Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursi'nin "salahat ve maharet" yorumlarını köşesine taşıyan Zaman yazarı Abdullah Aymaz, konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (asm) dönemindeki uygulamaları da hatırlattı.
Aymaz, Bediüzzaman'ın dindar olmak ve maharet ile ilgili soruya verdiği cevabı şöyle yazdı: "Bediüzzaman Hazretleri Münazarat isimli eserinde bir soru üzerine, "Bence bir kalb ve vicdan, İslamî faziletlerle süslenmiş olmazsa, ondan hakiki hamiyet, sadakat ve adalet beklenilmez. Fakat iş ve sanat başka olduğu için, günahkâr bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. İşte şimdi salâhat (sâlih ve dindar olmayı) ve mehâreti (işinde mâhir olmayı), diğer bir tabir ile, fazileti ve hamiyeti, kalb nurunu ve fikir nurunu kendinde toplayanlar vazifeleri yerine getirmeye yetmiyorlar. Öyle ise, ya mehâret olacak veya salâhat olacaktır. Sanatta mehâret ise tercih edilir." diyor...
Hz. Peygamber'in (sas) liyakate önem verdiğini belirten Aymaz, asr-ı saadetten şu örneği verdi:
"Hz. Peygamber (sas) elçi seçiminde kişilerin inançlarına değil, onların yeteneklerine ve elçilik vasfına uygun olup olmamalarına dikkat etmiştir. (...) Rasûlullah (sas) Heraklios'a mektup göndereceği zaman bu ülkeyi tanıyan bazı sahabelerin Bizanslıların mühürlenmemiş yazılara itibar etmeyeceklerine dair uyarıda bulunmaları üzerine, Hz. Peygamber (sas) bir Yahudi ustaya, üzerinde "Muhammed Resûlullah" ibaresi bulunan bir mühür yaptırmış ve yazılan metinleri bu mühürle tasdik etmiştir."
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ