Ahmet Bilgi-RİSALEHABER
Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin kadim dostu merhum Eşref Edip Fergan, 15 Aralık 1971 tarihinde vefat etmişti. Rahmet dualarımızla anıyoruz...
HER DÖNEMDE SAİD NURSİ VE TALEBELERİNİN YANINDA OLDU
Araştırmacı-Yazar Ömer Özcan, Risale-i Nur’da geçen bir mektubun yazılış sebebini araştırdı. Mektubun muhatabı merhum Eşref Edip Fergan’dır.
Eşref Edip Fergan, 1882 yılında Selanik’te doğdu. İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra Sırat-ı Müstakim adıyla haftalık bir dergi çıkardı. Sonradan derginin adını Sebilürreşad olarak değiştirdi. Eski Said döneminde Bediüzzaman hazretleriyle yakın dostlukları vardı. Uzun bir ayrılıktan sonra, 1952 yılında, İstanbul’da tekrar Üstad’la görüşen Eşref Edip, bu görüşmelerini veciz ifadelerle kaleme aldı. Neşrettiği dergilerde, İslam’ın korkusuz kalemi oldu. Her dönemde, Said Nursi ve talebelerinin uğradığı amansız saldırılara karşı, daima mazlumların yanında yer aldı, Nur’un hâmisi oldu.
KÜÇÜK TARİHÇE-İ HAYAT
Eşref Edip, nur talebelerinin “Küçük Tarihçe-i Hayat” olarak bildiği, “Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman Said Nur; Hayatı, Eserleri, Mesleği” kitabını 1952 yılında yayınladı. Büyük Tarihçe-i Hayat’tan 6 sene evvel neşredilen bu eser, çok hizmet etti...
(Eşref Edip’in 1952 yılında yayınladığı “Küçük Tarihçe-i Hayat” kitabının ilk nüshasının dış ve iç kapakları)
EŞREF EDİP’E HİTAP EDEN ÖNEMLİ BİR MEKTUBUN YAZILIŞ SEBEBİ
Emirdağ Lâhikası’nda Eşref Edip’e hitaben, Nisan 1952’de yazılmış önemli bir mektup vardır. Mektubun içeriğine geçmeden evvel o günlerin siyasi gelişmelerini kısaca özetlemek gerekiyor. Şöyle ki:
Cevad Rıfat Atilhan liderliğinde 1 Ağustos 1951 tarihinde İslam Demokrat Partisi kurulur. Eşref Edip’in sahibi olduğu Sebilürreşad dergisi ile Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’su bu partiyi destekler tarzda yazılar yayınlamaya başlar.
İslamiyet’i bir partinin kendi tekeline alma vahameti ve ezeli dostu Eşref Edip’in bu yanlışa tarafgirliği, Said Nursi’yi harekete geçirir ve “İman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost düşman derste fark etmez...” şeklinde özetlenebilecek ikazına mektupla muhatap olur.
İNCİTMEDEN, NAZİKÂNE İFADELER
Üstad Bediüzzaman, gayet nezih ifadelerle kadim dostu Eşref Edip’i incitmeden, nazikâne ifadeler ihtiva eden mektubu gönderiyor. Hatta mektup, doğrudan Eşref Edip’e yazılmıyor; kendisiyle münasebetleri olduğunu bildiği Ziya ve Abdulmuhsin talebelerine hitaben yazılıyor. Bir incelik daha var, mektup; Sadık, İbrahim, Zübeyir imzalarıyla gönderiliyor. Mektupta Sebilürreşad ve Necip Fazıl’ın (Büyük) Doğu dergilerinin adları da geçiyor.
Şu bilgiyi de not etmekte fayda var: İslam Demokrat Partisi 22 Kasım 1952 tarihinde, Hüseyin Üzmez’in, Malatya’da gazeteci Ahmet Emin Yalman’ı kurşunlaması vesile edilerek, temelli olarak kapatılır. 600’den fazla kişi de ya soruşturma geçirir veya tutuklanır.
ABDULMUHSİN ALEV MEKTUBUN MAHİYETİNİ ANLATTI
Mektupta kendisine hitap edilen Abdulmuhsin Alev Ağabey, İstanbul Risale-i Nur hizmetlerinin saffı evvellerindendir.
Bediüzzaman’ın 1952 ve 1953 İstanbul ziyaretlerinde Hz. Üstad’ın yakın hizmetlerinde bulunmuştur. 1954 yılında ani bir kararla Berlin’e hicret eden Muhsin Ağabey halen Berlin’de ikamet etmektedir. Kendisinden kaydettiğimiz oldukça kapsamlı, çok kıymetli hizmet hatıraları “Ağabeyler Anlatıyor-7” kitabında yayınlandı. Abdulmuhsin ağabeyi telefonla tekrar aradım ve mektup hakkında bildiklerini bir daha anlatmasını istirham ettim. Aynen şunları söyledi:
“Eşref Edip’in o zaman siyasete kayma ihtimali vardı. Üstad vaziyeti bildiği için bir mecburiyet olmadan, böyle bir işe girmeden anlattı. Bu mektup bize hitaben yazıldı. Çünkü Üstad, bizim Eşref Edip ile temasımızın olacağını bildiği için bize bildiriyor ki yanlış bir iş yapılmasın şeklinde… Ona hitaben değil, bize hitaben yazdırıyor. Üstad siyasetten çekilmişti. Ben Eşref Edip’le haftada bir iki defa görüşüyordum. Yalnız bu mektubu Eşref Edip’e ben mi götürdüm, yoksa başka bir kardeş mi götürdü, onu şimdi tam hatırlayamıyorum.”
DOLAYLI OLARAK, EŞREF EDİP’E HİTABEN YAZILAN MEKTUP ŞÖYLE:
Aziz, Sıddık kardeşlerimiz Ziya ve Abdülmuhsin!
Üstadımız diyor ki:
"Eşref Edib kırk seneden beri iman hizmetinde benim arkadaşım ve Sebilürreşad'da makale yazan ve şimdi vefat eden çok kıymetli kardeşlerimin mümessili ve hakikî İslâmiyet mücahidlerinden bir kardeşimdir ve Nur'un bir hâmisidir. Ben vefat etsem de Eşref Edib, Nurcular içinde bulunmasıyla büyük bir teselli buluyorum.
“Fakat Nur Risalelerinin ve Nurcuların siyasetle alâkaları yok ve Risale-i Nur, rıza-i İlahîden başka hiç bir şeye âlet edilmediğinden, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur'un mensubları, içtimaî ve siyasî cereyanlara karışmak istemiyorlar. Yalnız Sebilürreşad, Doğu gibi mücahidler iman hakikatlarını ehl-i dalaletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz, fakat siyaset noktasında değil.
Çünkü iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost düşman derste fark etmez. Hâlbuki siyaset tarafgirliği, bu manayı zedeler. İhlâs kırılır. Onun içindir ki, Nurcular emsalsiz işkencelere ve sıkıntılara tahammül edip Nur'u hiç bir şeye âlet etmediler. Siyaset topuzuna el atmadılar. Hem Nur Risaleleri küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altındaki anarşiliği ve üstündeki istibdad-ı mutlakı kırdığı cihetle, bir nevi siyasete teması var tevehhüm edilmiş. Halbuki Nur'un tercümanı, birtek mes'ele-i imaniyeyi dünya saltanatına değişmediğini mahkemelerde dava edip yirmibeş sene tarz-ı hayatıyla ve emarelerle isbat etmiştir."
El Baki Hüvel Baki
Kardeşleriniz
Sadık, İbrahim, Zübeyir
(Emirdağ Lâhikası 35)
Said Nursi tarafından Ziya ve Abdulmuhsin’e; Sadık, İbrahim, Zübeyir imzalarıyla gönderilen mektup