Said Nursi ve M.Kemal'in 'Atatürk heykeli' tartışması

Yakın tarihimizde Bediüzzaman Said Nursi ve M. Kemal arasında da heykel konusu geçmişti

Risale Haber-Haber Merkezi

Rize'deki Atatürk heykelinin yerinin değiştirilmesi ile tartışmalar başladı. Atatürkçüler heykelin değil kadırılması yerinin değiştirilmesine bile tahammül edemiyorlar.

Yakın tarihimizde Bediüzzaman Said Nursi ve M. Kemal arasında da heykel konusu geçmişti. 

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'ün “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti” adlı kitap serisinin ikinci cildinde konu şöyle anlatılıyor:

Maalesef Ankara'nın M.Kemal heykelleri şehri olarak kariyeri 1922'de, Yunus Nadi'nin (Abalıoğlu, Kemalist Cumhuriyet Gazetesinin öncüsü olan ve 1920 yılında İstanbul'dan Ankara'ya taşınan Yeni Gün Gazetesinin sahibi ve başyazarı) ilk Millet Meclisi geçici binasının karşısına bir "zafer abidesi" dikilmesine önayak olmasıyla başlar. 
 
Kararın ardından, Meclis Başkan Vekili Ali Fuad Paşa'nın (Cebesoy) başkanlığında otuz kişilik bir komisyon kuruldu ve son katılım tarihi önce 27 Temmuz 1925 olarak tesbit edilen, daha sonra 31 Aralık 1925 olarak değiştirileni  bir yarışma açıldı. Avusturyalı (Heinrich Krippel, Josef Thorak ve Anton Hanak) ve Alman (Clemens Holzmeister) sanatçı ve mimarların Ankara'da gerçekleştirdikleri anıtlar, Mustafa Kemal tarafından özel olarak teşvik edilen anıtlar peyzajının en erken ve önemli örnekleridir. 
 
Kısaca Millet Meydanı denen Hakimiyet-i Milliye Meydanı, bugünkü adıyla Ulus Meydanı'ndaki anıtlar ile Bakanlıklardaki Güven Park'taki anıtları birbirinden ayıran üç kilomet­relik bir mesafe ve neredeyse on yıllık bir zaman dilimi değildir yalnızca; bu sanat eserleri  –Musatafa Kemal'in kişisel hakimiyetini meşrulaştırmak ve sistemini ebediyen ayakta tutmak gibi ortak bir gayesi vardı– mimari-plastik olarak da birbirinden çok farklıdır.
 
Bediüzzaman Ankara'dan ayrılırken, bazı dostları ve milletvekilleri istasyona kadar kendisine eşlik ederler. O sıralarda istasyonun hemen yanında ikamet eden Mustafa Kemal Paşa gruba katılır ve hatta heykellerle ilgili Said Nursi'ye bir soru sorar. Bediüzzaman'ın cevabı şöyledir;
 
"Memnu' heykel, suretler: Ya zulm-ü mütehaccir, ya mütecessid riya, ya müncemid hevestir. Ya tılsımdır: Celbeder o habis ervahları." (Yasaklanmış heykel ve suretler, ya cisimleşmiş bir zulmün ifadesi, ya heva ve hevesin maddi bir tezahürü, ya da riya ve gösterişin cesed giymiş şekilleridir. Kötü ruhları kendine çeker.)
 
Abdülğani Ensari Efendi bir hatırasını şöyle anlatmıştır:
 
Mustafa Kemal Paşa heykelini yaptırmaya ilk teşebbüs ettiği sıralarda, Bediüzzaman Hazretleri ona hitaben uzun bir mektub yazdı ve Paşa'nın yaverine verdi, Mustafa Kemal Paşa'ya vermesini söyledi. O mektubu ben de görmüş, çok korkmuştum. Hatırımda kalan birkaç cümlesi şöyle idi:
 
"Nasıl ki insanın avret yeri mestur olduğu zaman, sair insan ve mahlukat görmezler. Amma eğer bir insan, bilerek ve kasten avret yerini açar, dolaşırsa; o zaman herkese maskara olur. Aynen öyle de, bu sanem ve heykel dahi, Alemi İslam'ın bin seneden beri bayraktarlığını yapmış olan bu milleti temsil etmediği gibi, gayet ahmak ve divane birisinin avret yerini açarak halka teşhir eder misüllü bir hamakat ve maskaralıktır. Bu millet için yapılacak heykel; yol, köprü, mektep vesaire gibi hizmetlerdir." (Badıllı,Musaffal Tarihçe s.573)

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Bediüzzaman Haberleri