Mustafa Duman-RİSALEHABER
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, hayatı boyunca iki büyük maksad için çalışmıştır. Bu gayesini hayatının son devrelerinde (1955'lerde) şöyle ifade eder: "Vilayat-ı şarkıyenin merkezinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem İran, hem Kafkas, hem Türkistan’ın ortasında Medreset-üz Zehra manasında, Câmi-ül Ezher üslûbunda bir dârülfünun; hem mekteb, hem medrese olarak bir üniversite için, tam ellibeş senedir Risale-i Nur’un hakaikına çalıştığım gibi, ona da çalışmışım." (Emirdağ–2, s.224)
İstanbula ilk geldikten sonra 1908 Mart’ında, Sultan Abdülhamid Han’a Doğunun meseleleri için müracaat etti. Mabeyn’e dilekçe verdi. O zaman gündeme getirdiği meseleler hala güncelliğini korumaktadır.
Merhum Sultan İkinci Abdülhamid’e dilekçe olarak arz edilip, bilahere Şark ve Kürdistan Gazetesi Sayı: 1
25 Şevval 1326 Cuma (Hicri) / 7 Teşrin-i Sani 1324 (Rumi) 19 Teşrin-i Sani (Kasım) 1908 (Miladi) / İstanbul’da neşredilen yazısını aynen orijinal örneği ile birlikte yayınlıyoruz.
KÜRD’LER YİNE MUHTAÇTIR
Kürtleri şimdiye kadar mahv eden iki beliye-i azime vardırki biri ihtilaf-ı dâhili, diğeri marifet-i maarifin hakkıyle ta’mim edememesi. Bu iki musibeti mahv için vakt-i istibdatda “Bediüzzaman Molla Said Efendi Hazretlerinin” mabeyne verip de neticesinde birçok mesaibe hedef edildiği layiha suretini aynen derc-i arz ile iftihar ediyoruz:
Millet-i Osmaniye meyanında mühim bir unsur teşkil eden Kürdistan ahâlisinin ahvâli hükümetçe ma’lûm ise de, hizmet-i mukaddese-i ilmiyeye dair bâzı metalibatı arz etmeğe müsaade dilerim.
Şu cihan-ı medeniyette ve şu asr-ı terakki ve müsabakatta sair ihvan gibi yekâheng-i terakki olmak için, himmet-i hükûmetle Kürdistanın kasaba ve kurasında mekatib te’sis ve inşa’ buyrulmuş olduğu ayn-ı şükranla meşhûd ise de, bundan yalnız lisan-ı Türkîye âşina etfal istifade ediyor.
Lisana âşina olmayan evlâd-ı Ekrad yalnız medaris-i ilmiyeyi mâden-i kemâlat bilmeleri ve mekatib muallimlerinin lisan-ı mahalliye adem-i vukufiyetleri cihetiyle maariften mahrum kalmaktadır. Bu ise; vahşeti, keşmekeşi, dolayısıyla garbın şematetini davet ediyor. Hem de ahalinin vahşet ve taklid, hâl-i ibtidaisinde kalmaları cihetiyle evham ve şükûkun te’siratına hedef oluyor.
Eskiden beri herbir vecihle Ekradın madûnunda bulunanlar, bu gün onların hâl-ı tevakkufta kalmalarından istifade ediliyor. Bu ise ehl-i hamiyyeti düşündürüyor. Ve bu üç nokta Kürtler için müstakbelde bir darbe-i müthişe hazırlıyor gibi ehl-i bâsîreti dağdar etmiştir.
Bunun Çaresi: Numune-i imtisal ve sebeb-i teşvik ve terğib olmak için, Kürdistanın nukat-ı muhtelifesinden; biri (Ertûşî aşâiri) merkezi olan Beytüşşebab cihetinde, diğeri Motkân, Belkân – Sason vasatında, biri de Sipkân ve Hayderan - vasatında olan nefs-i Van’da (medrese) nâm-ı me’lûfiyle ulûm-u dîniye, ve fünûn-u lâzime ile beraber, hiç olmazsa, ellişer talebe bulunmak ve oraca medar-ı maişetleri hükûmet-i seniyece tesvîd edilmek üzere– üç dâr-üt talim te’sis edilmelidir.
Bazı medarisin dahi ihyası, maddî ve mânevî Kürdistanın hayat-ı istikbâliyesini te’min eden esbâb-ı mühimmedendir. Bununla maarifin temeli teessüs eder. Ve bu mebde-i teesüsten ittihad takarrur edecek; ihtilâf-ı dâhilîden dolayı mahvolan kuvve-i cesimeyi hükümetin eline vermekle, harice sarf ettirmek için hakkıyla müstehakk-ı adâlet ve kâbili medeniyet oldukları gibi cevher-i fıtrîlerini göstereceklerdir.
Molla Said-i Meşhur
Dilekçede yer alan bazı kelimelerin anlamı:
meyanında: beraberinde.
unsur: bir şeyin önemli bir kısmı, millet.
hizmet-i mukaddese-i ilmiyeye: ilmin kutsal hizmetine.
metalibatı: ihtiyaç duyulan istekleri.
cihan-ı medeniyette: medeniyet dünyasında.
asr-ı terakki ve müsabakatta: yarışmalar ve gelişip ilerlemeler devresinde.
yekâheng-i terakki: gelişip ilerlemede beraberlik ve uyumlu.
himmet-i hükümetle: hükümetin gayret ve yardımı ile.
kurasında: karye ve köylerinde.
mekatib: mektebler.
meşhûd: görülmüş.
etfal: çocuklar.
evlâd-ı ekrad: Kürtlerin çocukları.
medaris-i ilmiyeyi: ilmin öğretildiği medreseleri.
mâden-i kemâlat: olgunluk kazanmanın esası, temeli.
lisan-ı mahalliye: yerli lisana, yani kürtçe lisanı kastediliyor.
adem-i vukufiyetleri: bilgisizlikleri.
şematetini: tenkid gürültülerini.
şükûkun: şübheler, tereddüdlerin
madûnunda: aşağı derecesinde.
hâl-ı tevakkufta: duraklama durumunda.
dağidar: üzüntülü.
nukat-ı muhtelifesinden: çeşitli noktalarından ve yerlerinden.
Ertûşî aşâiri merkezi: Ertuşî ismindeki aşiretin merkezi olan bölge.
Beytüşşebab cihetinde: Van’ın şimdiki Hakkari tarafında.
Motkân, Belkân, Sason vasatında: Bitlis, Muş, Diyarbakır, Siirt ortasında.
vasatında: ortasında.
nefs-i Van’da: Van vilayeti sahasında, merkezinde.
nâm-ı me’lûfîyle: alışılmış olan ismiyle.
ulûm-u dîniye: dini ilimler, akaid, tefsir, siyer, fıkıh vs..
fünûn-u lâzîme: gerekli fenler, fizik, kimya, matematik vs…
tesvîd : başlangıç yapmak
takarrur: kararlaşacak, yerleşecek