Risale Haber-Haber Merkezi
Milat yazarı Metin Boşnak, Said Nursi'nin “ahir zaman” Mehdiliği iddiasında bulunmadığını söyledi. Boşnak, Said Nursi'nin "Mehdinin temsil ettiği cemaat"in de cemaat değil İslam Birliği olduğunu açıkladı.
Kur'an-ı Kerim için de kullanılan bu ifade Nurculuktan önce de vardı
Said Nursi'nin “Bediüzzaman” ya da “Hazret-i Bediüzzaman,” “Bediüzzaman Hazretleri” ya da “Üstad Bediüzzaman” diye adlandırılmasının onun suretlerinden olduğunu belirten Boşnak, “Hazret” kelimesi malum olduğu gibi, sitayiş amacıyla hem Allah ve melekler, peygamberler, halifeler, siyasi ve dini büyükler için de kullanılmıştır. Hatta Kur'an-ı Kerim için de kullanılan bu ifade Nurculuktan önce de vardı. Nurculuk Nursi'nin “peygamber” soyundan geldiği inancıyla onu “Hazret” olarak özellikle anar" dedi.
Medrese hocasının Nursi'yi tanımlaması medresedeki talebeler arasında bir kıyasa binaen
Nursi'ye atfen kullanılan “Bediüzzaman”ın bir sıfat iken, Nursi'nin adeta ismi gibi olduğunu hatırlatan Boşnak, "Rivayete göre, “Bediüzzaman” sıfatı ona henüz on beş yaşındayken medrese hocası tarafından verilmiştir. Gerekçe olarak Nursi'nin çok başarılı, zeki, hafızasının iyi olması zikredilir. Diğer bir ifadeyle, Medrese hocasının Nursi'yi tanımlaması medresedeki talebeler arasında bir kıyasa binaen verilmişken, Nurculuk ekolü onun yaşadığı zamanları kapsar şekilde anlamış ve anlatmıştır. Bu algının oluşmasında Nursi'nin “birinci adam” ve asrın “müceddid”i yani dinde reformcu olduğuna inanç yatmaktadır" ifadelerini kullandı.
Said Nursi 'ahir zaman' Mehdiliği iddiasında bulunmamıştır
"Said Nursi 'ahir zaman' Mehdiliği iddiasında bulunmamıştır" şeklinde yazan Boşnak, yazısını şöyle sürdürdü:
"Nursi'nin bazı yazılarında gelecek olan “Mehdi”yi işaret eder. Mehdi kelimesi, literatürde iki anlamda yer almaktadır: Dar anlamıyla “hidayete vesile olan” her kişi, diğeri de mutlak anlamda “insanlığı” hidayete erdirecek, “İslam birliğini” sağlayacak kişidir. Dört Halife için bu ifade kullanılmıştır. Terimlerin “ıstılahtaki” ve “Batıni” yorumları kişileri yer ve duruma göre tanımlama imkanı sağlamıştır. Nursi, piyasada olan hiçbir yazısında “Mehdi”lik iddiası ortaya koymamıştır. Ancak gelecek olan Mehdi'ye kendisinin bir köprü olacağına dair ifadeler vardır.
Kastı dar anlamıyla “cemaat” değil, “birlik”tir
Mehdi konusunda Nursi şöyle demektedir: “Âhirzamanda Hazret-i Mehdî geleceğine ve fesada girmiş âlemi ıslah edeceğine dair müteaddit rivâyât-ı sahiha var. Halbuki şu zaman cemaat zamanıdır, şahıs zamanı değil. Şahıs ne kadar dâhi ve hattâ yüz dahi derecesinde olsa, bir cemaatin mümessili olmazsa, bir cemaatin şahs-ı mânevîsini temsil etmezse, muhalif bir cemaatin şahs-ı mânevîsine karşı mağlûptur.” Yani Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçmeyen ama bazı rivayetlere dayalı bir yorum vardır. Dahası, kastı dar anlamıyla “cemaat” değil, “birlik”tir.
Mehdî-i Âl-i Resulün temsil ettiği kudsî cemaatinin şahs-ı mânevîsinin üç vazifesi var
Nursi'ye göre, “Mehdî-i Âl-i Resulün temsil ettiği kudsî cemaatinin şahs-ı mânevîsinin üç vazifesi var...” Bunları da “iman, hayat ve şeriat” diye özetleyen Nursi, batıni metinlerde “Âhirzamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mehdî, hem mürşid, hem kutb-u âzam olarak bir zât-ı nuranîyi gönderecek ve o zat da ehl-i beyt-i Nebevîden olacaktır…” diyerek Mehdi'nin Hz. Muhammed (AS) neslinden olacağını ifade etmektedir.
Deccal dar anlamıyla İslam karşıtı kişi veya olayları
Deccal konusu da böyledir. “Anti-Christ” (Tanrı'nın kutsadığı'na karşı) Tanrı karşıtlığını ifade eden bir Yunanca kökenli kelime iken, “Deccal” Arapça bir kelime olup “bir şeyi örtmek, yaldızlamak veya boyamak manasındaki “decl” kökünden türemiş bir sıfat olup mübalağa sigasindan gelmekte, ilgili eylemleri “çok çok yapan ya da meslek edinmiş anlamında”dır. Deccal dar anlamıyla İslam karşıtı kişi veya olayları ifade edebilmektedir. Nursi'nin Mustafa Kemal'i nitelemek için bu ifadeyi kullandığı da bilinmektedir. Daha önce bazı dönemlerde Müslüman olan idarecilere karşı da kullanılmıştır.