Said Nursi, Kürt çocuklar için dilekçe yazdı

1908 tarihinde yazılan bu dilekçe, Üstad’ın bugünleri önceden ne kadar net bir şekilde görebildiğini gösteriyor

Risale Haber-Haber Merkezi

Tarihçi yazar Dr. Ramazan Balcı, Bediüzzaman ve Risale-i Nur’la ilgili bir seminer verdi. Dünya Bizim sitesinden Aydın Başar'ın yazısına göre Tarih ve Kültür Derneği’nin Eminönü şubesindeki seminerde Balcı, bir imam olarak Bediüzzaman’ın İmam-ı Gazali ile olan bazı benzerliklerine değindi.

İmam Gazali’nin çocukluğunda eşkıyaların kitaplarını gasp etmesi üzerine ilimleri ezberlemesi gerektiğini fark ettiğini söyleyen Ramazan Balcı Hoca, Bediüzzaman’ın da medrese hayatında 90–100 civarında temel eseri ezberlediğini söyledi. Bulunduğu yörede böyle bir adet olmamasına rağmen Bediüzzaman’ın bu ezberleri yapmasının hikmetini Üstad’ın Kur’an’ın bile bulunamayacağı bir zamanın gelmesinden endişelenmesi olarak açıkladı. Hakikaten de Üstad’ın endişesinde haklı olduğunun zamanla anlaşıldığını; çünkü 500 sene İslam’ın sancaktarlığını yapan bu ülkede 30-40 yıl Kur’an’ın bile bulunamadığı dönemler yaşandığını ifade etti.

İkisi de kendi dönemlerinin itikat problemleri ile ilgilendiler

Üstad Bediüzzaman’ın kendi üstadı olarak gördüğü İmam Gazali’nin 2 yıl ağzının kilitlendiğini, hiç konuşamadığını söyleyen Ramazan Balcı Hoca, böyle önemli kişilerin yaşadığı bu tür hadiselerin varlığına dikkat çekti. Üstad Bediüzzaman’ın da ümmetin dertleri ile yoğun olarak ilgilenmekten ve yoğun zihnî faaliyetlerinden dolayı zaman zaman bazı rahatsızlıklar yaşadığını ifade etti.
Batınilere karşı İslam itikadını koruyan İmam Gazali’nin bu yönden de Bediüzzzaman’a benzediğini söyleyen Ramazan Balcı Hoca, tecdit ve dinî ilimleri ihya noktasında her iki üstadın da önemli eserler ortaya koyduğunu söyledi.

İlim ve fen mezcedilmelidir

Ramazan Balcı, ilim ve fen noktasında Bediüzzaman’ın tespitini paylaşarak sürdürdüğü konuşmasında çok önemli bir noktaya parmak bastı. Şöyle dedi: “Risale-i Nur’u inceleyenler bile Üstad’ın fennî ilimlerle dinî ilimlerin birlikte okutulması gerektiğini savunduğunu söylüyorlar. Hâlbuki Bediüzzaman’ın söylediği böyle bir şey değil. 16. yüzyıldan beri Müslüman âlimler bunu zaten söylüyorlar. ‘Din ve fen ilimleri medreselerde okutulsun’ diyorlar. Fakat Üstadımız farklı bir şey söylüyor. ‘Fen ilimleri ile dinî ilimler meczedilsin’ diyor. Yani temel olarak esmay-ı ilahiyenin tecellisidir ilimler. Dolayısıyla fen ilimlerinin dinî bir izahla anlatılması gerektiğini söylüyor. Bu, Risale-i Nur’un anlaşılmasında çok önemli bir noktadır.”

Medreselerle ilgili önemli tespitler var

Osmanlı’nın son dönemlerinde herkesin medreselerden umudunu kestiğini söyleyen Ramazan Balcı Hoca, II. Mahmut’la birlikte Batılı tarzda okulların açılmaya başlanıldığını, mekteplerimizin İptidai, Rüştiye, İdadi ve Sultani olarak dizayn edildiğini söyledi. II. Mahmut döneminde yaşanan bu değişimlerin de medreselerdeki bozulma iddialarından dolayı olduğunu ifade etti.
Üstad Bediüzzaman’ın da medreseye yönelik olarak bazı eleştirileri olduğunu ifade eden Ramazan Balcı Hoca, Üstad’ın bir köylü çocuğu olarak medreseye gittiğini ancak hocasına; “Ben bu tarz okuyamam, sen bu derslerden birer ikişer ders bana ver, ben anlayayım. Sonra ben onu ezberlerim” dediğini söyledi. Üstad’ın bu sistemi kabul etmemesinin sebebinin medrese hayatının 20 yıla yakın sürmesi olduğunu ifade eden Ramazan Balcı Hoca, bu sistemde bir kitapla başlandığını, satır satır bir sene o kitabın okutulduğunu, ikinci sene öbür kitaba başlandığını ve böyle devam ettiğini söyledi.

Medreseler geliştirilebilir kurumlardı

Üstad’ın bu tavrını da yanlış anlamamak gerekir. Üstad medresenin ilim geleneğinden şikâyet etmemektedir. Veya medresedeki ilmî bakış açısını eleştirmemektedir. Zira kendisi de medrese geleneğinden beslenmiştir. Okuduğu ve faydalandığı kitaplar medreselerde okutulan kitaplardır. Üstad burada medresedeki bazı metotları eleştirmiştir ki bu metotlardan bir tanesi de alet ilimlerine çok fazla yer verilmesi ve hikmetin zaman zaman ihmal edilmesidir. Kaldı ki bu görüşleri, medresenin gelişmesi ve daha da ileri gitmesi için serdedilen görüşlerdir.

Üstadın misafir olduğu paşalar vardı

Ramazan Balcı Hoca, Osmanlı zamanında bazı Paşaların kabiliyetli gördükleri insanların ellerinden tuttuklarını, onların yetişmesine zemin hazırladıklarını ifade etti. Bunun da iyice yerleşmiş bir gelenek olduğunu söyledi. Üstadın da gençlik döneminde bazı paşaların yanında kaldığını söyleyen Ramazan Balcı Hoca, onun hayatında Bitlis valisi Ömer Paşa ve Van valileri Hasan Paşa ve Tahir Paşaların önemli yeri olduğunu ifade etti.
Bir de Üstad’ın bu konaklarda Avrupa görmüş memurlarla ilk defa tanıştığını söyleyen Ramazan Balcı Hoca, onlarla olan sohbetlerinden sonra da ilm-i kelamın bu asrın sorularına cevap verecek şekilde yeniden inşa edilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. Demek oluyor ki Üstad, çağın ihtiyacına uygun bir ilm-i kelamın ortaya konulması gerektiğini bu dönemde düşünmüştür ve Risale-i Nur’u yazarak da bunun örneğini ortaya koymuştur. Zira her asrın imanî problemleri farklıdır ve kelamın yenilenmesi her zaman için bir zaruret olmuştur.

Üstad Kürt çocuklar için dilekçe yazıyor

1900’lü yılların başında açılan yeni mekteplerin az sayıda da olsa doğu vilayetlerinde de açılmaya başlandığını, o denemde Türkçe bilmedikleri için bölgedeki Kürt çocuklarının yeni açılan mekteplere gidemediğini söyleyen Ramazan Balcı Hoca, Üstad’ın bu konuda Mabeyn’e dilekçe yazdığını ifade etti. Bu dilekçede mealen şunları ifade ettiğini söyledi: “Bizler her cihette bizden daha dûn olan Ermenilerden geri kaldık. Bu cehalet sürerse ilerde çok ciddi problemler doğar. Diyarbakır, Van ve Bitlis’te üç tane büyük medrese açayım. Burada yetiştirdiğim talebeler dünyanın her tarafına gönderilsin. Muhabbet-i milliye yani İslam milletinden olma şuurunun, İslam kardeşliği ruhunun canlı tutulması için tedbirler alınsın. Bölgedeki cehaletten, bölgeyi parçalamak isteyen güçler ilerde yaralanacaktır.” 1908 tarihinde yazılan bu dilekçe, Üstad’ın bugünleri önceden ne kadar net bir şekilde görebildiğini gösteriyor.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bediüzzaman Haberleri