Risale Haber-Haber Merkezi
Yeni Akit yazarı Muhsin Meriç, Allah’tan bahseden muallimlerin çoğaldığını ancak Allah’tan bahsedip Yaratıcıyı tanıtan ilim ve fen kitaplarının dillerinin masum olmadığını söyledi.
"Artık o kadar alıştık ve kanıksadık ki durumu, bir talebe gelse ve bu tarz bir serzenişte bulunsa, “Öğretmenlerimiz bize Allah’tan bahsetmiyorlar” dese, tepki gösterenimiz bile çok çıkmayabilir!" şeklinde yazısına başlayan Meriç, artık eski talebe ve hocaların olmadığına dikkat çekti.
Meriç, "Çıkar mı sizce? “Nasıl olur!” deyip okulun yolunu tutan olur mu? Doğru; böyle derdi olan bir talebe olsa, buna müdahale edecek bir veli veya deli de çıkabilir. Ama ne talebe eski talebe, ne hoca eski hoca! Talebe öğrenci olalı talep eden çok kalmadı! Hoca öğretmen olalı ilim ile aydınlatan hikmet ehli azaldı! Mektepler okul olalı veliler de eğitimden maarif ve marifet ummaz oldular! Yoksa hangi ders vardır ki o derste Yaratıcı ile irtibat kurulmasın! Var mı öyle bir ders? Bir daha düşünüp yeniden cevaplandırın lütfen; var mı Allah ile irtibatlandıramayacağımız bir ders? Yok! “Var” diyenlerin, ‘tevhid’ inancındaki hastalıktan dolayı tez elden tedavi yolunu aramasının hayati olduğunu kaydedelim!" dedi.
Pozitivist temelli eğitim sistemi ile ‘objektiflik’ zokasının yutturulmasının yeni olmadığını vurgulayan Meriç, "Farkına bile varmadan, Yaratılış akidesine aykırı zehirlerin cümlemizin bünyesine enjekte edilmesi de yeni değil! Bilmeden kullandığımız, inkâr kokan kelimelerin dilimize yerleşmesi bugünün meselesi hiç değil! Dehşetli bir ejderhanın mefkûremizi zehirlemesinin üzerinden on yıllar geçti! Öğretmenlerimiz uzunca bir süredir Allah’tan bahsetmiyorlar! Her şeyin nasıl kendi kendine olduğunu; sebeplerin, unsurların nasıl harika işler yaptıklarını yahut -hâşâ- tabiat ananın bahşettiği nimetleri sayıp döküyorlar! Buna da objektiflik diyorlar! Bilim tarafsızdır diyorlar! Ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar aslında!
Bir ezberi mütemadiyen tekrar edip duruyorlar! Aksi bir ifade tarzını bilimsel olarak telakki etmiyorlar! Öyle ezberletilmiş çünkü!" şeklinde yazdı.
Öncelikle ‘bilim dili’nin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Meriç, itikadı bozucu, sarsıcı ‘eğitim dili’nin ıslah edilmesi gerektiğini, bunun da bilimselliğe halel getirmeyeceğini söyledi.
Ders kitaplarının bu mantıkla yeniden yazılmasını isteyen Meriç, "Evlatlarının iki dünyasını mahvetmek istemeyen her Müslüman bu meseleyi iyi idrak etmeli. Ve elbette öğretmenler bu konuda eğitilmeli. Yıllarca ‘evrim teorisi’ anlatıldı bazı derslerde, ancak şunu açıkça söyleyelim, bu memleketin evladı kolay kolay maymundan geldiğine inanmaz, inanmadı da! Üç-beş dinozor dışında inanan görmedim, duymadım! Fakat daha sinsice empoze edilen ve bilim diye, objektiflik diye yutturulan pozitivist, determinist, materyalist birçok ifade bugün çoğumuzun zihninde, fikrinde, zikrinde! Tehlike burada! Sinsi bir hastalık gibi ruhlarımızı yaralıyor, masum görünüşlü bir canavar imanlarımızı kemiriyor! Sağlam bir iman ve tevhid dersi almayanların bu virüsten kurtulma şansları neredeyse yok! Önümüzdeki dönemin imtihanı bu!" dedi.
Bediüzzaman Hazretlerinin lise öğrencileri ile olan sohbetini aktaran Meriç, yazısını şöyle sürdürdü:
"Öğretmenlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar!” serzenişi yeni değil; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Kastamonu’da sürgünde iken (1936-1943) bazı lise talebelerinin “Bize Halıkımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar!” demeleri üzerine, Bediüzzaman Hazretleri şöyle cevap verir: “Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.”
"Şimdi eskisi gibi değil, Allah’tan bahseden muallimler de çoğaldı hamdolsun. Ancak henüz okutulan kitaplar, Allah’tan bahsedip Yaratıcıyı tanıtan ilim ve fen kitaplarının dilleri masum değil! Vakit çok geçmeden ıslah edilmeli! Pişman olmamak için pişdar olmalı! Bir ustalık da burada gerekiyor; değil mi?