بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
"Allah, yarattığı her şeyi güzel yaratandır.” (32/8)
“O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya da bir çamurdan başlayandır. Sonra onu basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra da düzeltip bir biçime soktu.” (32/7-9)
"Allah güzeldir, güzelliği sever." (Müslim, Sahih, İman 1/93)
"Şu sanatlar, şu nakışlar, şu cilveler bütün esmâsı kudsiye ve cemîle olan bir Zât-ı Cemîl-i Zülcelâlin tazelenen sanatlarıdır, tahavvül eden nakışlarıdır, taharrük eden aynalarıdır.“
"O sanat eserleri /görünüşleri ve sanatlı yapılışlarıyla O'nun kudret ve sanatına şâhidlik eder.”
Merhum Kavukçu'nun ilk ve meşhur tablolarından biri.
Risale-i Nur müspet hareketinin; hattat, müzehhip ve ressamı, son şahitlerden Refet Kavukçu Ağabey 92 yaşında Hakk'ın rahmetine yürüdü. Parkinson hastası ve son günlerde hafif üşütme geçiriyor.
1930 da Erzincan şehrinde doğan Kavukçu, 26 Ocak 2022 Çarşamba günü, sabah namazından önce, gece yarısı; Rabb'ine ve öbür dünyadaki sevdiklerine kavuştu.
Bir gece önce ise rüyasında bir büyük meydanda Hz. Peygamber (asm), peygamberler ve kalabalık bir topluluğu görüyor. Bunu aileden bir yakınına anlatıyor.
Refet ağabeyin cenazesi 27 Ocak 2022 Perşembe günü ikindi namazından sonra Erzincan Terzibaba Camii'nden asıl vatanına yerlenecek.
Muhtereme eşi, dört çocuğu, torunları, Nur talebeleri, hakiki sanat caiması, tüm milletimizin başı sağolsun.
***
İlk ve ortaokul tahsilinden sonra Güzel Sanatlar Akademisi'ne gitmeyi çok arzu etmesine rağmen, hayat şartları buna imkan vermiyor.
1939 Erzincan Depremi sonrası ailece bir süre Konya'da kalıp sonra memlekete geri dönmüşler. İlk dini eğitimini kaçak da olsa Konya'da aldı.
1948'de askerlik sonrası ticaretle beraber, reklam ve tabelacılığı beraber götürmüştür.
1956'da Risale-i Nur'ların beratı ve kaziye-i muhkem haline gelmesinden sonra Ankara'ya gelerek rahmetli Said Özdemir Ağabey'in de yardım ve teşvikleriyle Risale-i Nur üzerine resim ve çizimler, Ankara Tren Garı, Ankara Belediyesi otobüslerinde pano gibi asılarak dikkatleri çekmiştir.
9 Ocak 1960'ta Erzurum, Erzincan ve Sivas adına üstad Bediüzzaman'ı Ankara'ya davet eden 3 kişilik heyetle beraber Emirdağ gidip üstadın elini öperek Ankara'ya davet etmiş, bu daveti kabul görüp, Üstad'ın arabası ve yakın talebeleriyle Ankara Gölbaşı'na kadar gelmiştir.
1964/1971 arasnda merhum Hattat Hamid Aytaç'tan sülüs ve nesih hattı üzerine icazetini almıştır.
İşlettiği İslam Kitabevi 1983'e kadar devam etmiş, 1983'te sıkıyönetim askeri mahkemesince tutuklanıp 2 ay hapis yatmıştır.
Ayrıca 1965'te İslam Kitabevi taşlatılmıştır.
1987'de kendi hattıyla yazdığı mucizeli/tevafuklu Kur'an basılıp yayınlanmıştır.
2000 yılında ise karakalem çizim ve eserleri İstanbul'da sergilenip Bediüzzaman Albümü adıyla 2. baskısını gerçekleştirmiştir.
Molla Habip (rh) ve Said Nursi: Pasinler/ Gevaş Savunmasında/ Refet Kavukçu çizimi. (Bediüzzaman Albümü'nden)
Tevafuklu Kur'an-ı Kerim 2009'da Kahire'de, Ezher Üniversitesi'nce de onaylanıp basılmıştır.
5 Kasım 2018'de; Ölümden Ölümsüzlüğe; Vahdaniyet ve Haşir Sergisi,
15 Ekim 2021 de ise; Risale-i Nur Işığında; Nübüvvet ve Peygamberimiz (asv) Sergisi açılıp sergilenmiştir.
Bu eserleri özelllikle son yıllarda; peygamberimize yönelik karalama ve inkarlara karşı ispat ve izah için çizdiğini vurgulamıştır.
Merhum Refet Kavukçu'nun 15 Ekim 2021 tarihli Nübüvvet ve Peygamberimiz sergisinden bir eseri.
Ressam hattat ve müzehhip
Tevafuklu Kur'an ve Büyük Cevşen, Hizbi Kur'an, Hizbi Nur, Celcelutiye hattatı ve Nur Risalelerinin isim, kapak kompozisyonunun ressamıdır.
Pek çok karakalem resmi, tablo ve posteri bulunmaktadır.
***
2016'da ameliyat olduktan sonra tekrar kendini hesaba çekip ahrete gittiğinde "90 yılda ne yaptın" diye sorulduğuna cevap olarak "Vahdaniyet, Allah'ın varlığı, birliği ve Vahdaniyetin ispatı, Haşir ve Allah Resulü için 5 dosyam olmalı" deyip çalışarak, bu dosyaları tamamlıyor.
"HAYAT HİKAYEMİZ (AHRETTE) BİZİM CEVABIMIZ OLACAKTIR!" demektedir.
Kendisine özellikle hanımların sorduğu, "nasıl tasarlıyorsunuz, hepsi birbirinden farklı bu çalışmaları ne şekilde tasavvur ediyorsunuz?" sorusuna özetle şöyle cevap veriyor.
-"Başlangıçta tam bir tasavvur olmamakla beraber; elimde 40/50 yıl önceden biriktirdiğim; baskı, resim ve çizimler var. Onların üzerine, bir kaç çizim yapıyor, sonra çağrışımlara bırakıyorum, çağrışımlarla (tedai) çalışıyorum. Yoksa önce tasarlayıp sonra üzerinde çizim yapmıyorum. [Yani aslında; 40/50 yıllık bir kuluçka ve mayalanma sürecinde ortaya çıkan tablolardır Refet Kavukçu'nun ilham, tulüat ve sünuhat eserleri.] Niyet ve Allah'ın yardımıyla bir istihdam, bir nevi doğuş (tuluat, ilham, sünuhat) şeklinde bu kompozisyonlar ortaya çıkıyor. Yoksa bir sonuç, bir beklenti üzere çizmiyorum" demektedir. (Refet Abi'nin Son Röportajı/ Risale Haber)
"Bedizzaman'ın İsmini İlk Duyuşum"
"Dayım Hakkı Güler'in çalıştığı mağazada başbaşa vermiş konuşan bir kaç kişiye yaklaştım. Sakallı bir zat, bir tebrik kartını yüksek sesle okuyordu. 'Pirenin midesini tanzim eden, manzume-i şemsiyeyi de O tanzim etmiştir. Sivrisineğin gözünü halkeden, güneşi dahi O halketmiştir' vecizelerini merak ve hayretle dinledim. İmza yerinde yeni duyduğum bir isim ise "Bediüzzaman SAİD NURSÎ..."
**
"İNGİLİZ GOTİK TARZINI ‘NUR GOTİK’ TARZINA ÇEVİREREK RİSALE-İ NUR’UN BAŞLIK YAZILARINI YAZDIM"
Risale-i Nur eserleri ilk defa 1956’dan itibaren Ankara'da matbu olarak basılmaya başladı.
Kitapların kapakları ve içindeki başlıklar 1956’dan 1960’a kadar muhtelif karakterdeki huruflarla yazılıyordu.
1960’dan sonra ben bir harf karakteri buldum. İngiliz Gotik tarzını taklid ederek, ‘Türk Gotik’ hatta ‘Nur Gotik’ olarak bir harf karakteri yaptım. Alman, İtalyan Gotik de var ama İngiliz Gotik daha uygun geldi bana.
Gotik yazıların bazı harfleri karışıktır, okunur durumda değildir. Biz onları okunur duruma getirdik, Nur’a ait bir Gotik oldu yani. Onunla devam etti bu kitap ismi yazıları.
Bu fikir şöyle geldi aklıma:
Kitaplar geliyordu, bakıyorum, üstündeki kapak ve içindeki başlık yazıları hoşuma gitmiyor... Resim ve yazı üzerine çalıştığım için o yazıları uygun göremiyordum. “Bari ben bir yazı örneği çıkarayım da, göndereyim ağabeylere, kabul ederlerse basarlar” diye düşündüm. Öyle yaptım… Kabul gördü…
Bundan sonra kapak baskıları hep ‘Nur Gotik’ tarzı üzerine devam etti. Hala da devam ediyor. Hatta bir gün Lem’alar için yazıların orijinalini bulamamışlar, yapamamışlar. Zübeyir Ağabey beni çağırdı İstanbul’a. Sadece Lem’alar’ın yazılarını yazmak için gittim, İstanbul’da yazdım.
İstanbul Kirazlı Mescid Sokağı'ndaki ilk İstanbul dersanesinin duvar resmi için, Zübeyir Ağabey, “Polisler bizi 15 günde bir ziyarete gelirler, elimizde ne var ne yok; kitap, tablo, resim, her şeyi toplar, alır, götürürler. Elimizde senin gönderdiğin levhalar, vecizeler, hiçbir şey kalmadı. Onun için bize şöyle bir resim yap ki şu duvara, alamasınlar" dedi.
Duvarı tuval yaptık, yağlı boya olarak bugün mevcut olan, görmediyseniz gidip İstanbul’da görün… O istek üzerine bir tablo yaptık, fırtınalı bir denizde Risale-i Nur Kur’ân-ı Azimüşşan’ı çevrelemiş, koruyor. Denizin fırtınasından koruyor… Resmini oraya çizdim.
“Mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyet’ten elini gevşetme, dört el ile sarıl; yoksa mahvolursun..” ifadesini de bulutların üzerine yazdık.
Biz bunu yaparken lâzım olan fırça, boya her türlü malzemeyi Kutlular Ağabey ile beraber gittik, çarşıda temin ettik, getirdik. Onunla getirdiğimiz o malzeme ile bu resim yapıldı.
Fakat bunu benden başka kimse bilmiyor. Onu yaparken benim yardımcım kimdi? Nereden bilecektim boyası nerede, fırçası nerede? Merhum Ağabey ile beraber gittik, temin ettik, getirdik. Bunun gibi birçok hususlarda, birçok hizmetlerde beraberdik..."
Merhum Üstad ve hizmet ressamı Sözler Külliyatı'nın Nur-gotik tarzı isimlerinin mucit sanatçısı Refet Kavukçu Ağabeye, Rabbim gani gani rahmet ve mağfiret etsin. Makamı âli olsun.
RAFET KAVUKCU
1930 yılında Erzincan’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini 1948 yılında tamamlayan Rafet Kavukcu, bundan sonra ticaret hayatına atıldı. Resim sanatına olan eğiliminin ilk belirtilerini, ticaret hayatının yanı sıra yürüttüğü reklam ve tabelacılıkla da uğraşmak suretiyle gösterdi.
Yeteneklerini sanat eğitimiyle de temellendirmek isteyen Rafet Kavukcu, Güzel Sanatlar Akademisine hazırlanmasına rağmen, ticari hayattan destek almak mecburiyeti nedeniyle bunu gerçekleştirememiştir.
Askerlik vazifesini 1952 yılında tamamladı. 1953 yılında ise hayatının her türlü mücadelesine ortak olan ve bunlarda pay sahibi olan Sevim Ahi ile evlendi. Biri kız olmak üzere beş çocuğu oldu. Aynı yıllarda Rafet Kavukcu, kitap okuma arzulu arkadaşları ile bir araya gelerek edindikleri kitapları okuyarak, ilim ve irfan hayatı ile olan diyaloglarını güçlendirmeye çalışmaktadırlar. Bu süreç, tavsiye üzerine Bediüzzaman Hazretlerinin kitapları ile buluşmasının günleridir.
1958 ve onu takip eden yıllar, Türkiye’de: kimi zaman nesnelerle, simge ve sembollerle kaligrafinin buluştuğu, kimi zaman da gerçek üstü bir yaklaşımla görselleşen "Nur Vecizeleri" nin kartpostal ve poster diliyle yeni bir ifade biçimi bulmasının ilk yılları olmuştur. Kartpostal ve Posterleri tüm süreklilik içinde tüm Türkiye’ye dağıtarak, günün şartlarını etkili bir şekilde kullanmış ve toplumun ihtiyaç duyduğunu gördüğü bir düşünce biçimini özgün bir dille ifade etmiştir. Böyle bir ifade biçiminin aynı yıl içerisinde, yaklaşık kırk adet sac levha üzerine Ankara Belediyesi otobüslerinde ve Ankara Garı gibi önemli noktalarda sergilenmesi, diğer çalışmalarında olduğu gibi yine emniyetin dikkatini çekmiş ve takibe alınmıştır. Bunun neticesinde evinde ve iş yerinde zaman zaman aramalar yapılmıştır.
Rafet Kavukcu, hizmet hayatında büyük şevk ve gayretine medar olan Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile görüşmesini 9 Ocak 1960 senesinde Emirdağ'ında gerçekleştirmiştir. Aynı günlerde Emirdağ’ından Ankara Gölbaşı’na kadar beraberce seyahat etme şerefine nail olmuştur.
Takip eden yıllarda, Risale-i Nıır Külliyatı’nın kapak kompozisyonlarından, bölüm ve konu başlıklarına varıncaya kadar, Külliyatın kitap tasarımı olarak bir klasiği olan, gotik karakterli kaligrafik çalışmalarını gerçekleştirmiştir.
1960 sonrasında klasik ressamlardan yararlanarak sürdürdüğü çalışmalarına atölye ortamında devam etmiştir.
Rafet Kavukcu, 1964 yılında hat çalışmalarına da başlamış, 1971’de Hattat Hamit Aytaç Hoca’dan sülüs ve nezih hat karakterleri üzerine icazet almıştır.
Hat çalışmalarına başladıktan sonra 1965 yılında düşünce mücadelesine kurduğu İslam Kitabevi’nde 1983 yılına kadar devam etmiş ve 1983 yılı sıkıyönetim mahkemelerince tutuklanmıştır. Yaklaşık iki ayı aşkın süre tutuklu kalan Rafet Kavukcu, ardından serbest bırakılmıştır.
1983 yılında Bediüzzaman Hazretleri’nin tarifi istikametinde yazmaya başladığı ve “mu’cizeli” olarak tabir edilen tevafuklu Kur’an-ı Kerim, 1987 yılında tamamlanarak basılmıştır.
Bütün bu çalışmaların yanı sıra yürüttüğü faaliyetleri arasında, Bediüzzaman portreleri ve hatıralarına dair resimler ve tablolar, 2000 senesinde İstanbul da sergilendi. Adı geçen tablo ve resimler, aynı sene "Bediüzzaman Albümü” adı altında yazmış olduğu bir eserde toplanarak yayınlanmıştır.
2009 yılında El Ezher Üniversitesi Kur'an-ı Kerim Tetkik Heyeti’ nden baskı ve yayım izni alan Rafet Kavukcu, Hat-ı Resm-i Osman-î imlâlı ve yine tevafuklu olan Kur’an-ı Kerim’i İslam Alemi için yazmış, bu Kur’an-ı Kerim, Kahire’de 2009 senesinde basılmıştır.
Aynı yıllarda Cevşen-ül Kebir, Tesbihat, Hizb-ül Kur’an, Celcelûtiye, Hizb-ün Nur gibi yazımını yaptığı eserleri de neşredilmiştir.
1956’lı yıllarda Nur’larla buluşan bir hayatın takip ve mahkemelerin beraatla neticelendiği, aynı yıllarda düşünce dünyasının çizgi renk ve bir biçimi olarak yüzeyde ifade bulduğu çalışmalar, yıllar içerisinde müşahhas bir keyfiyet kazanmıştır. Altmış seneyi aşan bu çalışmalar, insanlık tarihinin en eski ve en etkili, sınırsız bir algılamaya açık olan sanatlardan bir dil olarak "Bediüzzaman Albümü” şeklinde hattat ve ressam Rafet Kavukcu tarafından yenilenmiş ve geliştirilmiş ikinci baskı olarak takdim edilmiştir.
2018 yılında “Ölümden Ölümsüzlüğe Vahdaniyet ve Haşir” isimli sergisini gerçekleştiren Rafet Kavukcu, “Vahdaniyet ve Haşir" kavramları üzerinden kes-yapıştır (kolaj) anlayışıyla birlikte, kimi zaman boya ve çizgileri de kullanarak; yaratılan nesneler üzerinden ölümsüzlük-ebediyet arayışını sürdürdü. Başka bir deyişle Bediüzzaman’ın "Haşir ve Vahdaniyet" üzerine veciz sözleri, kolaj tekniğini kullanarak resim yüzeyinde anlam kazandırma çabasında bulunmuştur.
Toplum nezdinde kanaat önderi vasfı taşıyan Rafet Kavukcu’nun yukarıda bahsedilen çalışmalarının, mevcut olan örnekleri ile birlikte hat, tezhib ve resim çalışmaları, toplumun imani hakikatler üzerinde gelişiminin sağlamasını amaçlayan Bediüzzaman kaynaklı yayına hazırladığı, henüz tamamlanmamış kitap ve poster çalışmaları, dönemin zorluklarını ve sıkıntılarını anlatan eşyalardan oluşan koleksiyon, Zübeyir Gündüzalp Kültür Eğitim Vakfı’na bağlı Bediüzzaman Kültür ve Sanat Evi’nde sürekli olarak sergilenmektedir.