Risale Haber-Haber Merkezi
Vakit Gazetesi yazarı Atilla Özdür, son gelişen olaylardan sonra Said Nursi'nin siyasetle ilgili sözünün daha iyi anlaşıldığını söyledi.
Said Nursi'nin siyasetle ilgili sözünün daha iyi anlaşıldığını ifade eden Özdür, "Said-i Nursi merhumun siyasetten şeytandan kaçar gibi kaçarak niye Allah’a sığındığı, olaylar geliştikçe daha net biçimde anlaşılıyor" dedi.
Politik arenada tarafların ‘seçmenler ve seçilenler’ şeklinde ikiye ayrıldığını belirten Özdür, Türkiye’de çift dereceli seçim sistemi yürürlükte olduğundan, seçilecek kişilerin evvela partilerin tepe noktasındaki üç-beş kişilik birinci seçmen takımının listeleyerek tabandaki çoğunluğu teşkil eden seçmen kitlelerinden ‘evetlemeleri’nin istendiğini vurguladı.
İkinci seçmenlerin özeelliğini anlatan Özdür yazısını şöyle sürdürdü:
"İkinci seçmenlikten başka her hangi bir görevi, yetkisi ve fonksiyonu bulunmayan çoğunlukların, birinci seçmenlerden ayni/nakti pay olarak her hangi bir beklentisi, genellikle, bulunmamaktadır. Seçmenler ne kadro isterler, ne de bunların memuriyet beklentileri vardır. Seçtiklerinden tüm istedikleri huzur, emniyet, biraz bereket ve biraz da günlük güneşlik bir atmosfer... Dolayısıyle bunlar, pek de öyle kolay kolay itikadi anlamda, dini siyasete katabilecek şeytaniyet tuzağına düşmezler... Tuzak da kurmazlar...
"Şimdi çıkın sokağa, köy kahvelerine ve panayır mahallerine, ikinci seçmenlerin her birinin birer siyasi partiye ve o partilerin tepelerindeki birinci seçmenlere analarının memelerine yapıştıkları gibi yapıştıklarını görürsünüz... Oysa hiçbirisi bilmez, yapıştıkları biberonun muhtevasındaki tasarıların, programların, bölüşüm ve dağıtım şemaları, hedefinde nicedir ve nerdeye yöneliktir...
Amma seçilebilirliğe oynayanlar ile onları umud çizgisinde hizaya getirip el pençe divan durdurtarak oyuna süren birinci seçmenler bakımından durum, sütten çıkmış ak kaşığa benzemez...
Oyuncuların yaptıkları yalakalıkları yukarıdaki birinci seçmenler yutar da oyuna gelirse, ava gidenin avlanması gibi, kendilerini ateşlemiş olurlar, Marmara çırası misali...."
Bir partilinin başbakan için "ikinci peygamber gibi severiz" ifadelerini hatırlatan Özdür, "Tabandaki ikinci seçmen, Said-i Nursi Merhum’u siyasetin şerrinden Allah’a sığındıran bu türden politik tuzaklara hiçbir zaman düşmez... Çünkü onun politikadan tüm beklentisi, kuru fasulyalı sofrasına biraz bereket iksiri... Bu iksiri verecek kişi olarak benimsediği partisinin liderine, anasının memesine yapıştığı gibi yapışsa dahi, yine de itikadını politika ile kirletmez... Çünkü tabandaki seçmenin beklentisi ne ‘sermayedir ne de kaşane’... Gel velakin, birinci seçmenler ile ikinci seçmenler arasında kalarak ‘seçilebilirler’ listesinde yer almaya çalışanlar bakımından hayat bu kadar, ne ucuzdur ne sade ve basit... Ne de seçilenler böylesine mütevazi..." şeklinde yazdı.