Said Nursi'nin ahireti ispat eden Haşir Risalesi'ni yazdığı tam tarih

Risale-i Nur Külliyatı'ndan 10. Söz Haşir Risalesi ahireti iki kere iki dört kesinliğinde ispat ediyor. Peki bu eser ne zaman yazıldı?

Araştırmacı-Yazar Bilal Tunç, Haşir Risalesi'nin ne zaman yazıldığını ve basımının ne zaman yapıldığını detayları ile birlikte araştırdı.

Geçtiğimiz yıllarda Risale Akademi'nin düzenlediği "Haşir Risalesi Çalıştayı"na "Sürgünden Onuncu Söz'e: Onuncu Söz'ün Te'lif ve Tab'ı" başlıklı bir sunum gerçekleştiren Tunç'un yazısı şöyle:

Onunucu Söz’ün te’lif ve tab‘ târihlerinin doğru tesbîti için sürgün başlangıcına gitmekte fayda var..

ÖNEMLİ KAYNAKLARA GÖRE SÜRGÜN VE BURDUR’A GETİRİLME TÂRÎHİ: 1925

Başta BTH, BTBSN (2006, s. 282), MTH (1998, s. 701) gibi çoğu kaynaklar sürgünü, iki ay kadar devam eden Şeyh Saîd Hâdisesi (13 Şubat 1925 –15 Nisan 1925) zamânından başlatıyorlar..(1) Meselâ, “Bedîüzzamân, Barla’ya1925-1926 senelerinde nefyedilmiştir.” deniliyor 1958 baskısı BTH’ın 101. sayfasında..

1925, Van’dan Sürgüne çıkarılma ve Burdur’a getirilmesi târîhi, 1926 da Barla’ya getirilme târîhi olarak alınmış olmalı..

Barla’ya nefy 1926 kabûl edilince Sözler’in te’lif başlangıcı da 1926 alınmış tabîatiyle..

Bu târihler sonraki birçok çalışmada esas alınarak günümüze kadar da taşınıyor maalesef!..(2)

GERÇEKTE SÜRGÜN VE BURDUR’A GETİRİLME TÂRÎHİ: 1926

Sürgünü bizzat yaşayanlar ve şâhidler ise sürgün ve Burdur’a getirilme târîhini doğrudan veyâ dolaylı 1925 değil, tam bir yıl sonra, 1926 olarak ifâde ediyorlar..

Önce şanlı mazlum Bedîüzzamân’ı dinleyelim:

"… bu bîçâre Saîd, Van’da ders-i hakāik-ı Kur’âniye ile meşgūl olduğum mikdârca, Şeyh Saîd hâdisâtızamânında vesveseli hükûmet, hiçbir cihetde bana ilişmedi ve ilişemedi. Vaktâ ki, neme lâzım dedim, kendi nefsimi düşündüm, âhiretimi kurtarmak içün Erek Dağında harâbe mağara gibi bir yere çekildim. O vakit sebepsiz beni aldılar, nefyettiler; Burdur’a getirildim." (OnunucuLem’a) (3)

Risâle-i Nur Müellifi çok açık söylüyor ki, sürgün, Şeyh Saîd Hâdisesi geçtikten sonradır!..

Devâm ediyor:

"Ben menfî olarak İstanbul’a getirildiğim vakit bir zaman Meşîhat-ı İslâmiyedâiresinde bulunan Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyedeki hizmet-i Kur’âniyeye çalıştığım için [1918-1922], o alâkadarlık cihetinde, "Meşîhatdâiresi ne haldedir?" diye sordum. Eyvah! Öyle bir cevap aldım ki, rûhum, kalbim ve fikrim titrediler ve ağladılar. Sorduğum adam dedi ki: "Yüzer sene envâr-ı Şerîatin mazharı olmuş olan o dâire, şimdi büyük kızların lisesi ve mel’abegâhıdır." İşte o vakit öyle bir hâlet-i rûhiyeye giriftar oldum ki, dünyâ başıma yıkılmış gibi oldu. Kuvvetim yok, kerâmetim yok; kemâl-i me’yûsiyetle âhvâh diyerek dergâh-ı İlâhiyeye müteveccih oldum. Ve bizim gibi kalbleri yanan çok zatların harâretli ahları, benim âhıma iltihak ettiler. Hatırıma gelmiyor ki, acabâ Şeyh-i Geylânî’nin duâsını ve himmetini, duâmıza yardım için istedim mi, istemedim mi? Bilmiyorum. Fakat herhâlde o eskiden beri nurlar yeri olmuş bir yeri zulmetten kurtarmak için, bizim gibilerin ahlarını ateşlendiren onun duâsıdır ve himmetidir. İşte o gece Meşîhat kısmen yandı." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî) (4)

Kaynaklar, yangın târîhini 1926 olarak veriyor. (5)

Necmettin Şahiner, 1 Mayıs 1926 târihli "Son Sâat" ve "Cumhûriyet" gazetelerinin bu yangını yazdığını belirtiyor. (6)

Sürgün şâhidlerinden Van’lı Cemâl Taylan, Üstâd’ın Van’dan ayrılışını 10 Şubat 1926 olarak zikrediyor. (7)

Kendisi de bir sürgün olan ve Bedîüzzamân’la ayni kāfilede bulunduğunu söyleyen Kinyas Kartal, Van’dan ayrılışlarını “1926 yılı Mart ayı başları” olarak veriyor. (8)

Şeyh Şâmil’in torunu Saîd Şâmil de; 1926’da Trabzon’dan gemiye binen sürgün kāfilesi içinde Bedîüzzamân’ın da bulunduğunu belirtiyor. (9)

A. Hamdi Kasapoğlu da Burdur'a getirilişini 1926 olarak veriyor. (10)

Hacı İdris Olgaç’ın Burdur’da iken yazdırdığı Cevşenül Kebîr üzerindeki târih: 11 Teşrînisânî, sene 1926. (11)

Burdurlu Abdurrahmân Cerrâhoğlu Üstâd’ı Burdur’da gördüğü ile ilgili hâtırasına şöyle başlıyor: “1926 senesi ilk aylarında …” (12)

*Yukarıdaki tesbitler tek tek ve topluca gösteriyorlar ki; Bedîüzzamân’ın sürgün ve Burdur’a getirilme târîhi 1925’de değil, tam bir yıl sonra 1926’dadır..

Neyse ki, son yıllarda doğru tesbitlerin giderek artıyor olması ümid verici: BTH, Y. Asya, 1908, s. 241’de, eski baskılardaki “Bedîüzzamân, Barla’ya 1925-1926 senelerinde nefyedilmiştir.” ibâresi, “Bedîüzzamân, Barla’ya 1926-1927 senelerinde nefyedilmiştir.” şeklinde düzeltilmiş.

ZİB’da da tesbitler doğru: “1926 Mart başlarında Van’dan yola çıkan sürgün kāfilesi (…) 1926 yılı yaz başlarında geldiği Burdur’da bir yıldan az bir süre kalmıştır.” (13)

Bir doğru tesbit dahâ: “1926 yılının şiddetli bir kış mevsimine rastlayan ramazan ayında, kızaklara bindirilerek, Trabzon'a, oradan deniz yolu ile İstanbul'a götürülen Said Nursi …” (14)

BURDUR’DAN ISPARTA’YA NAKLİ: OCAK 1927

*Yukarıdaki tesbitlerin zarûrî netîcesi olarak; Burdur’dan Isparta’ya nefy Ocak 1926’da (15) değil, Ocak 1927’de oluyor.

Barla’ya nefyi: 1927 Şubat sonu / Mart başı

Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi’nin eski baskılarında (1979, s.262) Barla’ya nefyi, “Şubat [1926] ayındaki cemrelerde..” şeklinde gösterilirken son baskılarda (2006, s.289) - belge gösterilmese de - "1 Mart 1927" olarak verilmiş ki, doğrusu da budur.

Nitekim, 9.1.2011 târihli ZG Pazar ekinde Abdullah Kılıç tarafından, zamânın İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın üst makāmlara arz ettiği rapora göre; Bedîüzzamân'ın, 1 Mart 1927 târih ve 81 numaralı tahrîrâtla Barla'da ikāmete mecbûr edildiği belirtilmektedir. (16)

*Deliller îzâha ihtiyaç bırakmayacak açıklıkla gösteriyor ki, Barla’ya nefy, 1927 Şubat sonu / Mart başıdır. Bu demektir ki, bu târihten evvel Barla’da herhangi bir eserin te’lîfi mümkün değildir!..

ONUNUCU SÖZ’ÜN (HAŞİR RİSALESİ'NİN) TE’LÎFİ

Kaynaklar Barla’da te’lif edilen ilk eserin “Onuncu Söz” olduğunu yazıyorlar ise de iknâ edici bir delil ortaya konulduğu söylenemez: “İlk Yazılan Risâle Onuncu Söz’dür.” (17)

“Bundan otuz sene önce ayni bu mevsimde idi. Şu bahçelerde geziyordum. Badem ağaçlarının çiçek açtığı zamandı. Birden, “Şimdi bak Allâh’ın rahmet eserlerine .. Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öyle diriltecektir. O her şey’e hakkıyle kādirdir.” [Rûm, 50, meâlen] Âyeti hatırıma geldi. Bu Âyet o gün bana açıldı. Hem geziyordum, hem de bağıra bağıra bu âyeti okuyordum. O gün kırk def’a okudum. Geldik, akşam, Şamlı Hâfız Tevfik’le Onuncu Söz’ü te’lif eyledik. Yâni, ben söyledim, Hâfız Tevfik yazdı.” (18)

“Onuncu Söz olan Haşir Risâlesinin yazılışı ile alâkalı olarak Üstâd’ın yakın talebelerinden Mustafa Sungur Ağabeyin Üstad’dan naklettiği bir hâtırası ise şöyledir.

“Üstâd, buyurdu ki; Barla bağ ve bahçelerinde dolaşırken, sesli olarak (Rûm, 50)

فَانْظُرْ اِلٰۤى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا * اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

âyetini kırk def'a durmadan bir anda okudum. Menzilime geldim, Şamlı Hâfız Tevfik’e Haşir Risâlesini yazdırdım.” (19)

Kuvvetle muhtemeldir ki, yukarıdaki satırlarda kastedilen Onuncu Söz değil, Onunucu Söz’ün esâsı olan Lâsiyyemâlar’dır. Zîrâ, Mesnevi Nûriye’ye eklenen Fihrist’deki şu ibâreler Onuncu Söz’ün Lâsiyyemâlar’dan dahâ sonra te'lif edildiği intıbâını veriyor:

“Îmân-ı haşre dâir olan bu risâle, Risâle-i Nur’daki Onuncu Söz’ün esâsı olup, Barla’da, Üstâdımızın bir bahar gününde rahmet-i İlâhiyenin âsârını bağ ve bahçelerde müşâhedesinden ve ihtiyarsız olarak (Rûm, 50)

فَانْظُرْ اِلٰۤى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا * اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

âyet-i kerîmesini kırk def’aya yakın okumasından sonra tulû etmiş gāyet kıymetdar ve bu zamanda çok lüzumlu ve inkâr-ı haşir mefkûresini köküyle kesip, İbn-i Sinâ gibi acîb bir dâhînin "Haşir bir mes’ele-i nakliyedir; akıl bu yolda gidemez" dediği haşri en basit fehme de kabul ettiren ve haşrin binler nümûnelerini arz yüzünde gösteren ve haşri iktizâ eden pek çok esmâ-i İlâhiye’den tut, tâ mâhiyet-i insâniyede dahî haşri isbat eden bir risâledir.” (20)

Üstâd’ın kendi hattı ile yazdığı Küçük Sözler’in sonuna eklediği not da Barla’da ilk te’lif edilen eserin Onunucu Söz olmadığı düşüncesini kuvvetlendiriyor: “Şu Küçük Sözleri bidâyette müsvedde olarak kendim ve kendi müşevveş hattımla yazmaya mecbûr oldum. Çünki o vakit herkes benden çekinirlerdi.” (21)

*Baştan buraya kadarki tesbitlere göre, Onuncu Söz’ün 1927 bahârından evvel te’lîfi (kuvvetli ihtimâl, Barla’da te’lif edilen ilk eser olması) mümkün değildir.. Nerede kaldı, ilk tab‘ı 1926 olsun?!..

ONUNCU SÖZ’ÜN TAB‘I: 1928

Kaynaklar, Onunucu Söz’ün Barlalı Tüccar Bekir Dikmen tarafından İstanbul’a götürüldüğünü ve Müküslü Hamza ile berâber tab‘ ettirdiklerini yazıyor. (22)

Müküslü Hamza’nın bu tab‘ hizmetinde bulunduğunu Bedîüzzamân da te’yid ediyor:

"Hem on beş seneden beri şehid olmuş işittiğim ve dâimâ Ubeyd gibi şehid talebelerim içinde ona duâ ettiğim, hem İşârâtü'l-İ'câz'ı, hem 'Onuncu Söz'ü tab' eden Molla Hamza hayâtda, Irak'da olduğunu ve Nur'ları aradığını..." (Emirdağ L.) (23)

Müküslü Hamza’nın bu tab’ hizmetinde bulunması, bu risâlenin 1928’de basıldığının da bir delîli oluyor ayni zamanda.. Çünkü, Müküslü Hamza önceki yıllarda Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi tarafından verilen hüküm gereği hapistedir ve Mayıs 1928 afvı ile serbest bırakılmıştır..Dolayısıyle, bu târihden evvel İstanbul’da bulunması söz konusu değildir. (24, 25)

ONUNCU SÖZ’ÜN 1342 BASKISI:

BTBSN’de (1979 baskısı s.277, 2006 baskısı s.303) kapak klişeleri görülen 1342 târihli Onuncu Söz'e gelince:

1342 (Rûmî Julyen'in)’nin 293 günü 1926 içerisinde iken, 72 günü 1927 ile örtüşmektedir. Hz. Üstâd, Barla’ya 1342’nin bitmesine sâdece iki hafta kadar bir süre varken,1927 Şubat sonu – Mart başlarında getirilmiş.. Onuncu Söz’ün te’lif başlangıcı farz-ı muhâl bu kısa sürede olsa bile 1342’nin ilk baskı târîhi olması mümkün değildir.

Kapak klişesinin üst tarafında görülen “Kitâb-ı Nur” (BTBSN, 1979, s.277),“Risâle-i Nur”(BTBSN, 2006, s.303) ibâreleri de görüşümüzü kuvvetlendiriyor. Bu tâbirlerin ilk te’lif yıllarında kullanılmadığı herkesin mâlûmu.

1970’li yılların başlarında Ankara Hacı Bayram’dan, içlerinde Onuncu Sözün de bulunduğu Osmanlıca, Arabca (29. Lem’a olabilir) o yıllarda basılmış bâzı eserler almıştım (tekrar alırım nasılsa diye birilerine hediye etmiştim ama kısmet olmadı).. Birinci hamur, gramajlı, kaliteli baskılardı.. Dışarıda (Beyrut’da) basıldığı hatırımda kalmış.. Muhtemelen elinde bulunanlar vardır.

Kanâatimce, sözünü ettiğimiz 1342 târihli nüsha da hayli zaman sonra basılan bu kabîl nüshalardan olmalı..

NETÎCE

*Belgelere göre, Onuncu Söz’ün1927 bahârından evvel te’lîfi ve 1928 Hazîran’ından evvel tab‘ı mümkün görülmemektedir. Zâten ilk baskı kapağındaki basım târihi de 1928’dir. (Bknz: Aşağıdaki fotoğraf).



İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen (27 Kasım / 2 Aralık 2010) İzmir Bedîüzzaman Sergisi'nde26 teşhir edilen "Onuncu Söz'ün ilk matbû' nüshası"nın kapağı. (Fotoğraf: Ecz. Hasan Alvanlar, Van – Erciş)

KISALTMALAR:
BTBSN: Bilinmeyen Taraflarıyle Bedîüzzaman Saîd Nursî, N. Şahiner
BTH (Büyük Târihçe-i Hayât): Bedîüzzaman Saîd Nursî, 1958
MTH (Mufassal Târihçe-i Hayât): Bedîüzzaman Saîd-i Nursî, 1998 Mufassal Târihçe-i Hayâtı, Abdülkadir Badıllı
ZİB: Zaman İçinde Bedîüzzaman, 2010, Y. Kenan Beysülen, C. Canlı

DİPNOTLAR:
1: https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eeyh_Said_%C4%B0syan%C4%B1
2: https://www.risalehaber.com/hasir-risalesinin-tarihcesi-14936yy.htm
3: https://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Lemalar&Page=47
4: https://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=SikkeiTasdikiGaybi&Page=143
5: “…1924 yılında şeyhülislâmlığın lağvedilmesi üzerine İstanbul Müftülüğü’ne verilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu binaların önemli bölümlerine İstanbul Kız Lisesi yerleştirilmiş, 1926 yılında çıkan yangın sırasında lisenin işgal ettiği bu bölümlerin tamamı yanarak yok olmuştur.”
https://ismailkurt.blogcu.com/ser-siciller-ve-mesihat-arsivleri_3847934.html
6: BTBSN, 2006, N. Şâhiner, s.286
7: Son Şâhidler, N.Şahiner, s.97 (MTH, s.704)
8: Son Şâhidler-2, N. Şahiner, s.16-20 (MTH, s.705)
9: Nurs Yolu, N. Şahiner, s.134 (MTH, s.712)
10: MTH, s.726
11: MTH, s.733-34
12: MTH, s.737
13: ZİB, s. 329
14: https://www.bediuzzamansaidnursi.org/hakkinda/uzun-biyografisi-0
15: MTH, s.739
16: https://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=2324
17: BTBSN, 2006, s. 298
18:https://www.sorularlarisale.com/makale/19684/hasir_risalesi_ne_zaman_nasil_bir_ortamda_ve_nicin_yazilmistir.html
19: https://www.saidnursi.de/gundem/dunyadan-nur-haberleri/7567-ahireti-inkar-komitesine-ragmen.html
20:https://www.risaleinurenstitusu.org/index.aspSection=Kulliyat&Book=MesneviiNuriye&Page=220
21: https://www.risaletashih.com/index.php/musahhah-metinler/584-kuecuek-soezler-uestad-hattndan-yeniyazya-cevirime
22: BTBSN, s. 298
23:https://www.risaleinurenstitusu.org/index.aspSection=Kulliyat&Book=EmirdagLahikasi&Page=229
24: https://www.haberdiyarbakir.com/news_print.php?id=15574
25: https://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/sonsahitler/bolgeindex.php?id=34
26: https://www.iikv.org/blog/izmirde-bediuzzaman-sergisi

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bediüzzaman Haberleri