Son devrin bilinen en önemli alimlerinden Şeyh Molla Muhammed Emin Er Hocaefendi'yi vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz. 1914 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Şeyh Emin Er Hocaefendi 28 Haziran 2013'te Hakkın rahmetine kavuşmuştu.
1954 tarihinde Bediüzzaman Said Nursi'yi ziyaret için Isparta'ya giden Muhammed Emin Er Hocaefendi ile Bediüzzaman arasında ilginç bir soru-cevap faslı yaşanmıştı. Emin Er Hoca o anları şöyle anlatmıştı:
SORULARIN NEDİR?
"Zübeyir'le beraber Üstadın yanında yan yana diz çöküp oturduktan sonra, Üstad, 'Soruların nedir?' dedi.
"Nakşibendi tarikatında beni halife ettiler. Ben kendimi buna layık görmüyorum. Manevî mes'uliyetten korkuyorum. Eğer bunun bana zararı varsa terk edeyim" dedim.
Üstad, 'Şeyhin kimdir?' diye sordu.
Şeyh Seyda'dır.
"Şeyh Seyda kimin oğludur?'
"Şeyh Ömer Zerğani'nin oğludur.'
"Aşiretine ne diyorlar?'
"Arap aşireti diyorlar.'
"Aslen nereden gelmedir?'
"Aslen Bağdat'tan gelmedir.'
"Şeyh Seyda kimin halifesidir?'
"Dayısı Şeyh Mehmed Nuri'nin halifesidir.'
"Şeyh Mehmed Nuri tarikatı kimlerden almıştır?'
"Şeyh Mehmed Nuri, Şeyh Ömer Zenğani'den; Şeyh Ömer de Şeyh Hüseyin Basri'den; Şeyh Hüseyin de Şeyh Salih Sübki'den; Şeyh Salih de Şeyh Muhammed Ayni'den; Şeyh Muhammed Ayni de Şeyh Halid Cezeri'den; Şeyh Halid de Mevlana Halid'den almıştır.'
"Cizre şimdi Türkiye'de mi Suriye'de mi?'
"Türkiye'dedir.
"Şeyh Seyda Risale-i Nur'u okuyor mu?'
"Şeyh Seyda Türkçeyi bilmez. Fakat sizin ne kadar Arapça risaleniz varsa hepsi yanında mevcuttur.'
"Şeyh Seyda irşada çıkıyor mu?'
"Evet, irşada çıkıyor.'
HEDİYE ŞERİATA AYKIRI DEĞİL AMA İHLÂS YOK!
"Ehl-i tarikat daha ziyade imanla alakadardırlar, sen almış olduğun vazifene devam et. Yalnız hediye kabul etme. Hediye hilafü'ş-şer' değildir. Fakat ihlâs yoktur. Ben iki cihetle Şeyh Seyda ile alakadarım. Hem selam, hem tebrik ederim.'
"Zübeyir sordu: 'Alakaları biliyor musun?'
"Hayır, bilmiyorum.'
"Zübeyir: 'Alakalar manevîdir.'
TEKRAR SORDUM: BUNDAN SONRA NE YAPAYIM?'
"Üstada tekrar sordum: 'Ben medrese ilimlerini bitirdim ve icazet aldım. Bundan sonra ne yapayım?'
"Üstad: 'Risale-i Nur'u oku, okut. Risale-i Nur bana ihtiyaç bırakmamıştır. Seni on beş gün kadar misafir etmek isterdim, fakat üzerimizde tarassudatlar vardır. Eğer bilseler ki sizin gibi bir âlimin geldiğini, hemen inceden inceye takibat açarlar. Biz yatakta hasta olduğumuz halde bizden korkuyorlar. Biz ziyaretçileri kabul etmiyoruz. Hatta geçenlerde Menderes Isparta'ya geldi. Vali ile beraber ziyaretimize gelmeleri için müsaade istedi. Ben kabul etmedim. Ben seni talebelerimden kabul ettim. Hemen memlekete avdet et. Sana soran olursa, 'Ziyarete gelmişim deme, ticarete gelmişim' de. Paran yoksa sana vereyim.'
"Benim param vardır' dedim.
"Mübarek elini öptüm. O da faziletinden fakirin elini öptü. Göz yaşlarımı dökerek ayrıldım. Saatime baktım. Gördüm ki, Üstadla mülakatımız tam 45 dakika olmuş.