Said Nursi'nin öze dönüş başvurusu

Öğrenciler ‘Modern İnsanın Kimlik Bunalımı’ konusunu ele aldılar

Mustafa Nacir’in haberi:

RİSALEHABER-Üniversiteli gençler Diyarbakır Kültür Merkezi (DKM)’de gerçekleştirilen seminerde ‘Modern İnsanın Kimlik Bunalımı’ konusunu ele aldılar. Fen Edebiyat Fakültesi Matematik bölümünde okuyan Mehmet Emin Gülsüm’ün sunduğu seminerde, Michel Faucault’un “Modern toplum bir büyük hapishane gibidir” sözünü nakletti. Gülsüm sözlerine şöyle devam etti; “Hapishane örneği birçok konuya açıklık getiriyor. Şöyle ki; Popüler kültürden en çok etkilenen gençlik üzerinde ve genel anlamda modern toplumda yaşayan herkesin üzerinde çözümleme yapılmalıdır. Gençlik döneminde hislerine hitap eden şeylere yönelmiş geçmiş ve gelecek ten koparılarak kendi dünyasına ait hayatı yaşamaktan uzaklaştırılmış, yalanlarla örülmüş özenti içerisinde yaşanmaktadır.  Popüler kültür insanları kendilerine ait olmayan bir şekilde yaşamaya zorlamıştır. Bir nevi toplumun modern tutsakları olmuştur. Yani  nefislerinin esiri haline gelmişlerdir."
 Gülsüm kitle iletişim araçlarının modern dünyada yaşayan herkesin dünya görüşünü etkilemesindeki rolüne değindikten sonra; çeşitli müzik türlerinde ve diğer sanatlarda görülen değişimin kaynağının ekseriyetle nefsani hissiyatlar olduğunu belirtti.

Hayatın anlamını yeniden keşfetme konusunu irdeleyen Gülsüm; “Nitekim materyalizm girdabına tutulan insanlık çareyi aklı bir yerde uyuşturan yollara ve nihayet sanal bir dünyanın atmosferine kaçmakta bulmuştur. Gayb aleminin inkarı modern insanın dünyasını zindana çevirmiştir. O zaman böyle bir dünyada mümkün olan tek din ateizm modern insanın önüne bırakıldı” dedi.

KİMLİĞİNİ YENİDEN İNŞA SÜRECİ: ÖZE DÖNÜŞ

Modern insanın üst üste giydirilmiş bütün üst kimliklerden soyunarak "insan" olmanın anlamına (insanlığa) ulaşmak için öncelikle "insan kimdir" sorusuyla karşılaştığını dile getiren Gülsüm; “İnsanı onu yaratandan soralım; vahiy insanın ahsen-i takvim üzere, yani en güzel kıvamda yaratıldığını söylüyor. İnsanın imkanı ile tarafla çalışan bir mekanizmaya benzer. Eğer doğru çalıştırılırsa kendisini yükseltir yanlış çalıştırılırsa alçaltır. Öyle alçaltır ki; nitekim modern insanda görülüyor  bu imkanların kendisine verilmediği  ‘hayvanlar gibi, hatta onlardan daha aşağı’ duruma sürükler. İnsani boyutta öze dönüşü aktarmakla, bunula beraber gelişen toplumsal öze dönüşü; Roma Vatikan Dinler arası Diyalog Merkezi Baş papazı Thomas Michel’in ‘’Said Nursi’nin Hutbe-i Şamiye’si’’ isimli makalesinde; 21. Yüzyılın içinden çıkılmaz bir görünüm arz eden problemleriyle Said Nursi’nin analizlerinde günümüz Hristiyanlarının meselelerine de çözümleri olduğunu  Said Nursi’nin tespiti ve vurgusu; eğer inananlar, gelecek yıllarda insanlığın gelişmesinde katkıda bulunacaklarsa bünyelerine nüfuz etmiş alt "dehşetli hastalıkla" mücadele  etmelidirler. İnananların düştükleri hatalara dikkat çekerken, aynı zamanda Allah’ı yok sayan materyalist öngörüsüyle reddetmektedir" şeklinde konuştu.

Gülsüm seminerinin son kısımlarında, İngiltere’de dünyaya gelen, Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur’un tercümelerini okuduktan sonra İslamiyet’i kabul eden ve Risalei  Nur’un büyük bir kısmını İngilizceye tercüme eden Mary F. Weld (Şükran Vahide)’in; Hutbe-i Şamiye de geçen bir bölüme dair  analizine yer verdi:
"Eğer  biz ahlak-ı islamiye’nin ve hakaik-i imaniyenin kemalatını ef ’alimizle izhar etsek sair dinlerin tabiileri, elbette cemaatlerle İslamiyet’e  girecekler; belki küre-i arzın bazı kıtaları ve devletleri de İslamiyet’e dehalet edecekler.’’
İfadelerinden sonra Şükran Vahide şunları söyler;
‘Said Nursi, hutbesinin devamında, din, dil, millet fark etmeksizin modern insanın hakiki din arayışını dile getirir ilim sahasında gerçekleşen gelişmelerin yanı sıra, son (yirminci) yüzyılda yaşanan feci savaşlar ve dehşetli çalkantıların, insanda hakikati araştırma arzusu uyandırdığını söyler. Bediüzzaman’a göre bu hadisler insanlığı uyararak, "insaniyetin cevherini ve cami istidadını" insanlığın kavramasına zemin hazırlamıştır. İnsanlık, bu yüzden, dine olan ihtiyacının farkına varmıştır. Sani-i Alemi tanımak ve iman etmek ve ahirete inanmak ve tasdik etmekten başka, uyanmış beşerin çaresi yok. Said Nursi, tıpkı insanlar gibi, kıtaların ve devletlerin de "beşerin bu ihtiyaç-ı şedidini’’ fark etmeye başladığını belirlemektedir. Nitekim toplumsal bazda öze dönüşte Üstad "insaniyet-i Kübra olan İslamiyet’’ ifadesine başvurmaktadır."

Güncel Haberleri