Ahmet Y. Sezer'in haberi:
Said-i Nursi'nin yaşamına benöyküsel bir pencere
Sadık Yalsızuçanlar, Dem adlı anlatısal romanında II. Abdülhamit ve Cumhuriyet döneminin muhalifi ama aynı zamanda Kürt olan Said Nursi'yi anlatıyor . Romanı okuyunca hem Said-i Nursi'yi daha iyi tanıyorsunuz hem de onun yaşadığı sıkıntılar içinde ortaya koyduğu muhalif tavrı usta bir kalemin satırlarından özyaşamöyküsel bir anlatımla izliyorsunuz.
“Dem bu demdir dem bu demdir dem bu demdir dem bu dem… Bu demin devranı değirmendedir…Dünya da bir değirmendir…dünya da bir değirmendir…Dünyanın bir değirmen olduğunu senden öğrendim efendim” diyen Sadık Yalsızuçanlar'ın Dem adlı kitabını severek okudum. Emek verilmiş bir tür yakın tarih hesaplaşması duygusu ile yazılmış bir kitap. Tabii yakın tarih derken hem siyasi yakın tarihi hem de bizzat yazarın yakın tarihini kastettiğimi hemen belirtmeliyim. Yazar, belli ki bu konuyu nasıl anlatacağına dair epey kafa yormuş ve çaba harcamış. Çaba harcamak deyince aklıma geldi: Enis Batur, Yalsızuçanlar'ın öykülemede oldukça başarılı oluşundan hareketle onu “III. Yeni öykücü kuşağına” dâhil eder Suya Seng'te. Hiçte yersiz değildir bu saptama.
Zor Bİr Tür
Yazması hiç kolay bir iş olmayan biyografik bir roman Dem. Çünkü, elinizde bir kişinin yaşanmış yılları var ve siz o yıllara sanki (yeniden) değer biçiyorsunuz. Oysa kendi yaşamımızın parçalarına bile tam olarak değer biçip de seçme yapmak zorken; bunu başkasının yaşamı için/den yapmak ve herkese seslenen bir yapıt ortaya çıkarmak, o kadar kolay olmasa gerek. Öyle ya, siz böyle yazıyorsunuz ama o kişiyi sevenler bunu yeterli bulacak mı? Ya da sizin baktığınız, anlatınızı akıttığınız mecradan bakmanız, o kişiyi anla(t)maya yeter mi? Anlatacağınız kişi, yaşamını böyle yazmanızı ister miydi acaba?
Her ne kadar nesnel ögelerle desteklense de, olayların oluşunda/yaşamın akışında baskın olan ruhu bulmak, o ruhu yaşatacak unsurları seçmek, başarılı olacak mı? Bütün bu soru(n)lara karşın (oto) biyografik romanların, kişilerin ve toplumların geçmişte yaşananları kavramalarında özel bir değeri vardır. Anlatımları/aktarımları, ortaya koydukları dönem özellikleri ile işlevleri büyüktür. İnsandaki erdemin toplum bünyesine işlenmesi için, toplumda eyleme dönüşebilmesi için, özel yaşamları ile bize değer katacak kişileri edebi türler aracılığıyla tanıtmak, olumlu bir yöntemdir. Elbette ele alınan kişilere dair bakışların farklılığın farkında olarak.
Said-i Nursi'yi oluşturan yılları, kişiliğini, yaptıklarını, başarılarının değerini tarih sayfalarında bulabiliriz. Ancak, bu değerli kişiyi gözümüzde bir yazarın özyaşamöyküsel anlatımıyla birlikte canlandırarak yeniden yaşatacak bir çalışma olursa, onu öğrenmek daha kolay ve etkili olacaktır. İşte burada devreye giren yazarlık becerisi ve yaratıcılığıdır. (Oto)biyografik romanın özelliği, yazarın ustalığının bu yöndeki becerinin içinde ortaya çıkmasıdır. Yazar için, ele aldığı kişinin yaşamı bir hammaddedir. Yazar bu malzemeyi, dili, kurgusu, yazınsal işleyişi ile yeniden oluşturur ve sunar. Ana izleğin yanında yaşamından hareketle kişiler, kişilikler, mekânlar oluşturur. Yazınsal hünerini ortaya koyarak yapıtı bütünler. Artık, ele alınan değerli yaşam tarihin anlatımından kopmuş; edebiyatın alanına girmiştir. Ele alınan yaşama benöyküsel bir pencere de açılmışsa ve türün belirleyici nitelikleri işlenmişse (oto)biyografik roman oluşmuş demektir. Bu yönüyle Yalsızuçanlar Dem'deki anlatısını benzetme ve imgesel anlatımlarla Sad-i Nursi'nin yaşam çizgisinden kesitler alarak katmanlaştırır.
Çok Yönlü Bir Roman
Romanı okuyunca, hem Said-i Nursi'yi tanıyorsunuz hem de yazarın onun düşünceleriyle tanış olmasını izliyorsunuz. Cumhuriyet yıllarında düşüncelerini açıklamak için her tür sıkıntıya göğüs geren Said-i Nursi'nin değerli hizmetlerinin unutulmamasında, kişiliğinin tanıtılıp erdemlerinin örnek alınmasında yer alacak bir çaba bu. Romanda risalelerden başka metinlere uzanan derin psikolojik sıkıntılar siyasal gelişmelerle içiçe ele alınmış. Ve sonunda herkes biraz yenik, biraz mağdur. O nedenle Dem için, sorunlu ve sorumlu bir roman diyebiliriz.
Yeni Şafak