Said Nursi için CHP'li içişleri bakanına yazılan mektup

Kuvâ-yı Milliye ihdâsında halkı mücahedeye teşvik etmiş, Büyük Millet Meclisinin ilk senesinde Ankara’ya gelerek

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Emirdağ Lâhikası-1 adlı eserinden bölümler.)

Dahiliye Vekili Hilmi Uran Beye, Merhum Salih Yeşil tarafından yazılan mektubun sûreti:

Yazıları yanlış telâkki ve tefsirlere uğratılmakla senelerden beri çember içinde yaşatılan ve sâfi, samimî bir insan ve Müslümanlıktan başka hiçbir maksadı bulunmayan Bediüzzaman Molla Said nam mâsumun, ya bulunduğu yerde veya Ankara’ya nakil ile orada hayat ve huzurunun muhafazası için sırf insaniyet namına yazılmış olan bu mahrem ricanameyi bizzat okumak nezaketinde bulunur ve genç zamanında yaptığı, unutulan hizmetlerine mükâfaten ihtiyar halinde bu adamı serbest bir ölüm hayatına kavuşturmak lütfunu, diriğ buyurmazsanız, zat-ı keremkârlarına en büyük hürmetlerimi sunar, minnettarınız olurum.

Molla Said kimdir?

El’an Afyon’un Emirdağı kazasında ikamete memur olan Molla Said, doğumundan itibaren Türk kardeşleri arasında yaşamış, Türk seciyesiyle perverde olmuş, Umumî Harpte Kafkas’ın karlı dağlarında kahraman askerlerimiz arasında gönüllü alay kumandanı olarak mücahede ve irşad için dolaşıp büyük bir harp madalyası almış, Sarıkamış taarruzunda, Bitlis’in sukutunda yaralı olduğu halde esir olup senelerce Rus garnizonlarında çile çekmiş, firar edip İstanbul’a gelerek ilmî kudretine binaen Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye âzalığında bulunmuş, Kuvâ-yı Milliye ihdâsında halkı mücahedeye teşvik etmiş, Büyük Millet Meclisinin ilk senesinde Ankara’ya gelerek Hacı Bayram misafirhanesinde birçok mütereddit kimselere vatanın müdafaası lüzumunu anlatmak hizmetinde bulunmuş olan bu hakikî vatanperver insanın, evvelce ibadete, imana, itikada müteallik yazdığı ve yazagelmekte olduğu eserleri, din ve dindarları sevmeyen bazı kimselerin, hususuyla dahiliye vekâletinde bulunmuş olan menfaatperest Şükrü Kaya’nın mezhep ve rejimine uygun gelmemekle, asılsız isnad ve uydurma raporlarla bu zavallı adam yirmi küsur seneden beri hapis ve nefiy cezalarıyla perişan edilmiş ve iki sene evvelisi yine o yazıları bahanesiyle Kastamonu’daki çilehanesinden kollarına kelepçe vurularak kendisine selâm vermiş olan altmış altı adamla Denizli Cezaevine sevk ve onbir ay kadar hapsedildikten sonra, muzır telâkki edilen o eserleri, evvelâ İstanbul Müftülüğünde bir heyet tarafından, bilâhare Ankara’da Diyanet Riyaseti ve Dil-Tarih Enstitüsü âzalarından mürekkep bir komisyon marifetiyle aylarca tetkik olunduktan sonra, bu eserlerin hiçbirisinde devletin siyasetini ve âsâyişi rencide edebilecek en ufacık birşey görülmemekle, Molla Said ve Nur şakirtleri ve eserlerini okuyanlar, mahkeme kararıyla serbest bırakılmış ve Denizli’de oturmasına müsaade olunmuş iken, maatteessüf, bu ihtiyar adam, az zaman sonra Denizli’den Afyon’a ve oradan da Emirdağı kazasına teb’id ve herhangi bir Türk kardeşiyle dahi temastan men edilmiş.

Sayın Beyim; Cumhuriyet serbestiyetinden, Teşkilât-ı Esasiye Kanununun hürriyetinden mahrum kalan bu zavallı ihtiyar adam, her suretle himayeye lâyık, bakılmaya muhtaç, akraba ve taallûkatı olmayıp sırf bir İslâm hükûmetin himayesine muhtaç bir İslâm mütefekkiridir. Şair-i meşhur Âkif Bey merhumun rivayetine nazaran, Mısır’ın en mâruf ulemasından olan ve garbın müteaddit lisan ve felsefesine âşina bulunan üstad-ı âzam Abdülâziz Çaviş’in yirmi küsur sene evvelisi el-Ehram ceridesindeki Said hakkında yazdığı “Fatînü’l-Asr” başlıklı makalesini okuyan ve kendisiyle bizzat görüşen ilim adamları, bu zâtın fıtraten ilmî kudretini ve İlâhî mesleğini takdir edebilirler.

Sayın Beyim; Kürtlük sözüyle türlü hakarete hedef olan Molla Said, seciyeten takdire şâyan bir Türk âşıkı ve İslâmiyet hâdimidir. (HAŞİYE) Bundan memleketimiz içtimaen zarar değil, mânen fâide görecektir. Ben, namus ve şerefim namına şehadet ederim ki, Molla Said, kat’iyen temiz bir adamdır. Onun için, sizin gibi milletin dahilen idare ve mukadderatına el koyan dirayetli zatlardan insaniyet namına temenniyatım şudur: 

Yanlış anlayışlı jurnalcilerin sözleriyle hürriyet nimetinden, saf hava teneffüsünden, herhangi bir Türk kardeşiyle görüşmeden mahrum kalan bu adamı, hükûmetin adaleti, makamınızın ehemmiyeti namına ve adl ve ihsan kaziyesine tevfikan olsun, bu adam hakkında dahi adalet ve kendisiyle de hiç olmazsa bir defa olsun hüsn-ü niyetle görüştükten sonra onun hakkında ibka veya ifna kararını vermek lûtfunda bulunursanız, elbette ehemmiyetli vazifenizi kanun dairesinde ifa etmiş olacağınızdan dolayı tarihçe-i hayatınıza takdire değer bir fasıl derc buyurmuş, adaletperverliğinizi halka ve âcizleri gibi bacağı kesilmiş, köşede kalmış hür fikirli vak’a-nüvislere duyurmuş olursunuz efendim. 

Milliyetini, memleketini candan seven; teninde, kanında, Kürtlük, Arnavutluk, Boşnaklık kanı kokusu olmayan, Erzurum’un eski milletvekillerinden, bacağı kesik, Yeşil Oğlu Mehmed Salih

HAŞİYE : Evet, herbiri yüze mukabil binler Türk gençleri, mâsumları, ihtiyarları, Risale-i Nur’a şakirt olmalarından, bu acip asırda, Türk Milletinin Devlet-i Abbasiye inkırâzından İslâm yardımına koşmaları gibi, bu şakirtler dahi aynen koştular. Değil yalnız Said, belki bütün ehl-i hakikat tahsin eder, Türk’e dost olur.

HİLMİ URAN KİMDİR?

Hilmi Uran, 1886 yılında Bodrum’da doğdu. 1920 yılında son Osmanlı Mebusan Meclisi’ne seçildi. Ancak, Meclis uzun ömürlü olamadı. Meclis Misak-ı Milli’yi kabul edince, İstanbul işgal edildi. Milletvekillerinin bir kısmı tutuklandı ve Meclis dağıtıldı. Bu gelişme üzerine İzmir’e dönen Uran, komisyonculuk yapmaya başladı. 

İstanbul’un işgalinden sonra Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisi tarafından Antalya Mutasarrıflığına atandı. 1921-23 yılları arasında bu görevde bulundu. Uran, 1925 yılında Adana valiliğine atandı. Bu arada CHP’nin müfettişi oldu, Tek Parti iktidarı döneminde yükselişini sürdürdü ve daha üst mevkilere getirildi. 1927 yılında Adana milletvekilliği ile başlayan aktif siyasi hayatı 1950 seçimlerine kadar sürdü. 

Uran, uzun süren siyasi hayatında bakanlık dahil bir çok görevde bulundu. 1930 yılında kurulan Beşinci İnönü Hükümetinde Bayındırlık Bakanlığı yaptı. Altıncı İnönü Hükümetinde de aynı bakanlığı sürdürdü. 11 Kasım 1938 yılında kurulan İkinci Bayar Hükümetinde Adalet Bakanlığına atandı. Ayrıca partinin çeşitli kademelerinde görev yaptı.

Uran, 1939 yılında partisinin grup başkan vekilliğine getirildi. Bu görevini dört yıl boyunca devam ettirdi. 15 Mart 1943 yılında kurulan İkinci Saraçoğlu Hükümetinde İçişleri Bakanı olarak yer aldı. Cumhuriyet Halk Partisi 1950 seçimlerinde büyük bir yenilgiye uğradı. Demokrat Parti 408 milletvekili ile tek başına iktidara gelirken, CHP ancak 69 milletvekili çıkarabildi. Hilmi Uran seçim sonunda milletvekili seçilememişti. Bu seçim kaybından sonra siyasî hayattan çekildi. 1957 yılında İstanbul’da öldü.

MEHMED SALİH YEŞİL KİMDİR?

Yeşil İmamzade Mustafa Niyazi Efendinin oğludur. Erzurum Nümune Mektebi Müdürü ve Maarif Memuru idi. 45 yaşında iken Birinci Büyük Millet Meclisine Erzurum Milletvekili olarak dahil oldu.

Birinci Dünya Savaşında Bediüzzaman’la beraber Kafkas Cephesinde çarpışmışlardır. Üstad Bediüzzaman’a bir mektup yazarak tarihçe-i hayatı ile ilgili olarak kendilerinden on maddelik bir soru sormuştu. Bediüzzaman Hazretleri de Salih Yeşil’in bu sorularına uzunca bir mektupla cevap vermiştir.

Meclisin dâveti üzerine İstanbul’dan Ankara’ya gelen Bediüzzaman ile birlikte sohbet ve müzakerelerde bulundu. Bediüzzaman’ın Meclis tarafından alkışlarla karşılandığını hatıralarında nakletti. Bediüzzaman’ın Meclis kürsüsünde okunan on maddelik konuşmasını daha sonra bir lâyiha olarak hazırlayıp başına bir takdim yazısı koydu. 

Devam edecek

Bediüzzaman Haberleri