Halil Akkoç'un haberi:
A Haber televizyonunda Aklın Yolu programına katılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, “Bediüzzaman Said Nursi’nin daha 1911 yılında doğuda kurmayı planladığı Medresetü’z-Zehra projesinde o günün şartlarına göre bir eğitim dili olarak Arapça’yı vacip, resmi dil olarak Türkçe’yi lazım, bir de bölgesel bir realite, yine bir eğitim dili unsuru olarakta Kürtçe’yi caiz yani seçmeli ihtiyar edilmeli demiştir” dedi.
Bugünün Türkiye’sinin henüz bu noktada olmadığını belirten Uşşak, “Benim altını çizmeye çalıştığım nokta ana dil ki analarımızın ak sütü kadar helal, evlatlarının ağzına koymuş olduğu bir dilin özgürlüğünü savunmak bir mü’min vicdanının gereğiydi, bu geçmişte yapılamadı ben buna hayıflandım, bundan dolayı özür diledim” diye konuştu.
Uşşak, “Yüce Allah mensup olduğumuz, inandığımız Kur’an’da buyuruyor ki, ‘Dinlerin ve dillerin çeşitliliği Allah’ın ayetlerindendir.’ Yani dilleri var eden, dilleri mümkün kılan Yüce Allah’tır. O dil hangi dil olursa olsun, ister Lazca, ister Gürcüce, ister Abazaca, ister Kürtçe o dilin yaşamasını, konuşulmasını, hayattiyette bulmasını müdafa etmek, bir mü’min vicdanın göreviydi, ama bu yapılamadı sebepleri mühteliftir” şeklinde konuştu.
Moralhaber