Risale Haber-Haber Merkezi
MoralHaber yazarı Nuriye Çeleğen, Münevver Ayaşlı'nın Said Nursi'yi Menderes’in manevi koruyucusu olarak ifade ettiğini yazdı.
Niyazi Mısri'nin 17. yüzyılın manevi mimarı olduğunu ve hayatının siyasilerin anlamsız tazyikleri altında geçtiğini ifade eden Çeleğen, "Sonunda Limni adasına zindana sürülür. Orada da rahat bırakılmaz. Pek çok kez zehirlendiği için yemek tabağını yatarken yastığının altına koyma ihtiyacı hisseder. Mısri’ye rahat yüzü gösterilmez. Niyazı-ı Mısri, Osmanlı’ya ah eder mi bilinmez ama denir ki Osmanlı Devletinin yıkılışında Niyaz-i Mısri’ye yapılan eza ve cefalar vardır" dedi.
Bediüzzaman Hazretleri ile Niyazi Mısri’nin hayatlarının benzerlik arz ettiğine dikkat çeken Çeleğen, "Onun da hayatı sürgünlerle, hapislerle geçer. Mısri gibi defalarca zehirlenir. Tek kelimeyle Bediüzzamana’a devrin siyasilerince hayat zehir edilir" şeklinde yazdı.
Bediüzzaman’ın son günlerine dair yaşanan bir hatırayı aktaran Çeleğen, yazısını şöyle sürdürdü:
"Talebelerini ziyaret için seyahate çıkar. Devrin siyasileri tarafından Ankara’dan döndürülür. Talebesi Hamza Emek o gün Bediüzzaman’ın evindedir. Bediüzzaman geri dönmüştür. Çok hiddetlidir. O yaşlı halinde merdivenleri ikişer ikişer çıkar. Bediüzzaman elleriyle işaret ederek,
-Ben gittikten sonra dayanamayacaklar. Tepe takla gidecekler der.
Bu hatırayı Hamza Emek’ten dinlemiştim.
Dönemin hükümeti, Bediüzzaman’ın vefatından sonra iki ay bir hafta iktidarda kalabilir.
Giderler. Hem de acı bir gidişle, büyük bir zulme uğrayarak giderler.
Münevver Ayaşlı üç nesli anlattığı nehir romanının Pertev Beyin Torunları kitabında bu gerçeğe parmak basar. Menderes’in arkasında Said Nursi’nin olduğunu belirten Ayaşlı, Menderes’in bu gerçeği fark edemediği gibi Said Nursi’den de kimi zaman rahatsız olduğunu söyler. Manevi koruyucusu Said Nursi gittikten sonra Menderes’in iktidarda kalamayıp gittiğini bir devri yazarken önemli bir tespit olarak belirtir.