RİSALEHABER
Hem Osmanlı dönemine, hem Cumhuriyet Türkiye'sine şahit olan son devrin büyük alimlerinen Ömer Nasuhi Bilmen Hocaefendi 13 Ekim 1971 yılında vefat etmişti.
Ömer Nasuhi Bilmen, Türkiye Cumhuriyeti’nin beşinci Diyanet İşleri başkanı, fıkıh ve tefsir âlimidir.
1882 yılında Erzurum'da doğdu. İlk tahsiline Ahmediye Medresesi müderrisi Abdürrezzak İlmî ile Erzurum Müftüsü Müderris Hüseyin Raki Efendilerden okuyarak başladı. 1908 yılında İstanbul'a gelen Bilmen, Fatih Dersiamlarından Tokatlı Şakir Efendi'nin derslerine devam etti ve icazet aldı. Daha sonra Medreset'ül Kudat'a girdi. Burada dört yıl hukuk tahsil etti. 1912 yılında açılan ruus imtihanını da kazandı.
Seçimle İstanbul Müftülüğüne tayin oldu
Fatih dersiamları arasına katıldı. Fatih Camiinde, Satırlı Medresesinde ve Dar-uş-Şafaka'da dersler veren ve kısa bir zaman içerisinde istidat ve kabiliyeti ile kendisini tanıtan Ömer Nasuhi Bilmen, ayrıca İstanbul İmam-Hatip Okulu ve Yüksek İslâm Enstitüsü'nde usul-i fıkıh ve ilm-i kelam dersleri okuttu. Temyiz Mahkemesi Şer'iyye Dairesi Mümeyyizliğinde de bulundu. 1941 yılında seçimle İstanbul Müftülüğüne tayin oldu.
30 Haziran 1960 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığına getirildiyse de bir yıl sonra emekliye ayrıldı.
Üç dilde şiir yazabiliyordu
Dini konularda yazdığı eserleri ile tanınan Ömer Nasuhi Bilmen'in başlıca eserleri olan "Hukuk-u İslâmiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye kamûsu", "Kur'an-ı Kerim'in Meâl-i Âlisi ve Tefsiri" ile "Büyük İslâm İlmihali" yanında yayınlanmış ve yayınlanmamış pek çok eseri bulunmaktadır.
Arapça ve Farsça’yı çok iyi bilen, Türkçe ile birlikte üç dilde şiir yazabilen Ömer Nasuhi Bilmen bir ara Fransızca’ya da merak sarmış ve bu dili de tercüme yapacak kadar öğrenmişti.
Siyasetçilerin amaçlarına alet olmadı
Ömer Nasuhi Bilmen İstanbul müftülüğüne tayin edildiği tarihten itibaren vefat edinceye kadar gerek ilmî ve ahlâkî otoritesi, gerekse samimi dindarlığı ve tevazuu ile dinî konularda Türkiye’de müslüman halkın başlıca güven kaynağı olmuştur. İnançta, ibadet ve ahlâkta Ehl-i sünneti şahsında tam bir liyakatla temsil ettiği için herkesin saygı ve sevgisini kazanmıştı. Şüphesiz bunda yaşadığı sürece aktif politikanın dışında kalmasının da önemli rolü vardır. Aslında Diyanet İşleri başkanlığından on ay gibi çok kısa bir süre içinde ayrılmasının gerçek sebebi, o günkü yönetimin Türkçe ezan ve benzeri konularda Ömer Nasuhi Bilmen’i kendi politik amaçlarına alet etmeye kalkışmasıdır. (İslam Ansiklopedisi cilt: 6, sayfa: 162-163)
Ömer Nasuhi Bilmen ve Bediüzzaman Said Nursi
Ömer Nasuhi Bilmen ve Bediüzzaman, aynı dönemde yaşamışlardır. Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, Ömer Nasuhi Bilmen'e Bediüzzaman'ı sorduğunda şöyle cevaplamıştır:
“Bediüzzaman ile Dar’ül Hikmet-ül İslamiye’de iken tanışmıştım. Bütün İstanbul ulemasının takdirlerini kazanmıştı. Ben bizzat birkaç kez sohbetinde bulundum. O dönemde yazdığı bütün makalelerini okudum. Fikirlerinde fevkalade bir tesir vardı. Telif ettiği eserlerden yalnızca Sözler isimli eserini mütalaa ettim, harikulade bir eserdi. Doğrusu ilm-i kelamda bir tecdit hareketi yaptı. İmanın bütün rükünlerini kemal-i vuzuhla ortaya koydu. Cenab-ı Hak bu millet-i İslamiyeyi sahipsiz bırakmamıştır. Her asırda büyük müçtehitler, mücedditler ve mürşitler göndermiştir. Bediüzzaman da o zatlardan birisidir. O, cebir ve kuvvetin, zulüm ve tahakkümün hüküm ferma olduğu bu devirde gönderilmiştir."
Bediüzzaman'ın eserleri neden bu kadar tesirli?
Bediüzzaman'ın eserlerinde neden bu kadar te'sir olduğunu soran öğrencilerine şu cevabı vermiştir:
"Evladım, biz müellifiz. Bir mevzuu araştırır, o husustaki bilgileri toplar, bir nizam içinde düzenler, yazarız. Fakat Bediüzzaman böyle değildir. O, ilhama mazhardır. Onun kulağına yukarıdan fısıldayan var. Biz ise, kendi emeğimizin mahsulünü, derleyip toplayıp yazıyoruz. Bu sebeple, bizimki böyle olur, onun ki de öyle olur." (Salih Okur, Ulemanın Gözüyle Bediüzzaman)
Risale-i Nur aleyhine imza atmamak için Diyanet İşleri Başkanlığından istifa etti
Vehbi Vakkasoğlu ise, şu bilgiyi aktarıyor:
"Hocamız, Bediüzzaman'ın eserleri (Risale-i Nur) aleyhindeki bir rapora imza atmamak için Diyanet İşleri Başkanlığından istifa etmiş."