İbrahim Mert'in haberi:
RİSALEHABER-ÖZEL
Sosyal medyanın yaygınlaşması ile en çok yemek resimleri paylaşılıyor. Bir çok kişi yiyeceği birbirinden leziz yemekleri güzel bir açıdan çekerek paylaşıyor.
Eskiden internet de, sosyal medya da yoktu. Yiyecek çeşitleri bu kadar çokta değildi. Buna rağmen "başkası görüp de nefsi çeker, göz hakkı kalır" diye yemekler göstere göstere yenmezdi.
"Göz hakkı" konusunda Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri çok dikkatliydi. Yediği kuru bir ekmek veya yoğurt gibi herkesin ulaşabileceği gıdalar olsa bile bunların görülmesini istemezdi.
YİYECEKLERİ KAPALI ALDIRIRDI, EĞER GÖREN OLURSA...
Talebesi Abdullah Yeğin ağabey anlatıyor:
"Her gün veya gün aşırı bir çanak yoğurt aldırırdı. Topraktan bir çanak 25 kuruşaydı. Ağzı örtülü gelmezse ondan yemiyordu. Hem ekmekten bir avucu ile ne kadar koparabilirse o kadar yerdi. Bazan onu da yiyemiyordu.
"Ekmek fırından ve kapalı yerden alınırdı. Açıktaki ekmekten aldırmaz ve ondan yemezdi. Bir bez torba içerisinde çarşıdan gelir ve daima kapalı kalırdı. Yemeği yalnız başına yemek isterdi. Yemek yerken görsek, yemeğinin belki yarısını bize veriyordu.
"Farkında olmadan yemek yerken içeri girsek, hemen 'Midenin kerameti var' der ve biraz olsun yemeğinden verirdi.
BAŞKASININ GÖRDÜĞÜ YİYECEKLERİ...
Vehbi Vakkasoğlu'nun "Başkasının Günahına Ağlayan Adam" kitabında da şöyle bir anektod yer alıyor:
"Bediüzzaman, kul hakkı konusunda çok dikkatli davranır. Zira kimden kime geçerse geçsin, helâl edilmedikçe bu haktan kurtulmak mümkün değildir.
"Maddî manevî en küçük bir hak geçme ihtimaline karşı çok hassas olan Bediüzzaman, göz hakkına da itina gösterir.
"Bu sebeple, açıktan alınan ve başkaları görerek getirilen yiyecekleri, "göz hakkı girmiş" diye yemezdi.
KULAKLAR ÇINLAR MI? :)
Sizce, "Said Nursi, yemek resmi paylaşır mıydı?" Facebook ve Twitter'dan yediklerini paylaşanların kulakları çınlasın!