Saatçi ve makineci ve süpürgeci oldukları gibi... Zira, meşrutiyet, hâkimiyet-i millettir. Hükûmet hizmetkârdır. Meşrutiyet doğru olursa, kaymakam ve vâli, reis değiller, belki ücretli hizmetkârlardır. Gayr-ı müslim reis olamaz, fakat hizmetkâr olur. Farz ediniz ki, memuriyet bir nev’i riyaset (başkanlık) ve bir ağalıktır. Gayr-ı müslimlerden üç bin adamı ağalığımıza, riyasetimize şerik (ortak) ettiğimiz vakitte, millet-i İslâmiyeden aktâr-ı âlemde (dünyanın her köşesi) üç yüz bin adamın riyasetine yol açılıyor. Biri zayi (kayıp) edip bini kazanan, zarar etmez.