Samet Altıntaş'ın haberi
Onlar Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden hayatta kalanlar. Üstad'ın 23 Mart 1960'ta vefatından sonra bayrağı devralanlar. İlerlemiş yaşlarına rağmen Bediüzzaman'dan ve Risale-i Nurlardan aldıkları feyzi çevresindekilere aktarmaya devam ediyorlar. Onlara göre Bediüzzaman, hayatı sürgün ve hapislerde geçmesine rağmen hep hukukun içinde kaldı, yanındakilere de bunu tavsiye etti. Üstad'ı bir de onlardan dinledik.
Vefatının 51. yılında onu, anlayışını ve hatıralarını talebeleri anlattı. Çünkü abiler, "Üstad'ı gören son gözler".
Mehmet Fırıncı: Müspet hareket mesleği çok mühimmiş
Mehmet Fırıncı, 1928 Bursa-İnegöl doğumlu. O, ilerlemiş yaşına rağmen yorulmadan hizmet ediyor. Risale-i Nurlarla tanışması ise, 'Cenab-ı Hak her yerde hazır ve nazırdır. Mekândan münezzeh, hem her yerde var, hem hiçbir yerde yok' sözünün peşine takılmasıyla olur. Caminin müezzini Nur talebelerine yönlendirir. Ona 16. ve 24. Söz'ü okurlar ve kendi deyişiyle Nur hizmetine girer. 1952'nin ocak ayında Bediüzzaman'ı ziyaret eden Fırıncı abi, onun vefatından sonra dahi tesirini kaybetmediğini belirtiyor. Yakın zamanda yapılan birtakım karanlık planları ise şöyle açıklıyor: "Cemaati menfi harekete sevk etmek için ellerinden gelenleri yapıyorlar. Evlerine silah koyup tahrik ediyorlar. Bunlar harekete geçsin biz de istediklerimizi yapalım düşüncesindeler. Müspet hareket mesleği çok mühimmiş, geçen zamanda bunu anladım. Türkiye'nin demokratikleşmesinde müspet hareketin yüzde yüz payı var. Üstad, müspet hareketle, memlekette asayişi muhafaza etmeseydi, Türkiye Afganistan gibi olurdu."
Bediüzzaman ile son görüşmeleri 1959'un aralık ayında İstanbul'a gelmesiyle gerçekleşmiş. Fırıncı abi, Said Nursi'yle tanıştığı günkü bir anısını şöyle anlatıyor: "Üstad bana ne iş ile uğraştığımı sordu. 'İnsanların ekmeğine hizmet etmek çok büyük sevaptır' dedi. Ben de 'Efendim, biz ekmek değil pasta, simit ve börek yapıyoruz' dedim. O da, 'O daha sevaptır' deyince tebessüm ettik hep beraber."
Zaman