Araştırmacı-Yazar Ahmet Demir'in paylaştığı yeni belgenin arkasında Müftülüğün onayı ve resmi mührü dikkat çekti.
Demir, belgeyi şu bilgilerle paylaştı:
"Bediüzzaman Said-i Nursî'nin tüm giderlerini kendisinin karşıladığı, eğitim müfredatını da Şark Medreselerinden aldığı Horhor Medresesinden mezun ettiği kardeşi Abdülmecid Efendiye verdiği İcazetnamenin ön ve arka sayfasını beraber paylaşıyorum. Bu nüshayı bana gönderen hemşerim Mahmut Polat'a teşekkür ederek Arapça icazetnamenin Türkçe çevirisini de ekliyorum."
İcazetnamenin arkasında yer alan resmi yazı şöyle:
"Bu mühür Bediüzzaman Said'in mührü olduğu ve şu icazet Abdülmecid'e ait olduğu tasdik olunur.
8/7/1946
Ürgüp Müftüsü
Mühür ve imza"
BEDİÜZZAMAN'IN VERDİĞİ İCAZETNAME
“Bismillahirahmanirrahim,
Elhamdülillahi Rabbi’l âlemin. Vesselatu vesselamu ala Resulihi Seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Emma ba’d.
Küçük kardeşim, Mirza oğlu Abdülmecid, benim yanımda alet ilimleri ve akli ilimleri okuyup ders aldı. Ve memleketimizde ülemânın âdeti vechiyle okunan ve okutulan bütün kitap ve nüshaları bitirdi.
Vakta ki ben onun istidat ve zekâsına baktım ve onun malumat ve mahfûzatını teftiş ettim. Ve onun tedris ve Ta’lîmde iktidarını tecrübe eyledim. Onun tedris vazifesindeki liyakati bana tebeyyün eyledi. Ve ilmi irşaddaki malumatının kifayeti bana göründü. Ben de Üstazların talebelerine verdiği tarzda ona icazet verdim.
Medresede okunan ders ve ilimleri belli bir zamanda bitirerek ders vermeye liyakat kazandı. Ondan dolayı ona icazet verdim. Nasıl ki aynı tarzda üstadım ve efendim Muhammed Celali (rahmetullahi aleyh) bana icazet vermiştir. O da kendi üstadı ve efendisi ilim ve irşadının faydası umûmî olan ve kalbi selim sahibi Şeyh Seyyid Fehim, kuddise sirruh’tan icazet almıştır.
O da kendi üstadı olan, devrinin Âlimlerinin üstünü ve asrının fuzalasından olan Şeyh Ubeydullah Şemdinani’den ders almıştır.
Şeyh Ubeydullah Şemdinani ise, Mevlânâ Hâlid-i Bağdadi’nin Halîfesi Şeyh Tahay-ı Nehrî’den icazet almıştır.
Onun ilim silsilesi ise, büyük Âlimler ve faziletli kimseler şeklinde ta İmâm Gazali’ye kadar devam eder. İmâm Gazali’ye ise hem zahir hem batın irşadlarda büyük ülemâ ve sadat-ı kiram tarafından icaze verilmiş. Bu silsile devam ede ede, ta on iki İmâmdan biri olan İmâm Cafer-i Sadık’a kadar gidiyor (Radiyallahu anhüm). O ise, manen ve batınen Emirel Müminin İmâm Ali bin Ebi Talib (R.A)’den icazet almıştır.
Ve yine zamanın Âlimi ve asrının kandili olan Şeyh Fethullah Es-Siirdi bana icazet vermiştir. O ise, kendi babası Ömer es-Siirdi’den icazet almıştır.
O ise, büyük dedesi Molla Halil Siirdi’den okumuştur. Molla Halil’in icazet silsilesi ise gide gide ta meşhur âllame Sadeddîn-i Taftezani’ye ulaşıyor. Sadeddîn-i Taftezani’nin icazeti Fahreddîn-i Razi’ye ulaşıyor. Bu silsile ise oradan Emirel müminin İmâm Ali bin Ebu Talib’e kadar gidiyor.
Üstadlarımın bana icazet vermeleri gibi ben de kardeşime icazet verdim. Tedris vazifesinde ondan razı oldum, üstadlarımın benden razı olmaları gibi.
Ya Rabbi! Onu muvaffak et ve dinde fakih kıl. Onun ilminin menfaatini umûmî yap. Dini ve dünyevi afetlerden onu selamette kıl. Onu ve bizi sırat-ı müstakime hidayet eyle.”