Said Nursi'nin savunmasını gizli daktilo ettim

O yıllarda Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de hapishanede idi

Risale Haber-Haber Merkezi

Son Şahitler'den Nihat Bozkurt anlatıyor:

(1948'de Afyon'da asker iken hapishanede Bediüzzaman'ı ziyaret etmiş ve kâtip olarak Üstadın mahkeme müdafaalarını yazmıştı.)

1948 yıllarında Afyon'da askerlik yapıyordum. Bizim takım bir ana caddedeydi. Hapishane ise bize çok yakındı. Bir asker arkadaşımız askerî bir suçtan mahkûm olmuş, hapse atılmıştı. Biz bu arkadaşın bazı ihtiyaçlarını karşılıyorduk. Bu sebepten, her hafta iki defa hapishaneye gidiyordum.

Bir Cumartesi günü yine gitmiştim. Hapishane Salih Hoca denilen ve Altıparmak lakaplı birisi daha vardı. O yıllarda Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de hapishanede idi. Diğer Nur talebeleri koğuşlarda, Üstad ise revirde kalıyordu. Penceresi sokağa bakıyordu. Biraz yazıya da meraklı olduğum için, o zaman bir Afyon gazetesinde bir-iki yazı yazmıştım. Bunlardan dolayı beni tanıyorlardı.
Hapishaneden ezan sesleri geliyordu. Kenan isimli bir arkadaş "Artık hepimiz namaza başladık" diyordu.

Bir gün hapishanedeki o Altıparmak lakaplı şahıs yanıma geldi. 'Sizden bir ricam var. Üstadın daktilo ile müdafaalarını yazar mısınız?' dedi. Bu müdafaa mahkemeye ibraz edilecekti. Bunun gizlice yazılmasını istiyorlardı. Ben memnuniyetle kabul ettim. Müdafaayı getirdikleri zaman, bunların İslâm yazısıyla olduğunu gördüm. Okuyamadığımı söyleyince, Altıparmak okudu, ben de yeni yazıyla daktiloya çektim. Bir müdafaalardaki bir cümle zihnime öylesine işlemişti ki, hâlâ unutamadım. Hatırımda kaldığı kadarıyla şöyleydi: 'Milyonların Peygamberi olan Hazret-i İsa'yı çarmıha germişlerdi. Bizi de suçsuz yere hapishaneye atmışlar.'

Bu müdafaaları Altıparmak'a Pazar günü teslim ettim. Bana 'Biraz bekler misin?' diyerek yukarıya, pencereye bakmamı söyledi. Benim bu müdafaaları yazdığımı Üstada söylemiş. Az sonra pencerede sakılsız, nuranî yüzlü, heybetli bakışları olan, gür kaşlı muhteşem şahsiyet gözüktü. Mübarek Üstad iki eliyle ve tebessüm ederek bizi selâmlayarak teveccühte bulunuyordu. Ben, o lütuf esnasında huşu içinde kalmıştım. Manevi bir nur âlemine girmiştim.

(Son Şahitler)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bediüzzaman Haberleri