İbrahim Mert'in haberi:
RİSALEHABER-ÖZEL
Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi gündemin ilk sırasındaki yerini koruyor. Ruslar haksız olmasına rağmen Türkiye'yi ekonomik ve idari tedbirlerle sıkıştırmaya çalışıyor.
Bununla birlikte düşürülen uçak, Rusya ve özellikle de Putin için bir bahane olmaya başladı. Zira Putin, "sorunun sadece düşen uçakla ilgili olmadığını" açıkladı ve "daha derin olan sorun"un "Türkiye'nin İslamlaşması" olduğunu açıkladı.
Putin'in İslamlaşma açıklaması akıllara Bediüzzaman Said Nursi'nin 1910 yılında bir Rus polisi ile İslam tartışmasını getirdi.
Bediüzzaman Hazretleri 1910 yılı Mart başlarında İstanbul'dan ayrıldıktan sonra, vapurla Karadeniz sahilini takiben İnebolu ve Batum yoluyla Tiflis'e kadar gider. Tiflis'te meşhur şeyh Sanan Tepesi’ne çıkarak âfâkı seyretmekte iken bir Rus polisi yanına gelir.
Aralarındaki konuşma Tarihçe-i Hayat adlı eserinde yer almaktadır. Said Nursi, Rus polisinin İslam dünyasının içinde bulunduğu duruma istihza dolu ifadeler kullanmasını müjdeler vererek cevaplıyor. Bu cevaplar Müslüman bir ülke olan Türkiye için İslamlaşma korkusu yaşayan Putin'e de cevap niteliğinde.
Konuşma şöyle:
"Niye böyle dikkat ediyorsun?"
Bediüzzaman der: "Medresemin plânını yapıyorum."
O der: "Nerelisin?"
Bediüzzaman: Bitlisliyim."
Rus polisi: "Bu Tiflis''tir!"
Bediüzzaman: Bitlis, Tiflis, birbirinin kardeşidir."
Rus polisi: "Ne demek?"
Bediüzzaman: "Asya'da, âlem-i İslâmda ÜÇ NUR, birbiri arkasından inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde ÜÇ ZULMET inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane (baskı ve zulüm perdesi) yırtılacak, takallüs edecek (çekilecek). Ben de gelip burada medresemi yapacağım."
Rus polisi: "Heyhat! Şaşarım senin ümidine."
Bediüzzaman: "Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı (gündüz) vardır."
Rus polisi: "İslâm parça parça olmuş."
Bediüzzaman: “Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâmın müstaid (yetenekli) bir veledidir (çocuğudur); İngiliz mekteb-i idadîsinde (lise) çalışıyor.
Mısır, İslâmın zeki bir mahdumudur (evladıdır); İngiliz mekteb-i mülkiyesinden (siyasel bilgiler fakültesinde) ders alıyor.
Kafkas ve Türkistan, İslâmın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde (Harp okulunda) talim ediyorlar. İlâ âhir...
Yahu, şu asilzade evlât, şehadetnamelerini (diplomalarını) aldıktan sonra, herbiri bir kıt’a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle (dalgalandırmakla), kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir.