Seyit Çolak'ın röportajı:
Mehmet Tanrısever, Hür Adam için oldukça iddialı konuştu ve "Türkiye'nin en iyi filmini yaptım" dedi.
'Hür Adam'da Bediuzzaman Said Nursî'nin hayatını anlatıyorsunuz. Onun hayatında sizi etkileyen ayrıntılar nelerdi. Neden bir başkası değil de Said Nursî?
Ben Said Nursî'nin tarihçe-i hayatını 80'li yıllarda okudum ve çocuk yaştan itibaren gösterdiği kahramanlığa hayran kaldım. Onun yaşamı ve düşünceleri benim hayatıma da yön vermeye başladı. Hep ondan destek alıyordum. Onun kahramanca duruşu, birilerine minnet etmeyişi bana örnek oluşturmuştu. Bir de onun görüşlerinin verildiği okullar ve eğitim yuvalarına gidip geliyordum. Zaman zaman destek olmaya çalışıyordum. Oradan da epey yakınlığım var. 90'lı yıllarda onun öz talebeleri, "Saidi Nursi'nin hayatını film yap" dediler. Bazıları da, "şimdi zamanı değil" dedi. Aradan 19 sene sonra tekrar gündeme getirdik. Şimdiki durumdan da fazlasıyla memnun kaldık. Filmi yaparken de 'üstad'dan manevi anlamda inanılmaz destekler aldık. Bize fazlasıyla yardımcı oldu.
Filmde onun hayatından bir kesiti mi veriyorsunuz yoksa baştan sona Saidi Nursî'nin hayatını mı izleyeceğiz?
Yok kesit değil. 163 dakika boyunca onun yaşamını anlatıyoruz. Nerede doğduğunu, birinci cihan harbine katılımını, Kürt Milis alayını komuta edişini, esir kamplarına gidişi, oradan gelişi ve daha sonra Ankara'daki hareketleri görüşü, Atatürk'le ilgili. Daha sonra yeniden köyüne dönüşü ve orada Kur'an hizmetlerine önem vermesi, daha sonra ise onu Şeyh Sait İsyanları sırasında potansiyel suçlu olarak görüp Barla'ya götürüyorlar. Barla'da 8 sene kalması ve orada risale yazması. Bu sırada da dünyada hızlı bir şekilde dinsizliğin moda olduğunu biliyoruz. Her yönden hızlı bir inkılap sürecinden geçiyoruz. Tüm bu olayları görünce üstad, "Allah var, Allah var, Allah var" diyor. Yargılanma süreci de var. Bazı reformist duygular oluşuyor. İnsanların kılık kıyafetlerindeki büyük değişimi ve ta ki ölümüne giden süreçteki zamanı anlatıyoruz. Tabi daha çok sosyal yönünü ve kahramanlığını ön plana çıkarıyoruz.
Film için ayrıntılı bir araştırma yaptınız mı? Hangi kaynaklardan faydalandınız. Tarihi bir şahsiyeti anlatıyorsunuz. Tarihçilerden destek aldınız mı?
Zaten biraz biliyordum. Senaryo çalışmalarına başladığımız zaman 'üstad'ı anlatan kitaplara baktım. Yirmiye yakın kitap okudum diyebilirim. Bu da 6 bin sayfaya denk geliyor. Bazı belgelerden de yola çıkarak filmin kurgusunu yaptık.
Çekimleri nerelerde yaptınız?
Çekimi yaşadığı yerlerde yaptık. Mesela Isparta Barla'da, onun kaldığı odalarda, ayrıca Çam dağlarına çıktık ağaçların üzerine falan. Doğayla içi içe bir film oldu.
Hür Adam'a ne kadar para harcadınız?
Bunu söylemek istemiyorum. Çünkü Türk sinemasında bir film çekildiği zaman abartılı rakamlar söylüyorlar. Nedeni de film çok pahalıya mal oldu bunun için filmimiz çok güzel intibası uyandırmaktır. Onunu için ben filme harcadığım parayı söylemek istemiyorum.
Çok pahalıya mal oldu diyebilir miyiz?
Yok diyemeyiz, ama planladığım bütçemin iki katına çıktım. Mesela bin 50 figürasyon var. 1000'e yakın kostüm kullandık. 2 bin 500 obje var. 8 haftada çekildi. D21 kamerayla çekimleri yaptık. Bu filmin müzikleri için Prag Senfoni'yle anlaştık. Ses efektlerini de İngiltere'de yaptıracağız.
Bu sefer kaliteyi epey ön palanda tutuyorsunuz.
Tabi. Filmimizin 700-800 salonda vizyona girmesini bekliyoruz. Bunun için de kopya çalışması yapacağız. Konuşa konuşa "söylemeyeceğim" dediğim bütçeyi de meydana çıkardık zaten. (gülüyor) Bir de 1 milyon TL'ye yakın reklâm harcaması düşünüyoruz. Bu filmi Amerika'da 50 milyon dolara yapamazlar. Biz daha ucuza getirdik.
Oyuncular için ne diyorsunuz
Oyuncularımız çok iyi oynadı. Orta halli oyuncuları bulduk ama başrolünden tutun da bütün oyuncalar gerçekten yüreklerini koyarak oynadı. Bana göre mükemmel oynadılar diyebilirim. Özellikle de 'üstad'ı canlandıran Müşfik Bey, diğerleri Ahmet bey, Halil İbrahim bey hepsi güzel oynadı. Teker teker saymayayım ama yürekten oynadıkları için çok seviyorum onları.
Hür Adam'da fazla emek harcandığınızı görüyoruz.
150 kişilik bir orkestra Prag Orkestrası müziklerimizi yapıyor, notaları burada yazdık ve oraya götürdük. Hatırlarsınız Çağrı filminin müziklerini de Londra Senfonisi çalmıştı. Müziklerimizin çok güzel olduğunu düşünüyorum ve ağlatacağından da eminim.
Nihayetinde bu topraklardan çıkan birinin hayatını anlatıyorsunuz. Müziklerin çok Hollywoodvari kaçabileceğini düşündünüz mü? Böyle bir şey olursa seyirci bir karmaşa yaşamaz mı?
Yok. Çağrı filminin müziklerini hatırlıyor musunuz? Bizim gidip de orada kaval çalacak halimiz yoktu. Ya da ne bileyim davul çalamazdık. Bir de müzik evrenseldir. Biz kemanı, sazı, çelloyu ve neyleri kora halinde icra ettirdik. Güçlü bir ses yakaladık.
Filmde görsel ya da özel efekt görecek miyiz?
Evet yapıyoruz. Çok var diyebilirim. Yanardağ sahnesi var. Savaş sahnelerinde 30 kişiyi 3 bin kişiye çevirdik. Kamplardaki patlamaları da öyle yaptık. Uçakları falan efektler yardımıyla yaptık. Ama oldukça inandırıcı durdu. Seyirci görecektir. O uçakların sesini ve patlamaların sesini de İngiltere'de yapacağız.
Filminizin bir yerleri rahatsız edeceğini düşünüyor musunuz?
Yok. Herkesin memnun kalacağını düşünüyorum. Gerçekleri anlattığımız için de rahatsız olacaklarını sanmıyorum. Üstat kendine soranlara, "Ben dindar Cumhuriyetçiyim." diyebiliyor. Çeşitli cumhuriyetçiler olabilir. İslamcı cumhuriyetçi ol, ateist cumhuriyetçi ol, laik cumhuriyetçi ol fark etmez. Zaten film bu felsefede ilerliyor. Filmde onun hoşgörü dünyasını anlatıyoruz. Cumhuriyetten yana, demokrasiden yana ama baskı görmek istemeyen bir dindar olmak istiyor.
Sizin filminiz gibi filmlerin bundan sonra sinemada daha da üretken hale geleceğini düşünüyor musunuz?
Bence bu tür filmler çoğalacaktır. Biz apartmanları, siteleri, yolları, ekonomiyi iyi yapıyoruz da bu kültürel olaylarda biraz eksiğiz. İnsanlar artık huzur bulacak filmler istiyor. Kaliteli yapıldığı sürece bu filmlerin artacağını, hatta seyircinin de fazlasıyla memnun kalacağını düşünüyorum. Harama, helale ve estetiğe dikkat emek gerekiyor. Eğer beceremiyorsan da yapma zaten.
Filminiz gişe başarısını nasıl bekliyorsunuz?
Bir kere gazetenizi okuyan ya da bu röportajı gören herkes, çoluk-çocuk bu filme rahatlıkla gelebilirler. Bence bu film üç kere seyredilmeli. Bana göre 'Hür Adam' dünyanın en iyi filmlerinden biri oldu. Dünyada yüz sene içerisinde çekilen tüm filmler içerisinde ilk 50'ye çok rahat girer. Türkiye'de de ilk 5'e çok rahat girer. Belki de zirveye oturur. Bence seyredenler çok mutlu olacaklar. Göreceksiniz herkes filmimizi çok sevecek. Gişesi 500 bin de olur, 5 milyon da olur, 10 milyon da olur. Bunu bilemem, ama emeğimin karşılığını alacağıma inanıyorum. Gidin ve büyük bir kahramanlığı seyredin. Gidin ve tarihi bir şahsiyetin hayatını görün. Bir de Kürt meselesine büyük katkı yapacağına inanıyorum. Bir film 40 bin kilometreyi etkileyebilir ve eğitebilir. Bir cami 1 kilometreyi, bir okul da 5 kilometreyi etkileyebilir. Film çok farklıdır. Burada yaptığın bir filmle Amerika'daki bir insanı bile etkileyebilirsin. Tabiî ki cami de, okul da lazım. Lakin eğer bir yerlere sesimizi ulaştırmak istiyorsak film sanatını da iyi kullanmalıyız. Buna sahip çıkalım. Sinema çok büyük bir güçtür. Umarım bizim siyasetçilerimiz de uyanır da sahip çıkarlar bu sanata.
Dağıtımını ve tanıtımını nasıl yapacaksınız?
Mesela gecen gün Özen Film İşletme Müdürü Adnan Şapçı geldi ve filmin kaç dakika olduğunu sordu. 163 dakika deyince, "Çok. Bunu kesmeliyiz." dedi. Filmin hepsini seyredince, "Sakın 1 dakikasını bile kesmeyin. Çok güzel olmuş." dedi. Buradan çıktıktan sonra arkadaşını da aramış, "Bir filmde Kur'an bu kadar mı güzel anlatılır." demiş. Güzel şeyleri kaliteli bir biçimde anlatırsanız takdir görüyorsunuz. Allah'ın izniyle filmimiz çok iyi işler yapacaktır.
Hür Adam'ı seyredecek olanlara ne söylemek isterdiniz?
Bu filmi bir kere değil, 3 kere seyretsinler. Paraları var mı bilmiyorum ama varsa seyretsinler. Birinci seyretmelerini eleştiri gözüyle seyretsinler. İkinci daha farklı, üçüncüsünü de daha daha farklı duygularla seyretsinler. Hatta üç film seyredene bir kere daha seyretmeyi bedava yapsak iyi olur diye düşünüyorum. (gülüyor)
Milli Gazete