Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 1920'de yazdığı Sünuhat adlı eserinde İstanbul siyasetini "İspanyol hastalığı"na benzetir.
Bediüzzaman, ilgili kavramın geçtiği bölümde “Neden geldin geleli siyasete karışmıyorsun?” sorusunu şöyle cevaplar:
" اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ وَالسِّيَاسَة(Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım.)
Evet, İstanbul siyaseti, İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır. Fikri hezeyanlaştırır. Biz müteharrik-i bizzat değiliz, bilvasıta müteharrikiz. Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz. O tenvim ile telkin eder, biz kendimizden hayal edip, asammâne tahribimizde eser-i telkini icra ederiz."
Peki, İspanyol hastalığı nasıl bir hastalıktır? Bediüzzaman neden bu örneği vermiştir. Sorularla Risale sitesinde yer alan cevap şöyle:
25 MİLYON İNSANIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN BİR HASTALIK
"Tarihin en dehşetli hastalığı “veba” olarak bilinir. Veba’da ölüm oranı yüzde 90’dır. Hastalık yakaladığı insanı bir hafta içinde ölüme sürüklüyordu. 6. yy, 14. yy ve 17. yüzyıllarda üç büyük salgında milyonlarca insan öldü. En kötü veba salgınında yılda 2 milyon insan ölmüştür."
"Hâlbuki tarihin en dehşetli hastalığı bu değildir. Bir yıl içinde 25 milyon insanın ölümüne neden olan bir hastalığı düşünün. Bu hastalık ne vebadır, ne veremdir ve ne de sifilizdir (frengi). Bu bizim bildiğimiz influenza (grip) hastalığıdır. Bu hastalık, I. Dünya savaşı yıllarında (1914–1919) İspanya’da ortaya çıkan “grip”tir. 1918 yılında bu hastalık Amerika’da 20 milyon insan üzerinde görülmüş ve yaklaşık 1 milyon insan ölmüştür. Avrupa’dan Asya’ya da geçen bu hastalık Afrika, Çin, Japonya ve Güney Amerika’ya sıçradı ve milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Alaska’daki Eskimoların yüzde 60’ı bu hastalıktan öldü. İspanya’da her aileden mutlak olarak birkaç kişi ölmüştü. Gençler hastalığa yakalandıklarının ertesi günü ölüyorlardı. Genellikle 20–40 yaş arası insanlar ölüyorlardı."
BELİRTİLERİ NELER
"Hastalık çok ani başlayan halsizlik, ciddi kas ağrısı, baş, sırt ve eklem ağrısı şeklindeydi. Ateş yükseliyor ve akciğerler pnömoniden ölen hastaların akciğerleri gibi kanlı köpükle doluyor ve hava akışı tamamen bozuluyordu. Esas katil, enfeksiyona eşlik eden grip virüsünün direkt oluşturduğu pnömoni (zatürre) idi. Ölüm, hastalığın başlangıcını takip eden saatler veya günler içinde zatürre ile geldi. Akciğerler kanlı sıvı ile doluyordu. Doktorlar ne olduğunu anlayamamışlardı. 1918 yılında birden kaybolan bu hastalıktan 25 milyon insan ölmüştü. Dünya tam bir şoktaydı. Daha sonra aynı hastalık 1957 yılında Asya Gribi ve 1968 yılında HongKong Gribi şeklinde ortaya çıktı ama kısa zamanda etkisiz hale geldi." (gribeson.com)
BEDİÜZZAMAN NEDEN BU ÖRNEĞİ VERDİ?
Siyasi hayat, sosyal hayatın vazgeçilmezidir. Her şeyde olduğu gibi siyâsî hayatta da doğruluğu hâkim kılmak vazifemizdir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, hastalıklarımızdan birisini de “siyasi hayatta doğruluğun ölmesi” olarak gösterir. Siyasette doğruluğu ihyâ etmeden “İspanyol hastalığı gibi bize sirayet eden” siyasi hastalıktan kurtulmamız mümkün değildir.
Siyaset dünyasının yanlış tutumları yüzünden o dönemde çok insanlar imanını kaybetti, imana yardım eden az unsurlar da susturuldu ya da susturulmaya çalışıldı. Dünya istikbali için ahiret istikbali feda edildi. İspanyol nezlesi kısacık dünya hayatını öldürürken, maneviyatsız ve yalanın kol gezdiği siyaset ise ebedi hayatı öldüren bir nezle durumundadır.