Said Nursi filmi çocuğa bu soruyu sordurdu

Sinemadan çıkıp eve gelen çocuk, Risale-i Nur külliyatına farklı bir gözle bakar ve babasına dönüp şu cümleyi kurar

Zeynep Kılıç'ın haberi:

Sinemadan çıkıp eve gelen çocuk, kütüphanede her gün gördüğü Risale-i Nur külliyatına farklı bir gözle bakar ve babasına dönüp şu cümleyi kurar: “Biz bu kitapları hep raflarda görüyorduk, meğer ne zorluklarla yazılmış.” Bir başka çocuk da ekranda izlediği dünya zevki namına bir şey tatmamış ‘büyük çilekeş‘ Bediüzzaman hazretlerine yapılan eziyete anlam veremiyor ve sorar: "Neden elleri kelepçeli?"
Henüz 10 yaşında olan bu iki çocuğu böylesine etkileyen yapım, Türkiye’nin ilk uzun metrajlı animasyon filmi ‘Allah’ın Sadık Kulu: Barla.’
 
Türkiye’de rekora koşan film, sonunda Avrupa’da da vizyona giriyor. 15 Aralık’ta izleyiciyle buluşacak animasyon yapım, yukarıda da belirttiğimiz gibi büyük çocuk demeden izleyici üzerinde büyük tesir bırakan bir niteliğe sahip. Filmin senaryo yazarı Rıdvan Kızıltepe de bu noktaya özellikle parmak basıyor: "Biz bu kadar küçük yaş grubuna hitap edeceğini düşünmüyorduk. Fakat gelen tepkilerden filmin büyükler kadar çocuk izleyicilere de ulaştığını sevinerek görüyoruz.” Sebebi ise gayet açık: Üstadın etkileyici yaşamı ve Risale-i Nurların  yazılma ve çoğaltılma sürecinde yaşanan zorlukların ilk kez animasyon bir filmde tüm gerçekçiliği ile anlatılması.

Bir dönem düşünün ki kadın-erkek, yaşlı-çocuk, bulduğu her kağıt parçasına gözü gibi bakıyor; kimisi taşların altında, kimisi koynunda saklıyor. Zira hükümetin Barla’ya kağıt sokulmaması yönünde kesin emri var. Bir şekilde bulunan kağıtlar, Üstadın ağzından çıkan sözlerle dolduruluyor ve bütün zorluklara rağmen o dönemde 500 bine yakın Risale yazılıyor. Ortalığın kağıttan geçilmediği bugünlerde o dönemde yaşananları tasavvur etmek oldukça zor. İşte çekimleri 3,5 yılda tamamlanan filmi değerli kılan da bu zaten. Birçokları tarafından bilinmeyen ya da unutulan bir dönemi biz modern insanlara hatırlatabilmesi. Kaderin cilvesi diyebileceğimiz şey ise kağıdın altın değerinde olduğu bir dönemi anlatırken son teknolojiden faydalanılması. Film büyükleri hedef kitle olarak seçse de sinemaya gelmeden önce zihinlerde ‘Çocuk filmi’ algısı taşıyabilmesine dikkat çeken Kızıltepe, “Belki bir çoğu, çocuğuyla geliyor fakat filmin kurgusunu fark edince ve gerçeğe bu denli yakın olduğunu görünce birden irkiliyorlar ve çok etkileniyorlar” diyor. Barla, her ne kadar ‘büyükler için hazırlanmış olmasına rağmen dünyada örneği çok az veya olmayan bir çizgi film’ niteliği taşısa da çocuklara da mesajı ulaştırabilen bir yapım. Günümüzde güçlü bir görsellik olmadan çocukları sinemaya çekmenin ne kadar zor olduğu düşünülünce filmin değeri bir kez daha ortaya çıkıyor.

Genelde animasyon filmlerinin gerçeklikten kaçmak için kullanıldığını belirten Kızıltepe, “Bu tür yapımlarda fantastik öğeler ve gerçek dışılık vardır. Bu filmde ise tam tersi bir durum var. Gerçekleri daha çok yakalamak üzerine kurgulandı. Bu özelliğiyle de bir ilk” diyor. İnsan bir karakterin canlandırdığı filmlerde seçilen oyuncunun ‘asla uygunluğu’ her zaman risk taşıyabileceğini kaydeden Kızıltepe, “Halbuki anime bir karakterde problem, benzetilmeyle alakalı olsa da sonuçta o karakter her durumda, resmedilen kişidir…Yani çok benzetilmiş, az benzetilmiş dense de sonuçta o Bediüzzaman Hazretlerinin temsilidir. Bu da “eşya, misliyle temsil edilir” diyen Bediüzzaman’ın ölçülerine yakın bir durumdur” diyor. Filmin senaryo ve hazırlanma aşamasında hemen her şeyin gerçeğe çok yakın unsurlar olmasına büyük dikkat gösterdiklerini söyleyen Kızıltepe, “Senaryo, tamamen üstadın talebelerinin verdiği bilgiler doğrultusunda gerçeğe sadık kalınarak yazıldı ve çekildi. Bu yapıma belgesel doğruluğu göz ardı edilmeden sinema kurgusallığı içinde bir animasyon film diyebiliriz” şeklinde konuşuyor.

Filmde kadınların ve çocukların o zorlu yıllarda sağladığı katkılara da gönderme var. Risalelerin çoğaltılma sürecinde yaşanan zorluklar daha önce birçok eserde gündeme gelmekle birlikte kadınların ve çocukların oynadığı role belki de ilk kez bu kadar vurgu yapılıyor. Üstadın talebelerinden birinin risaleleri çoğaltma sürecini sekteye uğratmamak adına hastalığını gizleyen eşi ve gözünden birçok sahne izleyeceğimiz Mustafa adlı çocuk karakter filmi benzer yapımlardan farklı kılan unsurlardan ikisi. 

Animasyon filmde Üstadın modern dünyaya örnek olması gereken birçok özelliğine de dikkat çekiliyor. Çocuklarla sohbet etmeyi seven, Rabbin Hay ismini taşıyan çimlerin üstünde ateş yakılmasına izin vermeyen ve karıncaların yuvasını dahi bozdurmayan bir karakteri tanımayı her kesimden insan fazlasıyla hak ediyor. Bize de hayatta servet namına hiçbir şeyi olmayan, dünyeviliğe minnetsiz-kapalı yaşayan bir fikir adamının dünyaya tanıtımı noktasında bu filmin iyi bir başlangıç olmasını ümit etmekten başka bir şey kalmıyor. 

Zaman

Bediüzzaman Haberleri